‘Hayatımızı iyi yönetirsek her şey daha iyi olacaktır, bir sonraki adımın daha kuvvetli ve cesaretlendirici olmasını ŞU AN atacağımız adımlarla sağlayabiliriz’

Joan Baez: Cesaret bulaşıcıdır…

> GÜLŞEN İŞERİ

Protest folk müziğin usta isimlerinden Joan Baez, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediği 22. İstanbul Caz Festivali’nin bu yılki konukları arasındaydı. 60’lı ve 70’li yılların önemli kadın müzisyenlerinden olan Baez müziğin yanı sıra mücadelesiyle de tanınıyor. Otoriteye ilk karşı gelişi 16 yaşındayken, bombardıman tatbikatı sırasında lise binasını terk etmeyerek direnmesiydi. Sonra müziği ve kendisi dünya çapında ün kazandı. Çünkü artık o yüzünü ezilen halklara çevirmişti, Şili’de yaşanılanlar için yazmıştı, “No Nos Moveran” (Biz sürülmeyeceğiz) adlı şarkısını; şarkı 40 yıl yasaklı kaldı! Hiroşima’yı, Ortadoğu’yu hiç unutmadı... Savaş ülkelerinde barış şarkıları söyledi, bazı ülkeler için Baez devrim etkisi yaratıyordu. Bob Dylan’la geçen yılları, 55 yıl müzik ve barış için söylediği şarkıları... Diamonds and Rust , Gracias a la vida, Donna Donna ve daha niceleri... Baez İstanbul’daydı; Harbiye Cemil Topuzlu açık hava konserinin öncesinde Grup Yorum konserine katıldı. “Yasaklara karşı olduğum için destek vermek istedim” dedi. Açıkhava konserinde ise ayakta alkışlandı...
Konser öncesi bir araya geldik ve keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.


>>Yıllarca kendi şarkılarınızı söylediniz... Son yıllarda ara verdiniz...
Diğer bestecilerin şarkılarını seslendirmek beni tazeliyor. Şarkılarımı, albümlerimi, konserlerimi farklı bir bakış açısıyla yeniden gözden geçirdim. Bu hesaplaşma gerekliydi. Aksi takdirde şarkılarımın, müziğimin ne benim için ne de diğer insanlar için değeri kalacaktı. İyi ya da kötü, karşı kültürün sesi olan bestecilerin eserlerini seslendirmeyi seçtim. Çünkü bugünün şarkılarıydı.

>>İnsan hakları ile ilgili çok şey yaptınız, sizce sanat ve politika arasındaki ilişki nasıl olmalı?
Aslında bağlantılarının olması gerekiyor ama benim kimseye ne yapacağını söyleme hakkım yok. Sadece söyleyebileceğim şey, bu ikisi arasında benim kurduğum bağlantı benim hayatımı zenginleştirdi. Ben sadece şarkı söylemek, müzik yapmak, albüm yapmak, ve sosyal değişim ve aktivistlikle ilgilenmeyebilirdim, ama aktivistliğin müzikle bütünleşmiş birleşmiş hali beni zenginleştiriyor.

>>Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Af Örgütü’nden de ödül aldınız, siz dünyanın genel haliyle ilgili, bu kadar çok şey olurken ne düşünüyorsunuz?
Ben hiçbir zaman çok iyimser bir insan olamadım. Bu kadar hayal kırıklığı olan bir dünyada genel olarak hayatımda keşfettiğim şeyler, iyi davranışlara sahip olmak, bir ahlak anlayışına sahip olmak, şevk kırıcı ve bizi aşağı çeken şeyler olabilir ama hayatımızı şimdiden düzeltirsek, bir sonraki sosyal ve toplumsal değişimde, ayaklanmada ne olacağını tanımlamamıza yardımcı olabilir. Eğer hayatımızı iyi yönetirsek her şey daha iyi olacaktır, bir sonraki adımın daha kuvvetli ve cesaretlendirici olmasını sağlayabiliriz.

>>Protest müziğin Türkiye’de uzun bir geçmişi var ve siz yine protest müzik yapan bir gruba destek için konserine gittiniz...
Çok eğlenceliydi, insanları çok sevdim, herkes çok tatlıydı, ben bugüne kadar politikaya ilişkin her açıklamada ya da eylemimde şiddet içermeyen adımlar atmışımdır. Pazar günkü Grup Yorum Konseri ise Woodstock festivalinin iki katıydı, çok etkileyici…

>>Peki; Sizin perspektifinizden Türkiye nasıl bir yer, politikasını ve müziğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence son zamanlarda umut verici işaretler var ve bunun için de çok beklediniz. Tabi soru işaretleri var, bundan sonra ne olacak, bir sonraki adım nedir diye ama bir şeyler değişiyor. Burada olmasam da bunu daha önce gördüklerimle karşılaştırıyorum, okuduklarımdan ve arkadaşlarımdan duyuyorum.

