Kabine toplantısının ardından açıklama yapan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüse ilişkin "Salgının zirvesini geride bıraktık" dedi. Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi hakkında konuşan Erdoğan, "1934'te kimler müzeye çevirdi? Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay bu kadar basit" ifadelerini kullandı

Erdoğan: Salgının zirvesini geride bıraktık

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sona erdi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki toplantı yaklaşık 2 saat sürdü.

Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, yeni tip koronavirüse (Covid-19) ilişkin "Salgının zirvesini geride bıraktık" yorumunu yaptı.

"Halen süren kimi kısıtlamaları bir müddet daha ödememiz gereken bedeller olarak görmeliyiz" diyen Erdoğan, "Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yöne girmiş olması sevindiricidir. Biraz daha gayret ve fedakarlıkla bu sayıları sıfıra yaklaştırmalıyız" ifadelerini kullandı.

Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesi kararı hakkında da açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Müzeden camiye döndürülerek vakfiyesindeki amaca uygun şekilde hizmet verecek olması hepimizi sevindirmiştir. Burada bir kez daha Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizmek istiyorum" diye konuştu.

Erdoğan, şunları söyledi: "1934'te kimler müzeye çevirdi? Şimdi de biz aslına rücu ettiriyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay bu kadar basit."

erdogan-salginin-zirvesini-geride-biraktik-756650-1.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Son toplantımızın ardından kabinemizin ikinci yılını doldurması vesilesiyle bugün kapsamlı bir icraat değerlendirilmesi yapacağımızı ifade etmiştik. Gündemin yoğunluğu sebebiyle bu değerlendirmeyi önümüzdeki hafta yapmayı kararlaştırdık.

Türkiye koronavirüsle mücadelede dünyaya örnek olan başarılı bir mücadele ortaya koymuştur. Milletimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemle süreci yönettik. Ne hastanelerde, ne ilaçlarda ne de güvenlik de zaafiyete ve mağduriyete meydan verdik. Hamdolsun salgının zirvesini geride bıraktık.

"BİRAZ DAHA FEDAKARLIKLA BU SAYILARI SIFIRA YAKLAŞTIRMALIYIZ"

Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldıkları kriz konularının sağlam altyapı ve dikkatli organizasyonumuz sayesinde kolayca üstesinden geliyoruz. Milletimizden ricamız bu güzel tablonun sürmesi, dikkati, kuralları riayeti elden bırakmamasıdır. Baş harflerinden ilhamla tamam diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafenin ötesinde alınabilecek tedbir yoktur. Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yöne girmiş olması sevindiricidir. Biraz daha gayret ve fedakarlıkla bu sayıları sıfıra yaklaştırmalıyız.

Türkiye küresel başarının karşılığını siyasi ve ekonomik sınıf atlamakla alabilecek konumundadır. Bu fırsatı değerlendirip değerlendirememe kararını 83 milyon hep birlikte vereceğiz. Ekonomide her türlü adımı atıyoruz. Destek paketleri, teşvik ve nakti yardımlarla önümüzdeki döneme herkesi hazırlamanın gayreti içerisindeyiz.

Halen süren kimi kısıtlamaları bir müddet daha ödememiz gereken bedeller olarak görmeliyiz. Salgının seyriyle bunları da en kısa sürede yeniden değerlendireceğiz. Hastalığın bizi yenmesine, esir almasına izin vermedik. Sağlıkla ilgili mecburi sınırlamalar dışında hayatın akışını, ekonominin işleyişini, yatırımları, iç ve dış güvenlik operasyonları planlı bir şekilde sürdürdük.

"ÖZEL SEKTÖRÜN ÇARKLARI DÖNDÜRME GAYRETİNİ TAKDİRLE İZLİYORUZ"

Özel sektörün çarkları döndürme gayretini takdirle izliyoruz. Tarımda, sanayide, ihracatta yaşanan olumlu gelişmelerden memnuniyet duyuyoruz. Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağına inanıyorum. Suriye, Kuzey Irak ve Libya'da ortaya koyduğumuz iradenin salgın döneminde kesintisiz sürmesini sağladık. Bu faaliyetlerimizi hedeflerimize ulaşana kadar sürdüreceğiz.

