Ergenekon davasının tutuksuz sanığı emekli Albay Arif Doğan, JİTEM’i kendisinin kurduğunu ve kendisinin dondurduğunu, içinde kendisi kadar güvendiği 10 bin kadar elemanının olduğunu söyledi. Habertürk gazetesine konuşan Doğan, Ergenekon ile ilgisinin olmadığını da iddia etti.
İstanbul Sultanbeyli’de bir sitede iki koruması ve bakıcısı ile solunum cihazına bağlı olarak yaşayan Arif Doğan, diyabet, panik atak ve kalp hastası olduğunu belirtti ve “Hâkimlere yalvarıyorum, ölmeden benim ifademi alın, kayda geçin. Anlatacaklarım hem Ergenekon davasına, hem PKK ile mücadeleye ışık tutacaktır” dedi. JİTEM’i tek başına, kimseden talimat almadan kurduğunu ve 1990 yılında tayini çıkınca kimseye sormadan dondurduğunu  iddia eden Doğan, Eşref Bitlis’in ölümüyle ilgili ifadelerin yer aldığı ses kaydının kendisine ait olduğunu, ancak farklı konuşmalarından montajlandığını öne sürdü. Doğan, “Bitlis 1993’te öldürüldü. Ben 1990’da JİTEM’den ayrıldım. JİTEM o yılda öldü, bitti, 1993’te yeniden mi dirildi?” diye konuştu.
Veli Küçük’le ilişkisini, “Ben Yalova’da alay komutanıyken kendisi Edirne’deydi. Zaman zaman görüşmelerimiz olmuştur. Ama onunla ortak hiçbir yanımız, bağlantımız olmamıştır” sözleriyle anlatan Doğan, “1990’da tayinim çıktı. Veli Küçük’ün de tayini çıkmıştı. Güneydoğu’daydım. Veli Küçük denilen ka..t bana geldi. Ben ona JİTEM’i değil, Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nı teslim ettim” diye konuştu. JİTEM’in başına geçmesinin ardından Veli Küçük’le ilişkisini dondurduğunu ve 1990 yılından bu yana uzaktan yakından ilişkisinin olmadığını aktaran Doğan, “Ergenekon olayıyla bile bir arada olmadım” dedi. Veli Küçük’ün emekli olduktan sonra tasvip etmediği olaylara girdiğini belirten Doğan, “Bazı yerlerde benim adımı kullanmıştı. Bunun hesabını sormaya gittim. Hatta o görüşmede Seda Sayan ile bir kabadayının kardeşi de vardı. Beni Seda Sayan ile tanıştırmıştı" diye konuştu.
‘KELLE BAŞI 3 BİN LİRA ALINIRDI’
JİTEM’i güvendiği Kürtlerin oluşturduğunu belirten Doğan, şunları söyledi: “Bana çok önemli ve gizli bilgiler getirirlerdi. Akıl almaz istihbarat bilgileriyle donatılıyordum. PKK’nın yapacağı eylemleri önceden biliyordum. JİTEM aktifken, PKK ile mücadelemizi sürdürürken bölgenin sorumluluğunu Dicle’ye kadar aşiretlere vermiştim. Herkesin bölgesi ve sorumluları vardı. 10 bin elemanım vardı. Hepsinin ortak düşmanı PKK idi. Terörist öldürmek onlara çıkar sağlıyordu. Kelle başına 3 bin lira prim alıyorlardı. Ben onlardan daha az alıyordum. JİTEM oluşumunun içinde 620 kadın vardı. JİTEM aldığı istihbarat bilgilerine göre hareket ederdi, sınır ötesi operasyonlarda bulunurduk.”