İzlenim: ‘Cumhurbaşkanını kim seçecek’ tartışması sonraya


Nurcan GÖKDEMİR

Altılı Masa, 28 Şubat 2021’de açıklanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem modeline geçişi sağlayacak Anayasa Değişikliği Önerisini tam dokuz ay sonra 28 Kasım’da yine Ankara Bilkent Otel’de açıkladı.

Altı muhalefet partisi, 14 Nisan 2001’de aynı salonda kuruluşu açıklanan AKP’nin ülkeye hâkim kıldığı tek adam rejimini ortadan kaldırmak için hazırlanan hukuki düzenlemeleri açıklamak için ikinci kez kamuoyunun önüne çıktı.

İlk toplantıya göre katılımın daha sınırlı tutulduğu toplantının düzenlendiği salona altı lider birlikte geldi. Liderlerin kendilerine ayrılan bölüme geçmelerinin ardından altı genel başkan yardımcısı tek tek anons edilerek sahneye davet edildi. Partilerinin isminin alfabetik sırasına göre genel başkan yardımcıları hazırlanma sürecine de bizzat katıldıkları önerileri bölüm bölüm kürsüden açıkladı. İlk toplantıda var olan kapılarda davul çalmaya kadar varan miting havası bu toplantıda yerini daha akademik bir havaya bıraktı. Siyasi partilerin kurmayları, milletvekilleri ve medya mensuplarının izlediği toplantının tek coşkulu anı liderlerin ellerinde siyah kapaklı “Anayasa Değişikliği Önerisi” yazılı kitapçıklarla sahneye çıktıklarında yaşandı.

Esas olarak ilk modelde yer alan önerileri hukuk dilinde yeniden tanımlayan taslağın temel omurgası “Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla dönemi sona erecek” vaadi etrafında şekillendirildi. Türkiye’de 16 Nisan 2017’den bu yana kurumsallaşan, parlamenter rejimin kırıntılarını ortadan kaldıran tek adam rejimi yerine güçlendirilmiş parlamenter rejimi ikame edecek düzenlemeler 84 maddede kamuoyunun görüşüne sunuldu.

Taslakta, parlamenter rejimin olmazsa olmazı olan yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemekle birlikte birbirinden bağımsız olması fonksiyonunu tamamen yok eden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlükten kaldırılacağı tüm metne hâkim kılındı.

SEMBOLİK CUMHURBAŞKANI

Anayasa’nın “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı (...) tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” yazılı 8’inci maddesine eklenen “…Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından” ibaresi öngörülen düzenlemelerin özetini oluşturdu.

Kurulacak yeni sistemin parlamentarizmin herhangi bir modeli olmadığı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem olduğunun altı ısrarla çizilerek, Erdoğan’ın ülkeyi kararnamelerle yönetmesi, TBMM’nin veto yoluyla Saray’ın iradesi dışında parmak oynatamaz hale getirilmesi, tüm üst düzey kamu görevlilerinin Cumhurbaşkanı tarafından sınır olmaksızın belirlenmesi gibi düzenlemelerin kaldırılması vadedildi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle yaratılan tek başlı yürütme modeline son verilerek “Temsili görev ve yetkilere sahip olan” cumhurbaşkanının tek başına yapabileceği işlemler dışındaki tüm kararları, başbakan ve ilgili bakanın imzasına tabi kılındı.

“Tarafsız Cumhurbaşkanlığı” için partisi ile bağlantısını kesecek olan Cumhurbaşkanı’nın bir kez seçilebildiği görevi sona erdiğinde de siyasete dönmesinin yolu kapatıldı.

Erdoğan’ın parlamentoyu bypass ederek yayımladığı, sonra birkaç kez değiştirdiği ve “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde Değişiklik Yapan Kararname Hakkında Değişiklik Yapan Kararname” ifadesiyle dönemin sembollerinden birine dönüşen kanun metni hazırlama alışkanlığı ortadan kalkacak. Hükümetin hazırladığı kararnameleri Cumhurbaşkanı ya onaylayacak ya da bir kereliğine geri gönderebilecek, yetkisi bununla sınırlı kalacak.

Siyasi partilerin hukukçu kurmayları tarafından yürütülen ve aylar süren bu çalışmada, çok ayrıntılı düzenlemeler yer aldı. Ancak “Cumhurbaşkanı’nı kim seçecek?” sorusuna yeni bir yanıt verilmeyen 150 sayfalık metinde, halk tarafından seçilmeye olanak sağlayan hükümler aynen kaldı.

Bu konuda Altılı Masa’yı oluşturan siyasi partiler arasında görüş ayrılığı olduğu biliniyor. Ağırlıklı görüş Cumhurbaşkanı’nı parlamentonun seçmesi olmakla birlikte bu tartışma şimdilik buzdolabına kaldırıldı. Ortak bir görüş oluşmadı ancak “Bu tartışmanın zamanı değil” konusunda uzlaşma sağlandı. Cumhurbaşkanı’nı seçme yetkisinin halktan alınarak parlamentoya bırakılmasının Cumhur İttifakı’na halka dönük “Sizin iradenize güvenmiyorlar, yetkinizi elinizden alıyorlar” propagandası yapma fırsatı vermesinden duyulan kaygı masaya hâkim oldu. Parlamenter sistemin ruhuna uygun olacak şekilde seçimin halkın yetkilendirdiği milletvekilleri tarafından mı yapılacağı yoksa halkın seçimine devam mı edileceği konusu seçim sonrasına bırakıldı.

İki önemli doktrinini kamuoyuna açıklayan Altılı Masa’nın önünde şimdi bunu halka anlatıp destek almak ve bu modeli hayata geçirme konusunda etkili olacak Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kimin önerileceği gibi zorlu bir süreç bulunuyor. Cumhurbaşkanı adayının tartışmasız bir şekilde belirlenmesi ve toplumda genel kabul görecek bir isim olması Altılı Masa’yı başarıya taşıyan anahtar olacak.