Bölgemizde etkinlik gösteren ülkelerin hepsiyle de diyalog kanallarını açık tutma, yapıcı diplomasiyi işletme gayreti içerisindeyiz. Türkiye'nin dostluğunu kazanmanın değerini bilenler bu mekanizmayı etkin şekilde kullanıyorlar. Israrla husumet besleyenler ise kaybetmeyi sürdürüyor. Türkiye'nin hak, hukuk, adalet, meşruiyet temelinde uzattığı barış ve işbirliği şeklinde uzattığı ele destek vermeye herkesi davet ediyorum.

erdogan-salginin-zirvesini-geride-biraktik-756652-1.

AYASOFYA AÇIKLAMASI

Son günlerdeki önemli bir gelişme de Ayasofya'nın statüsü konusunda yaşandı. Müzeden camiye döndürülerek vakfiyesindeki amaca uygun şekilde hizmet verecek olması hepimizi sevindirmiştir. Burada bir kez daha Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizmek istiyorum.

Harap halde bir ana kubbe olarak teslim alınan Ayasofya külliye, minare, şadırvan, imaret, hamam, sıbyan mektebi, sebil, türbe, muvakkithane, hünkar mahfili ve nice eklemeleriyle tam anlamıyla bize ait bir eser haline dönüştürülmüştür. Ramazan ayında ve bayramlarda Ayasofya şehir hayatının merkezindedir.

Fetihten önceki haliyle tasavvur etmekte ısrar etmenin ardında gaflet yoksa başka şeyler aramak gerekir. Kimlerin duvarlara 'zulüm 1453'de başladı' diye yazanları milletimiz herhalde biliyor. Fethin sorgulanışının bir adım gerisi Söğüt, onun bir adım gerisi Malazgirt, İznik'tir.

Bu milletin tarihine, kültürüne doğrudan saldırmaya çalışanlar sinsice kendilerine yol bulmaya çalışıyorlar. Aradıkları yolların hepsi milletimizin irfanına çarpıp, yerle yeksan olmuştur. Osmanlı'nın Balkanlar ve doğu Avrupa'da bıraktığı gözacı mirasın hoyratça yok oluşlarına ettikleri tek söz duyulmamıştır. Endülüs'ten Kırım'a kadar medeniyetimizin zirvesini teşkil eden eserlerin yıkılışlarına herhangi bir serzenişi vaki değildir.

Gün ulu mabedin yeniden özüne dönmesinin sevincini, amasız, fakatsız, lakinsiz, hesapsız kitapsız bir şekilde yaşama günüdür. Hiç kimse merak etmesin, Ayasofya'yı yeniden vakfiyesine uygun hale getirirken kültürel miras vasfını da ecdadın yaptığı gibi koruyacağız. Hangi inançtan olursa olsun tüm vatandaşlarının ibadethane ihtiyaçlarını karşılama konusunda Türkiye Cumhuriyeti dünyadaki ülkelerden daha ileri seviyedir.

"1934'TE KİMLER MÜZEYE ÇEVİRDİ?"

1934'te kimler müzeye çevirdi? Şimdi de biz aslına rücu ettiriyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay bu kadar basit. Türkiye'nin istiklal ve istikbal davası her alanda ilelebet devam edecektir. Kadim dönemlerden beri tüm dünyanın gözbebeği bu coğrafyada yaşamayı tercih etmişsek bunun için gereken mücadeleyi vermeyi göze aldık demektir. Sultan Alparslan'dan beri bu mücadeleyi kesintisiz sürdürüyoruz. Tarih kitaplarında Avrupa'nın ortaçağ karanlığından çıkışının sembolü olarak İstanbul'un fethi gösterilir.

Bu dönemde diğer inanç gruplarına, kültürlerine tarih boyunca eşi benzeri görülmemiş müsamaha ile yaklaşılmış olmasıdır. Osmanlı tarih sahnesinden çekildiğinde geride inançlarını ve kültürünü tüm canlılığıyla yaşayan topluluklar bırakmıştır. Sadece 1. ve 2. Dünya Savaşlarında 100 milyonu aşkın insan hayatını kaybetmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak tarihi husumetleri ne kadar sabırla karşılarsak karşılayalım, çifte standarttan kurtulamamışızdır. Avrupa Birliği'nde komik bahanelerle hep dışarıda tutulduk. Salgın sonrası yaşanan normalleşme sürecinde benzer tavırlarla karşı karşıyayız.

erdogan-salginin-zirvesini-geride-biraktik-756653-1.

KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI

Bugüne kadar içeride ve dışarıda oluşturduğumuz muhabbet hanesi bu gayretlerin boşa gitmediğinin ispatıdır. Kimi ülkelerin yönetimleri Türkiye düşmanlığı yapıyorsa da halkların gözündeki yerimizi gayet iyi biliyoruz. Yarın 15 Temmuz darbe girişiminin 4. yıldönümüdür.

