Kaçırılmaması gereken dizi

Dijital platformlar sayesinde, uluslararası televizyonculuğun altın çağı içerisinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Dünyanın herhangi bir yerinde yazılan, o ülkenin dokusuna ait hikâyelerin, çekildiği ülkenin en iyi yetenekleri ve sinemasal anlatım diliyle buluşarak harika işlere dönüşebildiği bir dönem bu. Gizem ve korku roman yazarı Amerikalı Harlan Coben’in kitabından uyarlanan ‘Şantaj’ (El Inocente/Masum) bu altın çağın son ve en iyi örneklerinden. Harlan Coben ile Netflix geçtiğimiz yıllarda bir anlaşma yaptı. Coben’in romanlarının farklı ülkelerde dizi uyarlamaları yapılması üzerine olan bu anlaşma sonrasında, İngiltere, ‘Yabancı’ (The Stranger), Polonya ise ‘Orman’ (The Woods) isimli dizileri Netflix için uyarladı. Son olarak da İspanya, ‘Şantaj’ mini serisi ile geçtiğimiz hafta yayınlandı. Amerikalı yazar Coben ve İspanyol yönetmen Oriol Paulo buluşması sonucunda tek kelimeyle harika bir mini seri ortaya çıktı.

GEÇMİŞTEN KAÇAMAZSIN

Şantaj, olay örgüsüne ait detayları gizli tutarak zirveye doğru ilerleyen ve her karakterini ana karakter gibi ele almasıyla türdeşlerinden açık ara kendini ayıran bir yapım. Hikâyede ilk ve son gördüğümüz ana karakter aslında Mateo (Mario Casas) ama Lorena da, Olivia da, Kimmy de ana karakterlerimiz gibi ele alınmış. Bu karakterlerin hepsinin olay örgülerini, önemli anlarını takip edebiliyoruz. Ve tüm karakterler, dizi tanıtımında kullanılan cümlede kesişiyor; hiç kimse geçmişinden kaçamaz. Oriol Paulo’yu biliyorsunuzdur veya en azından, gene Mario Casas’ın başrolünde oynadığı gizem, gerilim dram türündeki ‘Görünmeyen Misafir’ (The Invisible Guest) filmini izlemiş ve filmdeki beklenmedik çılgın gelişmeleri unutmamışsınızdır. Harlan Corben hikâye anlatımındaki beklenmedik gelişmeler ile okuyucusunu şaşırtmayı çok iyi başaran bir isim. Oriol Paulo ise hikâye anlatıcılığı, heyecanlandıran ters köşeleri ile İspanya sinemasının önde gelen yönetmenlerinden. Bu iki ismin ortak bir yapımda buluşması kaçınılmaz olarak harika sonuçlanmış. Ancak, diğer ülkelerin uyarlamaları düşünülünce, başarının esas mimarının Oriol Paulo olduğunu söylemek ve İspanyol tarzı hikâye anlatıcılığına arka çıkan Bernat Bosch’un sinematografisini takdir etmek lazım.

kacirilmamasi-gereken-dizi-873474-1.

İSPANYOL TARZI

Şantaj, başladığı saniyeden itibaren bir an olsun durmuyor. Bölümler boyu sinirleriniz o kadar geriliyor ve duygularınız o denli karmaşık bir hal alıyor ki inanılmaz bir deneyimin içine hapsolduğunuzu anlıyorsunuz. Her bölüm, karakterlerini ana karaktere dönüştürerek onları anlatırken ana hikâyeye bağlanan yapısı ve İspanyol sinemasının, tesadüfleri seyirci gözünde ekarte ettirebilen gücü birleşince, hikâyenin hiç beklenmedik yönlere ilerlemesi (plot twist) ile beyniniz yanmaya başlıyor. Ülkesinde çok sevilen ödüllü oyuncu Mario Casas, bu diziden sonra hak ettiği uluslararası üne son hızla kavuşacaktır. İfadesini açık etmeyen bir ifade takınmanın zorluğu büyüktür. Oyuncu dizinin tüm gizemini üzerinde taşıyarak ifadesizliğin kitabını yazmış diyebilirim. Her oyuncunun altından kolayca kalkamayacağı zor rolleri inanılmaz performanslarla ortaya koyan özellikle şu üç kadının, Aura Garrido, Martina Gusman, Juana Acosta, isimlerini saymazsak ayıp etmiş oluruz. Dizide beni en çok etkileyen aks ise, Mat ile Sonia’nın ilişkisi oldu. İlk dakikadan itibaren, bu ikili arasındaki bağa inanmamızı ve bu ilişkiden etkilenmemizi sağlayan senaryo/yönetmenlik başarısının öneminin altını kalınca çizmekte fayda görüyorum. Özellikle final için bu bağ hayati önem taşımakta diye de vurgulamak istiyorum.

DİZİ ÂLEMİ YAPMAK

Bazı diziler seyirciyi öyle bir sarar ki tüm bölümleri nefes almadan, işinizi gücünüzü bırakıp izlersiniz ve dizi bittiğinde bir boşluk hissi sarar bünyeyi; işte bu durumunu açıklayan “binge-worthy” diye bir tabir vardır. Şantaj dizisi kesinlikle bunlardan. Ben bu tabire, eğlenceli hissini vurgulamak için kendimce “dizi âlemi yapmak” diyorum. Sizi sürekli tahmin etmeye zorlayan, içerisinde yoğun grafik ögeler taşıyan bu mini diziyi kaçırmayın. Zirveyi zorlayan ‘Şantaj’ dizisi bittiğinde içinizden uzunca bir süre başka dizi izleme isteği gelmeyeceğine eminim. En azından benim için öyle oldu.