“Koronadan sonra dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deniyor ya, yeninin iyi olmasının yolu iyiliği örgütlemekten geçiyor.

Dün ölüm yıldönümüydü Fikri Sönmez’in… Aradan geçen onca yıla karşın konuşulan bir deneyimse Fatsa, ölümsüzlük kazanmışsa Fatsa’nın ‘fikri’, her şeyden çok iyiliğin örgütlenmiş hali olduğu içindir!

İyilik de, örgütlü iyilik de yenilebilir, ancak asla toplumsal bellekten silinip yok edilemez ve mutlaka yeniden filizlenir.

İyiliğin örgütlenmesi, gereksinim duyanlara yardım etmekten farklı ve çok daha fazla bir şey.

Bir kasabaya sanat-kültür etkinlikleri getirmek iyi bir şeydir tabii. Bugün de bunu yapan belediyeler var. Tiyatro, konser, panel, vb. … getirir, kasabalıya da ücretsiz izlettirirseniz, iyidir.

Sokakları çamurla kaplı bir kasabanın çamuru, bir başka belediyeden ödünç alınan araçlarla temizleniyor ve insanlar pencerelerinden bu temizliği izleyip alkışlıyorlarsa da iyidir.

Ya da bir yönetici, gecesini gündüzüne katıp halkının iyiliği için çalışıyorsa, kim küçümseyebilir?

İyidir bunlar.

Şimdi, şu korona günlerinde de, memleketin dört bir yanından iyilik haberleri, dayanışma öyküleri geliyor. Birbirimize anlatarak çoğaltmamız gerek bu öyküleri.

BirGün, misal, iyilik yayılsın diye dayanışma öykülerinden dizi yapmalı.

Evinin mutfağını sağlıkçılara açıp, pişirdiği yemekleri ‘anne yemekleri yesinler’ diye her gün oğluyla birlikte Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ndeki sağlık çalışanlarına götüren 76 yaşındaki Suzan Öcal’ın iyiliğini herkes duymalı.

Şu maske işi var ya, bir yandan ta ABD’lere kadar gönderip şov yapılırken öte yandan içeride bir türlü doğru dürüst dağıtımı yapılamayan… Memleketin dört bir yanında iyi insanlar, bir gereksinimi görüp, evde maske dikerek dağıtmaya başladı.

İzmir’de ‘bisikletliler’ evlerinden çıkamayanlara yardım taşıyor. Belediyenin örnek projesi Halkın Bakkalı, üretici kooperatiflerinin ürünlerini ve yardım paketlerini gereksinim sahiplerine ulaştırıyor. Mersinli limon üreticisinin ürünü, CHP’li belediyelerin organizasyonuyla İstanbul’a ve Ankara’ya ulaşıyor.

CHP’li belediyeler, SOL Parti, Halkevleri ve diğer sol örgütler yardımlar dağıtıyor. Ankara Belediyesi’nin ‘İyilik salgından daha bulaşıcıdır’ sloganıyla bakkallardaki veresiye defterleri kapatılıyor. Adana Belediyesi bedava ekmek dağıtıyor. Dağıttırmadıklarında “5 kuruşa satıyor!”

Kötülük de bayağı örgütlü ve eli kolu uzun… İktidarın sesi medyada “Beş kuruşluk yalan: Adana’da hastaneden sonra ekmeğe de yalan sıçradı” başlıkları atılıyor. Nerede bir iyilik varsa trollerin örgütlü saldırısına uğruyor. İmamoğlu limonları yandaşlarından aldı videoları çekiliyor. Bartın’da Pazar yerinde bedava maske dağıtan Halkevi yöneticisi ve maskeleri diken terzi gözaltına alınıyor.

Kuşkusuz iyilik de bulaşıcı ve her şeye karşın yayılıyor. Ancak, iyiliği örgütlemek ihtiyacı olana ihtiyacı olanı götürüp vermek, paket dağıtmak değil. İnsanların sorunlarını kendilerinin çözebildiği yapılar kurmak demek! Kalıcı olan bu!

Terzi Fikri sırf iyi yönettiği için değil, asıl olarak halkı yönetime kattığı, halkın kendi kendini yönetmesini sağladığı için kalıcı oldu.

Fatsa’nın çamurları, ‘Fatsalılar için’ temizlendiği için değil, ‘Fatsalılar tarafından’ temizlendiği için hâlâ konuşuluyor.

Fatsa Şenliği, Fatsalılar gelenleri izlediler diye değil, şenliğin bir parçası oldukları için unutulmaz.

Koronadan sonraya kalacak olan da yalnızca yardım dağıtılan bir dayanışma değil, yardıma ihtiyaç duyanların sorunların çözümüne katıldığı bir iyilik örgütlenmesi olacak!