Toplumun, çok ağır günlük sorunları; enkazı bir türlü kaldırılamayan deprem yıkımı ve çok kısa zamana sıkıştırılmış seçimler ile boğuştuğu bu günlerde, İzmir, bir kez daha niteliğini konuşturdu.

Ülkenin hukuktan bilime dek en önemli değerlerini yitirdiği; eğitimin ilkelleştirildiği; kamu kurumlarının yok edildiği; üretim olanaklarının tamamıyla daraltıldığı ve üretimden uzaklaştırıldığı; doğasının talan edildiği; sanatçısının susturulduğu; insanının kamuda işe almalarda bile hakkının yenildiği; hayat pahalılığı altında yoksullaştığı ve gelecek kaygısının ağırlaştığı bir sırada İzmir, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına nasıl yeni bir umut ışığıyla girilebileceğini somut olarak kanıtlıyor.


“HALKLA BİRLİKTE” CUMHURİYETİ

Türkiye’nin Kurtuluş Savaşından hemen sonra, daha Lozan Barış Anlaşması imzalanmadan ve Cumhuriyet kurulmadan önce İzmir’de İktisat Kongresi toplanıyor. Görülmedik uzunca bir süre, 17 Şubat-4 Mart arasında gerçekleştirilen Kongre ekonominin dört ana kesiminden, çiftçi, işçi, tüccar ve sanayici temsilcilerinden oluşan tam bin 135 delegenin katılımıyla toplanıyor. Amaç, çok büyük zorluklarla kazanılmış olan siyasal bağımsızlığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle “ekonomik bağımsızlıkla” tamamlamaktır. Çözüm, halkla birlikte bulunacaktır.

Kendilerine özgü istekleri ile birlikte bu toplum kesimleri, ülke yönetiminden, ülkede hukukun egemen kılınmasını; devletin kurumlaşmasını ve bilimsel eğitimin sağlanmasını istiyor. Katılımcılar biliyor ki, böylelikle yerli üretimin hızla artırılması gerçekleşecektir. Üretimin nicel ve nitel artışı, ülkenin de bireyin de özgürleşmesinin yolunu açacaktır. İnsanlığın gelişme doğrultusunu yansıtan bu üretim-özgürleşme bilinciyle Cumhuriyet’in temelleri atılıyor.

İKİNCİ YÜZYILA

Sekiz ay öncesine giden ön hazırlıklardan sonra 15 Martta başlayan; “Yeniliğe Davet” alt başlığıyla düzenlenen ve 21 Martta sona erecek olan “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi”, tıpkı tam yüzyıl önce yine İzmir’de toplanan İktisat Kongresi gibi güçlü ve geniş bir toplumsal katılımla geleceğin aydınlık yolunu gösteriyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, açılış konuşmasında “Türkiye’mize yeniden can vermek için” diye gerekçelendirdiği bugünkü Kongre, doğal olarak, girilmekte olan Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılına odaklanıyor.

Soyer’in açılış konuşmasında, dört toplum kesiminin yanına “doğayı” da bilimle bağlantılı olarak katması, büyük önem taşıyor. Soyer, çok doğru bir yaklaşımla, ekonomiye giriş kitaplarında ezberletilen ve on yıllardır tekrarlanan “olanakların sınırlı, gereksinmelerin sınırsız” olduğu görüşünün yerini “doğanın bilimle” kaynaşmasının yaratacağı “sınırsız olanaklara bırakacağını” ve bunun da, eşitlik, özgürlük ve barış üçlüsünü güçlendireceğini vurguluyor.

Bugünlerde, tam bir hafta süre ile ülkemizin ve dünyanın önde gelen bilim insanları Kongre’ye uzmanlık alanlarıyla ilgili bilimsel bildiriler sunuyor. Yerkürenin ve ülkemizin geleceği üzerine görüş ve öneriler sergileniyor. Tek başına bu olgu, Türkiye’nin tam bir bilimsel kuraklık yaşadığı bu günlerde yalnız bu ülkenin yıllardır bilime susamış kesimleri için gerçek bir ilâç işlevi görmekle kalmıyor; toplumun tamamını, bugünden alıp yarınlara taşıyacak önerileri de içeriyor.

Osmanlı’dan buyana, çok kültürlü toplumsal yapısıyla ülkenin “çağdaşlaşmasının” doğduğu, büyüdüğü ve geliştiği yer olarak İzmir, “Cumhuriyet’i 100 yıllık reklam arası” olarak gören ve “kapatılacağını” öne süren kesimlere bunu yapamayacaklarını, toplumsal katılım, bilim ve üretim üçlüsüne dayalı olarak ve çok güçlü biçimde kanıtlıyor.

Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılına İktisat Kongresinden başka pek çok alanda da esin kaynağı olabilecek olan ve bugünlerde “dağlarında” bir kez daha “çiçekler açan” güzel İzmir’i, iktisatkongresi.org adresinden, 21 Mart Salı günü açıklanacak Kongre kararlarından ve asıl sonrasında da yaşanacak gelişmelerden izleyin.