Kadıköy’de bilindik hikâye

Şenol Güneş ve Beşiktaş, son yıllarda Kadıköy’deki lig maçlarında bir türlü değiştiremedikleri makus talihlerini döndürmek için çıktıkları derbide ağır bir yenilgiye uğradı.

Maçın ilk 40 dakikası geçtiğimiz sezonki “rezalet” diyebileceğimiz derbiden daha maceralıydı, ancak ortaya çıkan Fenerbahçe üstünlüğü son 10 yıldaki hikayeye pek bir farklılık getirmemişti. Bu formülü bozan ve maçı kaynayan bir kazana döndüren devrenin sonundaki 2 kırmızı karttı. Pozisyonlar tekrar izlendiğinde sanki Quaresma’nın ilk hareketinin sadece sarı ile geçiştirilemeyecek olduğu, ikinci sarı kartın ise ağır olduğunu düşündük, dolayısıyla 2 yanlış 1 doğru etti bir şekilde, iki karar arasında da sadece birkaç dakika olduğunu düşünürsek gidiş yolunun yanlış sonucun doğru olduğunu söyleyebiliriz. Neto’nun kırmızı kartı saniye farkı ile olsa da doğru karar, zira o hareketin yapılmaması halinde Cenk’in koşuya devam edeceğini ve Kameni ile karşı karşıya kalacağını görmek çok da zor değil. Cenk yere düştükten sonra Fenerbahçe defansından iki oyuncunun topa çabucak yetişmiş olması, onun ayakta kalması halinde de yetişecekleri anlamına gelmiyor bunu unutmamak lazım.

İkinci yarının ilk 15 dakikasında Neto’nun yokluğunda Beşiktaş’ın ileri uçtaki oyuncularının daha iştahlı olacağını düşündük, ancak buradaki problem Quaresma’nın yokluğu ve Beşiktaş’ın son 2 sezondur hücumda yaratıcılık sıkıntısı yaşadığı maçlarda tek başına sahneye çıkan Talisca’nın oldukça silik görünmesiydi. Şenol Güneş de Brezilyalıyı bu 15 dakika sonunda kenara aldı. Burada Beşiktaş dizilişindeki iki bek Medel ve Caner’in kenardan verdiği desteğe ilaveten Cenk’in kenara geçmek yerine doğrudan Negredo’nun yanına eklenmesinin etkisi Fenerbahçe’nin psikolojik olarak bir 10 metre geri çekilmesi oldu. Bu sepeptendir ki Oğuzhan, Negredo’nun sahaya girişinin hemen sonrasında topla 50 metrelik bir koşu yapabildi Fenerbahçe sahasına doğru. Burada Valbuena-Alper Potuk değişikliğinin son derece doğru olduğunu söylememiz lazım. Fenerbahçe’nin orta sahada kaybettiği direnci bir nebze geri getirdi Alper ve Valbuena gibi çizgiye gömülmek yerine ataklara cepheden destek vermesi önemli bir fark yarattı. Lens’in sahaya girdiği anda mutlaka hücumdan bir isim kenara alınacaksa sanki Cenk yerine Babel’in kenara alınması daha doğru bir seçim olabilirdi, zira Beşiktaş o anda ceza sahası içine atılan toplarda kalabalığa ihtiyaç duyuyordu, etrafında değil. Sahaya son koz olarak gönderilen Tolgay’ın da oldukça kötü bir “serseri topları toplayıcı” rolünü oynaması sonucunda Beşiktaş sadece maçı değil büyük bir psikolojik savaşı da kaybetmiş oldu. Şenol Güneş 1 sezon daha Kadıköy’de kazanmak için planlar yapmak zorunda.