İzmir’in ilk karikatür dergisi: Kara Sinan’a merhaba

EFDAL SEVİNÇLİ

İzmir ilklerin kentidir. İlk sayısı, 24 Mart 1821’de çıkan Le Spectateur Oriental [Doğu Gözlemcisi-Doğulu Tanık] gazetesiyle ülkemizde gazetenin yayımlandığı ilk kenttir. Fransız-ca’dan Rumca’ya, Türkçe’den Ermenice’ye, Musevice’den, İtalyanca’ya, Bulgarca’ya, yüzlerce gazeteyle İzmir basını, hâlâ gizlerle dolu bir tarihi saklar. Bütün imparatorluklar gibi çok dilli, çok “milletli” bir devlet olarak Osmanlı’nın İstanbul’dan sonra en önemli kenti İzmir’dir. Akdeniz ticaretinin merkezi olarak İzmir, dünyadaki sanayileşmeye koşut olarak gelişen ticaret yaşamı yanında kültürel, sanatsal canlılığıyla hep önde olmuştur.

İlk Türkçe gazetemiz, resmi, vilâyet gazetesi olan Aydın’ın (Temmuz-1869) ardından, İzmir basın tarihimizin değerli adı, Mehmet Salim Bey, ilk özel gazetemiz Devir (6 Eylül 1872) ile elimizde bir örneği bulunmayan İntibâh (Haziran 1875) gazetelerini yayımlar. İşte bu günlerde, Mehmet Salim Bey’in rakibi, İzmir basın tarihinin bir diğer önemli adı, Grigorios Karydis / Karidi Efendi, İzmir’in ilk gülmece ve karikatür gazetesi / dergisi, Kara Sinan’ı (No.1-34, 3 Haziran 1875-30 Mart 1876) çıkarır.

İzmir basın tarihinde, çıkardığı Rumca ve Türkçe gazeteleriyle tanıdığımız Karidi Efendi, doğal olarak basın yayın dünyasındaki ticari değerleri de iyi bilen yayıncıdır. İzmir Rum “milleti” için yayımladığı Velos [Ok] (1874-1888) adlı gülmece ve karikatür dergisinin İzmir’de gördüğü ilgiyi, Türkler için de ticari bir değere dönüştürerek bir kardeş dergi olarak Kara Sinan denemesine girişir. Karidi Efendi, işini iyi bilen bir yayıncı oluşunu, Velos’da kullandığı karikatürlerin hemen hepsini, Kara Sinan’da da kullanarak gösterir.

Haftada bir, toplam 34 sayı çıkan, tasarımıyla Velos’un benzeri, iki yaprak / dört sayfa olan, ilk üç sayfası üçer kolon yazı içeren Kara Sinan’ın dördüncü sayfasının yarısını, seyrek de olsa bütününü, bir karikatür kaplarken üst ve alt bölümlerinde yine yazılar bulunur. Derginin ilk sayfasındaki künye bilgileri şöyledir:

“İşbu gazete beher pençşenbih günü tab‘ ve neşr olunur / Mahall-i İdâresi: İzmir’de Baltacı Frenk-hânesinde İzmirni Matbasındadır / Garazla karışık olmayan ve Kara Sinan’ın mesleğine dokunmayan her nev‘ evrâk kabûl ve meccânen tab‘ olunur / Seneliği 2 sîm mecîdiyye - Altı aylığı 1 sîm mecîdiyye / Taşralar için bu fîâta posta ücreti zamm olunur / Bir nüshası 40 paradır / İ‘lânât fîâtının sohbeti başkaca edilir.”

Bu bilgilerin tam ortasında, Kara Sinan başlığıyla bedeni ve ayakları çıplak, üzerinde uzunca bir don, elinde mızrağıyla kahramanımız “zenci” Kara Sinan’ın resmi yer alır. Bu görünümüyle, Kara Sinan’ı, İzmir’de, deniz kıyılarında balık avlayan bir balıkçı olarak algılarız. Gerçekte 1850’li yıllarda, Sudan’dan, Mısır’dan ucuz iş gücü olarak İzmir’e getirilen “zenci” kölelerin varlığını düşününce, kahramanımız Kara Sinan’ın Osmanlı’daki köle ticaretinin basınımızdaki ilginç bir yansıması olduğu kolayca anlaşılır. Günümüz Afro-Türk kardeşlerimizin ataları olan bu “kara babalar”, derginin birçok sayısında karikatürleriyle, öyküleriyle karşımıza çıkarlar.

Yazı ve karikatürlerinde açık bir adın, imzanın olmadığı Kara Sinan, Mart 1876 sonrasında Velos ile birlikte, döneminde “matbûât kolerası” diye tanımlanan “Karâr-nâme-i Âli” ile kapatılır. Ancak bu kapatma Kara Sinan’ın sonunu getirirken Velos [Ok] birkaç aylık yasaklamanın ardından 1888 yılına değin yayınını sürdürür. Sultan Abdülaziz dönemiyle başlayan bu uygulama, II. Abdülhamit döneminde de Türkçe basının, basınımızın kaderi olur! İmparatorluğun hıristiyan, musevi vb. milletlerinin yayınları, çok özel bir durum olmadığı sürece, daha serbestçe yayımlanırlarken Türkçe basının yasaklamalarla, sansürle baskılanan sayfaları ancak II. Meşrutiyet’ten sonra, doğrusu o da kısa bir süre, basın özgürlüğüyle buluşacaktır.

1875-1876 yıllarının İzmir semtlerini, sokaklarını, “ah bir zengin olsam” isteğiyle imara kalkışan “kuruntu”lu yazarının haberleriyle, İzmirli “milletlere” uyarlanan fıkralarıyla, ilginç karikatürleriyle renklendirilmeye çalışılmış Kara Sinan’ın özellikle İzmir basınının güncel durumuna ilişkin eleştirileri basın tarihimiz açısından çok değerlidir.

Dileğim, 1875-76 yıllarından bizlere seslenen, II. Meşrutiyet günlerine değin İzmir basın tarihinin Türkçe çıkmış tek gülmece ve karikatür dergisi Kara Sinan incelememi, düzenlenecek İzmirli Karikatürler sergisiyle buluşturmak. Bilmem, İzmir bu çabaya el verir mi dersiniz?