Diyarbakır ve Tunceli bölgesindeki gözaltında kayıp vakalarından sorumlu tutulmasına rağmen siyasi otoritenin ismini Türkiye kamuoyuna açıklamamaya özen gösterdiği emekli Tümgeneral Yavuz Ertürk'ün adının AİHM'e bildirildiği ortaya çıktı.


Oktay Özilhan

Diyarbakır ve Tunceli bölgesindeki gözaltında kayıp vakalarından sorumlu tutulmasına rağmen siyasi otoritenin ismini Türkiye kamuoyuna açıklamamaya özen gösterdiği emekli Tümgeneral Yavuz Ertürk'ün adının AİHM'e bildirildiği ortaya çıktı. Kulp'taki 11 köylü ve Çağlayan'daki üç kişinin yakınlarının başvurusu üzerine dönemin hükümetine 'Bu operasyonları yapan Bolu Komando Alayı'nın komutanı kimdi'' sorusunu yönelten AİHM'e Emekli General Yavuz Ertürk'ün adı verildi. Ertürk AİHM'e Kulp'taki kayıplara ilişkin ifade verdi ve 11 köylüyü gözaltına almadıklarını şöyle izah etmeye çalıştı: ''11 kişiyi gözaltına alıp helikopterle götürdüğümüz iddiası doğru değil. Çünkü helikopter 6 kişilik''...
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Kulp'taki toplu mezara ilişkin raporunda ilk kez duyuldu emekli general Yavuz Ertürk ismi. Komisyon Kulp'taki operasyonu gerçekleştiren Bolu Komando Tugayı'nın komutanının Yavuz Ertürk olduğunu belirtip Genelkurmay'a 'Bu komutan hakkında nasıl bir işlem yaptınız' sorusunu bile yöneltti. Birgün 'de 24 Aralık tarihinde 'Nerede paşa orada kayıp', 25 Aralık tarihinde de ''Her taşın altında Yavuz Paşa'' manşetleriyle Ertürk'ün adının Kulp'un yanısıra Tunceli ve Silopi kayıplarıyla da anıldığını duyurdu.
Ertürk: 'Helikopter 6 kişilik, 11 kişiyi nasıl gözaltına alalım'
Ertürk'ün isminin resmi ağızlardan ilk kez bildirimi ise AİHM duruşmalarında yaşandı. Kulp'ta kaybedilen 11 köylünün yakınlarının başvurusunu değerlendiren AİHM operasyonu gerçekleştiren Bolu Komando Tugayı'nın komutanı olarak emekli tümgeneral Yavuz Ertürk'ün ifadesine başvurdu. Ertürk helikoptere bindirilen daha sonra bulunamayan ve toplu mezarda bulundukları öne sürülen 11 köylüyü gözaltına almadıklarını öne sürdü. Ertürk ''11 kişiyi taşıyacak helikopterimiz yok. Helikopterimiz sadece 6 kişiyi taşıyabilir' diyerek gözaltı yaşanmadığını iddia etti.


Ecevit hükümeti Ertürk'ün adını verdi
Diyarbakır'ın Çağlayan Köyü'nde de Bolu Komando Tugayı'nın bir operasyonu gerçekleşir. Cami önünde toplanan köylülerden Orhan ailesinin üç üyesi askerler tarafından götürülür ve bir daha kendilerinden haber alınamaz. Orhan ailesinin avukatları konuyu AİHM'e taşır yine. 9 Ağustos 1999'da AİHM'de görülen ilk duruşmada operasyonu yöneten komutanın ismi sorulur. Ancak hükümet bunu yanıtlamaz, ismi vermez. 13 Eylül'de bir kez daha soruluyor askerlerin komutanının ismi ama hükümet yine yanıtsız bırakır. Gerekçe ise 'sekreterya hataları' olarak bildirildi. AİHM bu komutanın kimliğinin tespitinin olayın aydınlatılmasında çok önemli rol oynadığını savunarak ısrarcı olunca Mayıs 2001'de Ecevit hükümeti ismi açıklar. Operasyonu yürüten birliğin komutanı general Yavuz Öztürk'tür. Ancak Kulp davasında ifade verdiği hatırlatılır ve 'Daha fazla bilgisi yok. Aynı şeyleri tekrarlaması anlamsız' denilir. Böylece Ertürk bu davada tanık olarak dinlenemez.


Türkiye iki davada da mahkum oldu
AİHM'de görülen bu iki davada Türkiye'nin mahkumiyetiyle sonuçlanır. Türkiye yaşam hakkını ihlalden Orhan davasında 43 bin ingiliz sterlini ve 43.500 euro, Kulp davasında ise 380 bin ingiliz sterlini ödemeye mahkum edilir.