İzmir Tabip Odası Başkanı uyardı: 2021’i de bu hastalıkla geçireceğiz

NAMIK ALKAN

İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz, en azından 2021’i de bu hastalıkla birlikte geçireceğimiz öngörüsüne sahip olduklarını söyledi. İzmir’de yeni hasta sayılarında artış olduğunu kaydeden Obuz, hastalıktan korunmanın önemini anlattı.

► Koronavirüs salgınında dünyada ve Türkiye’de durum nedir? Kısaca özetleyebilir misiniz?
Yaklaşık altı ay önce Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan, üç buçuk aydır da Türkiye’de görülen koronavirüs (Covid-19) yaşamlarımızı etkilemeye devam ediyor. Dünya genelinde 10 milyona yakın kişinin hastalığa yakalandığı, 500 bin kişinin yaşamını yitirdiği salgında Türkiye olgu sayılarında dünyada 13. ölüm sayılarında 17. sırada bulunuyor. Sağlık Bakanlığı’nın açıklamalarında sadece Covid-19 PCR testi pozitif çıkan doğrulanmış olguların esas alındığını, klinik ve epidemiyolojik olarak, görüntüleme yöntemleri ile Covid-19 enfeksiyonu tanısı alan olası olgu sayılarının bulunmadığını biliyoruz. Uygulanan PCR testinin duyarlılığı yüzde 60-70 gibi olduğundan verilen sayılara yansımamış hastalar olduğunu tahmin etmek zor değil. PCR testi de çoğunlukla bir şikâyeti olan ve bu nedenle sağlık kuruluşuna başvuran kişilere yapıldığından toplumdaki bulgusuz (asemptomatik) veya hastalığı hafif geçiren kişileri saptamak mümkün olamıyor. Türkiye’de son günlerde değiştirilen test politikası ile temaslı kişilere veya risk grubundakilere test yapmak güçleşti. Türkiye’nin salgın yönetiminde izlediği yol ne yazık ki şeffaflıktan uzak. Elde edilen epidemiyolojik veriler bilim insanları ve kamuoyu ile paylaşılmıyor. Sadece sayılar bildirilirken, yaş, cinsiyet, bölgesel dağılım, altta yatan hastalık gibi veriler açıklanmıyor.

► 1 Haziran itibarı ile Türkiye’de hayat büyük ölçüde normalleşti. Normalleşmenin sert olduğuna dair eleştiriler var. Sizin değerlendirmeniz nasıl? Hayatın bu kadar hızlı normalleşmesi yeniden başa dönmemize yol açar mı?
Türkiye’nin normalleşme veya daha doğru deyimle 'yeniden açılma' süreci 11 Mayıs’ta ilk olarak AVM’lerin açılması ile başladı. 1 Haziran’dan sonra da şehirlerarası ulaşımın, kafe ve restoranların açılması, kamuda idari izinlerin, uzaktan veya esnek çalışmanın kaldırılması, şehir içi toplu taşıma araçlarında yüzde 50 kotasının kaldırılması, belli oranda ayakta yolcu alınmaya başlanması gibi uygulamalarla karşılaştık. Bu açılma Türkiye’nin her yerinde aynı anda gerçekleştirildi. Epidemiyolojik verilere uygun olarak sözgelimi hastaların bölgelerdeki yoğunluğuna göre yapılmadı. Bu da günlük 700’lere düşen yeni hasta sayısının Haziran ortasında yeniden 1500’lere çıkmasına neden oldu. Aynı şekilde 600’lere düşen yoğun bakımda yatan hasta sayıları 900’lere yükseldi. Bunu ikinci dalga olarak tanımlamak doğru olmaz. Çünkü Türkiye henüz salgının ilk dalgası içinde bulunuyor. Erken açılmanın sonuçları olarak yorumlayabiliriz.

► İzmir’de durum nedir? Sayısal verilerle İzmir’deki tablo neyi gösteriyor?
Türkiye genelinde illere göre verilerin açıklandığı iki kez İzmir en çok olgu görülen ikinci ildi. Ancak nüfusa oranlandığında daha geri sıralardaydı. 11 Mayıs’ta İzmir için bir parti il başkanının açıkladığı toplam olgu sayısı 6238 idi. Biz İzmir Tabip Odası olarak İl Sağlık Müdürlüğü’nden İzmir’deki olgu sayılarını ve ayrıntılı verilerini resmi olarak istedik. Ancak bilgiler gönderilmedi. Olanaklarımız ölçüsünde sağlık çalışanları ile ilgili verileri toplamaya çalıştık. İzmir’de 500’den fazla sağlık çalışanı bu hastalığa yakalandı. Beş hekimi ne yazık ki kaybettik. Son günlerde İzmir’de yeni hasta sayılarında artış olduğu bilgisi geliyor. Menderes’in bir mahallesi karantinaya alındı. Yatırılan hastalarda ve poliklinik başvurularında da artışlar var.

► Salgının sona ereceği zaman için bir öngörünüz var mı? Hayat ne zaman eski günlerine döner?
Salgının ne zaman sona ereceğini tam olarak bilemiyoruz. En azından 2021’i de bu hastalıkla birlikte geçireceğimiz öngörüsü var. Aşı çalışmaları devam ediyor. Etkili bir aşının bir yıldan önce kullanıma giremeyeceği söyleniyor. Toplum bağışıklığı oluşması için toplumda hastalığı geçirenlerin yüzde 50’yi geçmesi gerektiği ifade ediliyor. Bu orandan da çok uzak durumdayız. Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı seroprevalans çalışmasında (antikor testi) toplumda hastalık oranı binde sekiz olarak bulunmuş. Bu da aşı veya etkili bir ilaç bulunana kadar korunma önlemlerine aksatmadan devam etmemiz gerektiğini bize gösteriyor.

► Yurttaşlara tavsiyeniz nedir? Kendilerini ve ailelerini nasıl korumalılar?
Bireysel korunma önlemlerimizi maske takmak, 2 m’lik fiziksel mesafeye uymak, el hijyenine dikkat etmek olarak sayabiliriz. Özellikle toplu bulunulan yerlerde maske ve mesafe çok önem kazanıyor. Kapalı ortamlar, klimaların kullanılması açık havaya göre daha riskli. Toplu ziyaretlerden, asker uğurlamaları, taziye, düğün, nişan gibi toplantılardan, mümkünse toplu taşımadan kaçınmak gerekiyor. Hasta kişiler evde takip edilecekse aileden tam bir izolasyon sağlanmalı.