Deniz, güneş, sıcak kumlar ve diğer ezberlenmiş tatil anlayışlarından sıkıldınız mı? Sizi başka bir gezegene geldiğinizi hissettirecek İzlanda tam da aradığınız olabilir

İzlanda 2. bölüm: Başka bir gezegen

FIRAT TOPAL
info@flyingdutchmantravels.com

Önceki yazımda ilk bölümünü yayınladığımız İzlanda turunun ikinci bölümündeyiz. Hikâyeyi Mavi Göl ziyaretinden sonra Reykjavik’i terketmek üzereyken yarıda bırakmıştık, bu hafta sonlandıralım. Rahatlıkla söyleyebilirim ki birkaç kez tekrarladığımız gibi İzlanda’nın sizi kendisine aşık edecek ve başka bir gezegende hissettirecek güzelliklerinin neredeyse tamamı Reykjavik’ten ayrıldığınızda başlıyor. Bunlardan ilki “Golden Circle” adı verilen ve toplamda 250 kilometrelik bir yolu katederek bitişi tekrar Reykjavik’te yapabileceğiniz tur. İzlanda’da birkaç gün geçirecekler 1 tam günü ya da toplamda 2 günü bu tura ayrılabilir.

Bu yolculuğun ilk önemli durağı Reykjavik’ten 45 km güneye doğru gittiğinizde sizi karşılayan Hveragerði. Bu küçük kasabanın kuzeyindeki park yerinden 3 kilometrelik, oldukça rüzgârlı ve engebeli yürüyüşten sonra Reykjadalur ismindeki termal suların aktığı ufak bir akarsuya ulaşıyorsunuz. Tamamen doğal termal sularda zaman geçirmek isteyenler için harika bir alternatif, ancak belirtelim burada herhangi bir soyunma odası ya da tesis yok, tamamen doğa ile başbaşasınız, hazırlığınızı buna göre yapmanızı tavsiye ederim.

Enfes bir öneri

Kendini zorlayanlar için kasabaya 50 km uzaklıktaki Fluðir’de harika bir alternatif var. Altın Tur’un diğer güzellikleri, volkanik kraterin içine dolan yağmur ve kar sularının oluşturduğu Kerið, ismini doğrudan doğruya yer altından gelen suların yeryüzüne fışkırdığı birkaç tane gayzerden alan Geysir, hemen her noktasında harika manzaraları yakalayacağınız Þingvellir Ulusal Parkı ve turun zirve noktası Gulfoss Şelalesi. Gulfoss 11 ve 21 metre yüksekliğindeki iki şelalenin iç içe geçmesiyle oluşuyor ve ilk izleme noktasından suyun düştüğü zemin görünmediğinden, size dünyanın merkezine uzanıyor hissi verebiliyor. Güneşli bir günde, gökkuşağı eşliğinde harika manzaralar yakalamanız mümkün.

izlanda-2-bolum-baska-bir-gezegen-286033-1.Şelale cenneti

Eğer İzlanda’da 10 ve daha uzun süre kalacaksanız elbette Golden Circle ile yetinmemelisiniz. Adanın tümünü, bütün güzelliklere zaman ayırarak gezmek için minimum 20 günlük bir süreye ihtiyacınız var. 10 gün içinde de doğu kıyısına ulaşarak geri dönebilirsiniz. Tavsiyemiz İzlanda’da gece araç kullanmamanız, çünkü çift yönlü birer şeritten oluşan yollar zaman zaman tek bir aracın geçtiği köprülerle birleşiyor ve yağmur ile kar yağışı ülkeye özgü rüzgârla birleştiğinde yolculuğu kâbusa dönüştürebiliyor. Yeri gelmişken söyleyelim, ülke otoyollarında araç farlarınızın sürekli açık olması lazım, güpegündüz dahi!

Reykjavik’ten 180 kilometre uzaklıktaki, ülkenin güney ucu Vik’e varana kadar İzlanda’nın isim yapmış birkaç şelalesini geçmek mümkün ve bunlardan en ünlü ikisi Seljalandsfoss ile Skogafoss. Seljalandsfoss’un ünü 60 metre yükseklikten düşen suyu şelalenin arkasında oluşmuş oyuktan da izleyebilmenizden geliyor. Ayrıca bu şelalenin 300 metre kadar soluna yürürseniz 2 metre genişliğinde bir yarıktan geçerek ulaşacağınız, sizi Indiana Jones filmlerinde hissettirecek gizli bir şelale daha var: Gljúfrafoss. Bu şelaleye girmek için tüm vücudunuzu saracak bir yağmurluk ve çizmeler şart, yoksa sırılsıklam olmanız işten bile değil. 60 metre yükseklikten dökülen bir başka şelale Skogafoss ise, Seljalandsfoss’a 30 km uzaklıkta ve bu şelaleyi sağ üst tarafına yapılan bir platforma çıkarak yukarıdan izlemek mümkün. Ayrıca şelalenin düştüğü zeminin 4-5 metre yakınına giderek Skogafoss’un gücünü tecrübe edebilirsiniz. Skogafoss’un arka kısmında kayalara gömülü bir sandık olduğuna dair bir Viking efsanesi de var. Belirtelim, 2010 yılında faaliyete geçerek tüm Avrupa’da ve hatta dünyada hava trafiğine büyük darbe vuran yanardağ Eyjafjallajökull, bu 2 şelalenin arasında yer alıyor.

