İzmir’de sağlıkçılar, Covid-19 vaka sayısının 60 bini aşmasının ardından 'Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun' çağrısıyla bir basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada, “Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız” denildi.

İzmir’de hekimler, ‘sözümüz tükendi, çığlığımızla buradayız’ dedi

BİRGÜN EGE

Eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi nedeniyle kontrol altına alınamayan yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisinde vaka sayısının 60 bini aşmasının ardından sağlık çalışanları ülkenin dört bir yanında “Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun” çağrısında bulundu.

İzmir’de de sağlıkçılar, İzmir Tabip Odası’nda bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını okuyan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel, yeni kısıtlamaların sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyeceğini belirtti. Yüksel, “Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün ortalama bir ilimizin nüfusu kadar yurttaşımızı hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir. Hastanelerimiz COVID-19 hastalarıyla doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece COVID-19 hastaları değil, COVID-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar” diye konuştu.

Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılması gerektiğini dile getiren Yüksel, “En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır. Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır.

Son olarak Yüksel, şunları dile getirdi: “Verilerin kamuoyu ile paylaşılmadığı, bağımsız bilimsel çalışmaların engellendiği şartlarda sınırlı sayıda da olsa eldeki mevcut verileri ile ülkenin, bölgelerin, risk gruplarının özgün durumlarının gösterilmesi gerekir. Bilim insanları yayın üretme konusunda Bakanlığın çizdiği çerçevenin dışına çıkmalıdır; hekimlerin meslek örgütü TTB bilimsel sorumluluğu almaya hazırdır. Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığa daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin. Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız.”