>>60’lı yıllara baktığımızda müzik alanında çok verimli yıllar olduğunu görüyoruz. Sizde o kuşağa ait bir müzisyensiniz...
60’lar müziğin patlama zamanıydı, Woodstock, pek çok efsane ismin çıktığı zamanlar, Dylan, Joni Mitchell, Jimi Hendrix, neden aynı anda bunlar oldu bilmiyorum ama yaşadığımız dönemin etkileriydi herhalde. İnsanlar kendi yollarını arıyorlardı. Çok farklı bir zamandı.

>>Yeni kuşağın sizden öğrendikleri var mı?
Obama’nın başkanlık yarışına girmesiyle gençler ‘bizim ortak noktalarımız ve düşüncelerimiz var’ demeye başladı. İnsanlar onun etrafında bir oldular. Ama gençlerin işi zor, bu kadar vahşet varken. Aralarında cesaretli, aktif birileri varsa bunu bizim zamanımızın isimlerinden öğrenmiş olabilirler. Cesaret bulaşıcıdır. Görürsün ve sen de bundan etkilenirsin.

>>60’lı yıllarda siyahilerle ilgili çok fazla girişimler oldu. Sizde o girişimciler arasındaydınız. Ve her zaman Bush’a karşı alerjiniz olduğunuzu söylediniz. Bugün baktığımız da ABD’nin başında siyahi bir başkan var. Ama hala ırkçılık devam ediyor, pek çok yerde siyahi ölümleri duyuyoruz. Nasıl yorumluyorsunuz?
Aslında bu devam eden bir süreçti ama biz farkında değildik. İnsanların, “tanrım bunlar hala oluyor” demesi önemli. Ama bence siyah insanların verdiği karşılığın farkında olmak daha da önemli. Siyahlar affediciler. Hep affettiler. Bununla birlikte bütün bastırılan öfke birden ortaya çıkıyor, insanlar “artık yeter” diyor. Ve bu öfke hala oralarda bir yerde ve kendini çeşitli biçimlerle ifade etmeye devam ediyor.

>>Genel olarak göç savaştan kaynaklı yaşanıyor, çözüm ne olmalı?
Çözüm basit olmalı, insanlar, evi olmayan ve ailelerinden uzaklaşmak zorunda olan insanlara merhamet, şefkat göstermeli, bu bakış açısını gerçek anlamıyla hayatımıza sokmalıyız. Empati yapmak, gerçekten umursamak, bunları yaparsak ihtiyacı olan insanlarla gerçekten ilgilenmemizi sağlar. Bizim kocaman bir ülkemiz var, Amerika’ya, muhtaç insanları Kabul etmeme gibi bir hakkımız yok, bu soruna mutlaka eğilmemiz gerekiyor.

***

POLİS VAHŞETİNE KARŞI BİR ŞEYLER YAPMAK İSTİYORUM
>>Pek çok yardım konseri veriliyor, siz bir şey yapacak mısınız?
Uluslararası Af Örgütü üzerinden böyle şeyler yapmak istiyorum. Onlar polis vahşetine karşı bir şeyler yapmak istiyor, ben eğer bunun üzerinde çalışabilirsem çok iyi olur. Ben bir konu üzerine yoğunlaşıyorum, tabi ki küresel ısınma var ama ben çok hakim değilim.

***

KORKULARIMLA YÜZLEŞTİM

>>Yıllarca dünya barışı için şarkılar söylediniz... Mücadele ettiniz; peki ya kendi barışınız?
Ben kendimle de içimde barışık olmaya çalışıyorum, ama bunu başarabilmek için çok ciddi bir şekilde disiplinli meditasyon yapmam lazım. Korkularımla yüzleştim. Şimdi kendimi geçmişte hiç olmadığı kadar huzurlu hissediyorum. Köklü sorunlar tamamen ortadan kalkmasa da bugün çeşitli terapilerle onlarla başetmeyi başarıyorum.

>>Aşk denince tek kelimeyle ne dersiniz?
Benim aklıma ilk gelen şey “Imagine” şarkısı.