Siyah kumsallar

Adanın en güneyindeki Vik, dillere destan siyah kumsalı Reynisfjara ve su kemerlerinin bulunduğu Dyrholaey ile turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biri. Reynisfjara’ya yılın önemli bölümünde boyu 3-4 metreyi aşan dalgalar vurabiliyor ve kıyıdaki, üst üste sıralanarak adeta bir bazalt piramidi oluşturan kayaların fotoğrafını çekmek isteyen turistler bundan nasibini alabiliyor. Hatta bu yılın ocak ayında dalgaları kontrol etmeden sahile yaklaşan Alman bir turist denizin güçlü akıntısına kapılıp hayatını kaybetti. Aynı hadise son 10 yılda birkaç kez gerçekleşti, yani Siyah Kumsal’da denize arkanızı dönmeden önce gözünüzü dört açmanız gerekiyor. Dyrholaey ise yüksek fiyordların açıklarında oluşan doğal su kemerlerinin oluşturduğu müthiş görüntüler veriyor ve burada da rüzgâra çok dikkat etmeniz gerektiğini belirtelim, özellikle fiyordların uçlarına yaklaştığınızda.

izlanda-2-bolum-baska-bir-gezegen-286034-1.Vik’ten adanın doğu kıyısındaki Höfn’e kadar 2 önemli nokta daha var. Park yerinden 3 kilometrelik bir yürüyüş sonrası ulaştığınız, bazalt kayalarının üzerinden akan Svartifoss ve buzul gölü Jökulsarlon. Svartifoss’un da içinde bulunduğu Skaftafell Doğal Parkı, uzun doğa yürüyüşleri için de oldukça elverişli. Jökülsarlon ise size daha önce görmediğiniz manzaralar sunuyor. Ülkenin en büyük buzulu Vatnajökull’den kopan parçalar Jökülsarlon’daki gölün üzerinde süzülüyor ve sahildeki siyah kumsalın üzerinde tamamen şeffaf, kristal buz parçaları olabiliyor.

Bizim yolculuğumuz adanın doğusundaki Höfn’e kadardı. Ancak adanın kuzeyinde Dettifoss ve Goðafoss gibi muhteşem güzellikteki 2 şelale, doğal termal havuzları ile bilinen Mývatn ve kuzeyin en büyük şehri Akureyri, batısında ise muhteşem güzellikteki doğasıyla Snaefellsness Ulusal Parkı bulunuyor ve başta belirttiğimiz gibi tüm bunları görmek için en azından 20 güne ihtiyacınız var. Hazır kuzey demişken kuzey ışıklarından da bahsedelim. Meşhur Aurora Borealis’e tanık olmak için 2 önemli şart var. Bulutsuz bir gökyüzü ve karanlık. Bu ikisi birleştiğinde dahi kuzey ışıklarını görmeniz kesin değil, zira ışıklar bazen adanın sadece bir bölgesinde görülebiliyor ve bu bölge size kilometrelerce uzakta olabiliyor. Ayrıca şehir ışıklarından da uzaklaşmanız gerekiyor. Bu sebeple Reykjavik ile diğer şehirlerde sizi gece yarısı bir otobüse ya da tekneye alarak kuzey ışıklarını görebileceğiniz tepeler ya da denizin açıklarına götüren turlar var? Fakat bunlar da elbette bu doğa olayının garantisini veremiyorlar. İzlanda gezisinden son olarak bahsedeceğimiz bir konu da midilliden biraz daha büyük İzlanda atları. Adlarına yıl içinde özel bir gün de olan (1 Mayıs) bu hayvanlar son derece cana yakınlar ve arabayla giderken kenara çekip onlara arkadaşlık etmeniz mümkün.

*****

İzlanda turunun saklı güzellikleri

Gizli Göl: Gamla Laugin isminde, Reykjavik’e 100 kilometre uzaklıktaki Fluðir’deki bu doğal sıcak su havuzu, yer altından gelen termal suların bir havuzda toplanmasıyla oluşmuş ve Grindavik’teki turistik Mavi Göl’e harika bir alternatif. Önceden rezervasyon gerektirmiyor ve giriş fiyatları 70-80 TL civarında.

Urriðafoss: Selfoss’un çıkışında tabelaları izleyerek ulaşacağınız bu saklı şelale pek fazla turist tarafından ziyaret edilmiyor ancak muhteşem bir manzarası var.

Fjaðrárgljúfur: 2 kilometre uzunluğunda ve 100 metre yüksekliğindeki bu kanyon Vik’ten 70 kilometre uzaklıkta ve hem yazın yeşil hem de kışın beyaz renklerde harika görünüyor. Park yerine ulaşmak için zorlu bir toprak yol sizi bekliyor.

Svinafellsjokull: İzlanda’nın güneyindeki buzulların en tenha olanı ve en güzel görünenlerinden. Yeşil, kahverengi, beyaz ve mavi renkleri aynı kareye sıkıştırmanız mümkün. Buzula ana yoldan 3 kilometrelik bir toprak yoldan giderek ulaşılıyor.