Koronavirüs sürecinde işçilerin, emekçilerin çalışmaması gerektiğini savunan İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri hükümete kriz sürecini yönetmek için taleplerini sundu

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri: Çarklar dursun, işçiler ölmesin

ARDA ÖZARDA

Türkiye dünyada en çok Covid-19 vakası görülen 9. ülke konumuna gelmiş durumda. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri bu kriz sürecinin yönetilemediğini ve bu süreçte en çok işçilerin-emekçilerin zarar göreceğini aktardı. Salgın ile mücadelede sınıf ayrımcılığı yaşandığını söyleyen İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, “Dil, din, cinsiyet, milliyet ayrımı yapmayan salgın ile mücadelede açık bir sınıf ayrımcılığı yaşanıyor. İşçiler fabrikalarda, kalabalık iş yerlerinde, toplu taşımada ölüme gönderilirken 'evde kal' çağrıları yapılıyor. İktidarın, 'çarklar dönecek' dayatmasının en büyük bedelini, bu salgın koşullarında çalışmak zorunda bırakılan büyük oranda örgütsüz işçiler ve aileleri ödeyecektir” diye konuştu.

Yapılan açıklamadan öne çıkanlar şöyle:

Çarkların dönmesi, daha çok işçinin hasta olması demek; çarkların dönmesi, daha fazla temas demek, daha fazla risk demek. Çarkların dönmesi, virüsün fabrikalardan bütün yaşam alanlarına doğru yayılması, hasta sayısının katlanarak artması demek. Çarkların dönmesi, salgının bir işçi kırımına dönüşmesi demek. Hükümet, bir yandan 20 yaş altına sokağa çıkmayı yasaklarken, bir yandan yine 'çarkların dönmesi' adına genç işçileri bunun dışında tutmaktadır. İşverenlerin dayatması sonucu, çoğu özel sektörde olmak üzere, 18-20 yaş arasında 811 bin genç işçi çalışmaya zorlanmaktadır. Kriz sürecini yönetemediği açık olan hükümet tarafından görüntüyü kurtarmak amaçlı alınan bu kararlara karşı herkesi sesini yükseltmeye, aşağıdaki taleplerin arkasında bir araya gelmeye davet ediyoruz:

>> Temel, acil ve zorunlu olanlar dışında mal ve hizmet üretimi durdurulmalı, bütün işçiler en az iki hafta ücretli izne çıkarılmalı, salgının gidişatına göre bu süre yeniden değerlendirilmelidir.

>> Bu süreçte işten atmalar yasaklanmalı, sürecin başından bugüne işsiz kalanlar için patronlara en ağır yaptırımlar uygulanmalı, işçilerin mağduriyetleri giderilmelidir.

>> Tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları ve elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturaları salgın riski boyunca faiz işletilmeden ertelenmelidir.

>> Bu süreçte özel sağlık kuruluşları kamu kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.

>> Salgınla mücadele koordinasyonunda katı bir disiplin uygulanmalı, bilimsel yaklaşım ve bilgi paylaşımında açık ve şeffaf olunmalıdır.

>> Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere, tüm zorunlu işlerde koruyucu ekipman başta olmak üzere bütün eksiklikler giderilmeli, herhangi bir aksama yaşanmayacağına dair güven verilmeli ve bu işlerde çalışan herkes düzenli olarak testten geçirilmelidir.

>> Salgın dönemlerinde dezavantajlı kesimler olarak kabul edilen; hiçbir geliri ve birikimi olmayan yoksullar, göçmenler ve tutuklu/hükümlüler için yaşamlarını ve sağlıklarını koruyacak fiili ve yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.

>> İnternet taşımacılığı sektöründe çalışan emekçiler, kalabalık ve çoğunlukla sağlıksız çalışma alanlarında haftada 6 gün, günde 14-15 saat mesai ile internet siparişlerini yetiştirmeye çalışıyor. Sektörde emek verenlerin iş yüklerini hafifletmeye çağırıyoruz.