Bir bayram daha geçti. Yurttaşlarımızın üçte ikisi açlığını unutarak bayramda kucaklaştı, küskünler barıştı, sağlıklarının yerinde olduğunu söyleyip tanrılarına şükrettiler. Ama Türkiye'de Kaçak Saray’da oturanın yarattığı atmosferden ötürü ruh sağlıkları yerinde mi bunu hep tartıştılar. Kaçak Saray Sakini (KSS) bayram arifesinde Suriyeli mültecilere vatandaşlık müjdesi verdi ama Türkiyeli yurttaşlarının da tepkisini aldı. Bugüne kadar ekmeklerini paylaştıkları insanlarla şimdi topraklarını paylaşır hale geleceklerini duyunca bayramı nasıl geçirdiklerini bizlere anlattıklarıyla dinledik.

İki konuda KSS’ye ‘hodri meydan’ diyorum. Gözün kesiyorsa 3 milyon Suriyeliyi Türkiye vatandaşlığına almak için bir referandum yap, başkanlık için referandumu boşver. Zaten 3 milyon Suriyeliyi oydaş yaparsan başkan olursun.

Tüm dünyada demokrasiyle yönetilen, hukuka inanan bir ülkede bir kişiyi yurttaş kabul etmenin kuralı vardır. Çünkü o ülkenin yaşam koşuluna başka biri katılacaktır. Yeni katılanlar ülkenin ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel bütünlüğü içerisinde birlikte yaşama sevincini paylaşmalıdır. Bu sevinci yaşayabilmesi için yan yana durabilme, o ülkenin yurttaşı olma becerisini kazanabilmelidir. Bu; süre ister, eğitim ister, emek ister. Dünyadaki hiçbir standarda uymadan, hiçbir hazırlık yapmadan şimdi böyle bir çağrı yaparsanız ekmeğinizi ve toprağınızı paylaşacağınız insanlarla yeni sorunlar yaşamaya hazırlanacaksınız.

İnsan hakları, eşitlik, özgürlük ve dayanışma hangi ırktan, dinden, dilden ya da mezhepten olursa olsun insanların yan yana gelişi için en önemli bağdır. Bu bağı oluşturacak olan güçlü bir gönüldaşlığı kurmadan yüz binlerce insanı siyasi ikbal için, siyasi gelecek için bir yere taşımak bu insanlara da yapılan en büyük kötülük ve haksızlıktır. Bu gerçeği görmek lazım. İnsan hakları edebiyatı üzerinde yürümek kısa vadede herkesi cezbedebilir ama uzun vadede ciddi sıkıntılar yaratmaya kapı açmak demektir. Bugün KSS’yi destekleyenler, yapılan yanlışları uyarmaya çalışanlara saldıran goygoycular yarın yeni toplumsal bunalımlara neden olacakları için mahcup olacaklardır. En fazla zararı da onlar çekerler. İnanç, din, Müslümanlık sömürüsü ve insan hakları demagojisi yapanlar yarın bu ülkeye en büyük ihaneti yapanlar olarak tarihe geçeceklerdir. KSS’nin mültecileri vatandaşlığa davet etmesinin altına yatanı biliyoruz. Bir: Ucuz işgücü, sömürüye açık yeni bir kitle oluşturulması. İki: Kendi geleceği için alınacak kararlarda oy verecek yeni bir kitle yaratılması.

İkinci hodri meydan çağrım ise; nükleer santral kurulması planlanan illerde referanduma gidelim, var mısın? Mersin’deki Akkuyu Santralı, Sinop’taki nükleer santral için gelsin Recep Tayyip Erdoğan konuşsun; ben de karşısında konuşayım.

Ama ben inanıyorum ki KSS sadece televizyondan saatlerce insanların kafasını yıkamaktan başka bir şey yapmayacak. Bu söylenenlerin de hiçbirini yapmayacak çünkü kaybedeceğinin farkında.

Bayram sırasındaki bir gözlemimi daha aktarmak isterim. Bugün bayramın sevincini yaşayamayan, sıcaktan kavrulan güney bölgesi insanları, özelikle tarımda çalışanlar, işçiler, işadamları kan ağlamakta. Ekonomi çökmüş durumda; üretici ürettiği domatesini, sebzesini meyvesini satamıyor, işadamı sattığını parasını alamıyor, çarklar durmuş. Tek çıkar yol, ekonominin bu hale gelmesine göz yuman, hukukun üstünlüğünü yok sayan ve yurttaşların saygı duymayan Kaçak Saray’ın çökmesidir.

KSS'ye son bir not, çok güvendiğin 3 milyon Suriyelinin bir kısmı bu savaşı senin çıkardığının farkında. Biliyorum ki ben hodri meydan diyeceğim ama o her zaman kaçak dövüşmekten yanadır, hiçbir zaman referanduma gitmez.