FETÖ terör örgütü mensuplarına kahramanca karşı koyarken şehit edilen 251 vatandaşımıza Allah'tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Milletimiz tarihin en büyük imtihanlardan biri hamdolsun alnının akıyla vermeyi başarmıştır. Uçağa, helikoptere, tanka sadece kalbindeki imandan aldığı güçle karşı koyan milletimiz gün ağırmadan darbecileri hüsrana uğratmıştır.


Türkiye'de devletin sahibinin de istiklal ve istikbalimizin teminatının da milletimiz olduğunu 15 Temmuz'da bir kez daha gördük. Tankların koruması altında, o gece belediye başkanının evine giden bir ana muhalefet başkanı vardı. Orada kahvesini yudumlarken, Atatürk Havalimanı'nda neler oluyor onu izleyen bir ana muhalefet başkanı vardı. Kendisine 'tankların arasından nasıl gittiniz' deyince 'haberim olsaydı ben de gelirdim' diye cevaplayacak kadar seviye kaybı yaşayan ana muhalefet lideri.

Siyasi hayatımız boyunca milli iradenin üstünlüğüne yaptığımız vurgunun isabeti de 15 Temmuz'da bir kez daha teyid olmuştur. Yarın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önündeki şehitler anıtı ve Meclis'te anma programlarına katılacağız. Şehit ve gazi, gazi yakınlarımızın temsilcileriyle külliyedeki sergi salonunda biraraya geleceğiz. Akşam da millete sesleniş konuşmasıyla yaşadıklarımızı, kayıplarımızı bir kez daha yad etmiş olacağız.

15 Temmuz'u resmi anma günü olarak ilan etmiştir. Ülkemizin her yanındaki etkinliklerle 15 Temmuz'u unutmama ve unutturmama sözümüzü yerine getireceğiz. Kabine toplantımızda yaptığımız istişarelerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını da diliyorum.

ERMENİSTAN'A TEPKİ

Ermenistan ve Azerbaycan arasında da devam eden bir sıkıntı var. Bu sıkıntıyla ilgili de birkaç kelam etmeden sözlerimi bitiremeyeceğim. Ecdadın asırlar boyunca bu görevi Kafkaslar'da neyse yine yerine getirmeye devam edeceğiz. Dost ve kardeş Azerbaycan'a karşı Ermenistan tarafından yapılan saldırıları şiddetle kınadığımızı söylemek istiyorum. Şehit olanlara Allah'tan rahmet yaralananlara şifalar diliyorum. Karabağa'da Ermenistan'ın pervasız saldırılarıyla çatışmaya dönüşmesinden şüpheliyiz. Bu durum olayın herhangi bir sınır ihlali çatışması değil, doğrudan Azerbaycan'a yönelik doğrudan taarruz olduğunu göstermektedir. Bu saldırı Ermenistan'ın çapını aşan bir hadisedir.

Türkiye kadim dostluk bağları ve kardeşlik ilişkileri bulunduğu Azerbaycan'a her türlü saldırı karşısında yer almakta asla tererdüt göstermeyecektir. Dünyadaki bütün ilişkilerimizi bu doğrultuda seferber etmek boynumuzun borcudur. Kendi toprakları içindeki siyasi, ekonomik, koronavirüs salgınından kaynaklanan sağlık, altyapı gibi çok sayıda sorununu çözemeyen ülkenin böyle bir saldırganlığa girmesi herşeyden önce kendi halkına saygısızlıktır. Ülkemizde çalışan binlerce Ermeni'nin bu tutumdan rahatsız olduklarına inanıyorum.

Tüm imkanlarımızla dost ve kardeş Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edeceğiz. Şehadet mertebesine eren Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bu arada Rize, Artvin bu bölgede aşırı derecede fırtınalar, heyelanlar ve bunların neticesinde tabii ölen birçok kardeşimiz oldu. Bu kardeşlerimize özellikle yine Allah'tan rahmet diliyor, ailelerine başsağlığı diliyorum. İlk andan itibaren İçişleri Bakanım ve il milletvekillerimiz dün gece Rize ve Artvin'e gittiler. Bugün de Çevre Şehircilik Bakanım Rize ve Artvin'e gidiyor. Oradaki çalışmaları bizzat yerlerinde takip edecekler. Bu konuda atılması gereken adımlar neyse inşallah devam ettireceğiz."