Ülkenin arkeolojik mirası kaçak define kazılarıyla tahrip ediliyor. Her sene bini aşkın kaçak kazı yapılırken Arkeologlar Derneği Başkanı Dr. Ateşoğulları, “İnsanlık tarihinin parçaları yok oluyor” dedi.

Kaçak kazılar ‘puzzle’ı parçalıyor

Berkay DÜNDAR

Türkiye, binlerce yıl birçok medeniyete ev sahipliği yapması nedeniyle arkeolojik mirası zengin bir ülke. Ancak bu zenginlik kaçak kazıların yol açtığı tahribattan dolayı giderek yok oluyor. Resmi verilere göre her sene bini aşkın kaçak kazılara rastlanılıyor. Definecilik sektörü bu kültürel mirasa zarar vermekle kalmayıp arkeolojik çalışmaları da engelliyor. Arkeologlar Derneği Başkanı Dr. Soner Ateşoğulları, defineciliğin yol açtığı tahribat nedeniyle, arkeolojik çalışmaların zarar gördüğünü ifade etti.


DEFİNE ARARKEN ÖLÜYORLAR

Dr. Ateşoğulları, kaçak kazıların önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu: “İnsanlık tarihini bir puzzle gibi düşünürsek, kaçak kazılar puzzle’ın parçalarını her geçen gün yok ediyor. Biz arkeologlar insanlık tarihini öğrenmek için yaptığımız kazılarla bu puzzle’ı birleştirmeye çalışıyoruz. Maalesef kaybolan parçalar ana tabloyu anlamamızı güçleştiriyor. Kaçak kazıcılar özellikle Anadolu’nun batısında oldukça organize bir şekilde çalışıyorlar. Bir gecede koca bir tümülüsü iş makinaları ile yok edebiliyorlar. Bunu yaparken de maalesef kendilerine de zarar veriyorlar. Gün geçmiyor ki define ararken hayatını kaybeden bir defineci haberi duymayalım.”

YOUTUBE'DA AKTİF KANALLARI BİLE VAR

Defineciliğin ülkede bir sektör haline geldiğinin altını çizen Dr. Ateşoğulları, “Defineciliğin arkasında büyük sermaye grupları var. Bu iş üç beş definecinin işi olmaktan çoktan çıkmış durumda. YouTube’da binlerce takipçisi olan defineci kanalları var. Halkımızı yanlış yönlendiren ve kaçak kazı yapmayı legal bir iş gibi gösteren bu kanalların engellenmesi gerekiyor” diye konuştu.

VERİLEN CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL

Dr. Ateşoğulları, kaçak kazı yapanlara verilen cezaların caydırıcı olmadığını dile getirdi: “Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlar daha fazla arkeolog istihdam etmeli. Kaçak kazı yapanlara verilen cezaların arttırılması da caydırıcı olabilir. Maalesef bazen savcılarımız bunu nitelikli bir suç gibi görmüyor. Yakalananlar elini kolu sallayıp çıkabiliyor” dedi.

Defineciliğin turizme etkisini de değerlendiren Dr. Ateşoğulları konuşmasını şöyle tamamladı: “Kaçak kazıcılar insanlık tarihi kadar turizmin de düşmanı. Düşünün Göbeklitepe gibi bir yer altın bulacağız diye kaçak kazılarla tahrip edilseydi, bugün Türkiye Göbeklitepe’yi görmeye gelenlerden elde ettiği turizm gelirinden mahrum olacaktı. O yüzden hem tarihi eserlerimizi korumanın gerekliliği hem de ülke ekonomisine artı değer katan turizm geliri elde etme açısından buraları gözümüz gibi korumak zorundayız.”

***

Arazi teşkilatı kurulmalı

Dr. Ateşoğulları, kaçak kazılarına önüne geçilmesi için şu önerilerde bulundu:

• Dedektör kullanımı belli kurallara bağlı olmalı. Her önüne gelenin eline dedektör alıp kültür varlığı aramasının önüne geçmeliyiz. Bu konu ile ilgili yasa ve yönetmeliklerin gözden geçirilmesi gerekiyor.

• Kaçak kazıların önlenmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptığı çalışmalarına ek olarak kuracağı arazi teşkilatı ile bu olumsuz tablo tersine çevrilebilir. Bölge, bölge yapılanacak bu teşkilatın bünyesinde yer alacak arkeolog ve sanat tarihçiler, başka ülkelerde olduğu gibi mobil bir şekilde sorumlu olduğu araziyi karış karış kontrol edebilir. Uzun yıllardır bitmek bilmeden devam eden kaçak kazıların oluşturduğu tahribatı önlemek istiyorsak mutlaka arazide olmalıyız. Tabii burada muhtarlara, imamlara, öğretmenlere ve köy halkına da çok iş Halkı bu işin içine dâhil edemediğiniz sürece başarılı olmanız mümkün değil.