Kadıköy’de gülen çıkmadı. Futbol olarak vasatı aşamayan iki takımın maçı 0-0 sona ererken, Fenerbahçe’nin evinde derbi kaybetmeme serisi devam etti

Kadıköy’de derin sesizlik

Kadıköy’de derbi akşamı. Son haftaların fiyakalısı Fenerbahçe, son şampiyon Beşiktaş’ı ağırlıyor. Lider Medipol Başakşehir’in berabere kaldığı haftada iki takım taraftarları da mücadeleyi iple çekiyor. Tüm nefesler tutulmuş, Hüseyin Göçek’in ilk düdüğü bekleniyor.

Ev sahibi cephesinde başta eleştiri oklarının hedefi olduktan sonra herkesi kendisine hayran bırakan Dick Advocaat artık ezberlettiniz savunma kurgusuyla başlıyor. Ürettiği pragmatik çözümlerle dikkat çeken Hollandalı hoca, son karşılaşmalarda gösterdiği performansla parmak ısırtan Aatif’ı yine oynatıyor. Rize’de alev alan Sow da sahada, bu sezonun iyisi Van Persie de. Sarı-lacivertliler şüphesiz mabedinde siyah-beyazlıların namağlup apoletini sökmek için çimlere ayak basıyor. Bu sezon rakiplerine çok fırsat veren Kartal’ın takım savunması oldukça kritik gibi gözüküyor.

Deplasman ekibinde ise Şenol Güneş’in tercihleri dikkat çekici. Fenerbahçe karşısında bu statta ligde siftahı olmayan deneyimli teknik adam sağ beke Gökhan Gönül’ü yerleştirmiş. Yeni takımında henüz isteneni veremeyen yıldız futbolcunun performansı özellikle merak ediliyor. Türlü polemiklerin konusu olan oyuncuyla tribünlerin dialogu da ayrıca bekleniyor. Aboubakar kulübede, Cenk ileride de asıl ilk 11’de kendine yer bulan Kerim Frei’ın neler yapacağını kestirmek güç. Santra vuruşu öncesinde hakkını teslim etmeli, Şenol Güneş daha defansif bir kadroyla başlayabilirdi. Şüphesiz skora göre bu çok tartışılacak veya şapkalar çıkarılacak.

Avrupa’da yollarına doludizgin devam eden iki güzide ekibimizin bugüne kadar başarı formülü belli. Bakalım denge mi kazanacak, yoksa rakiplerine sürekli yüklenen mi; veya derbide takımlar ayrı zihniyetlerle mi mücadele edecek...

Devlerin buluşması coşkulu başlıyordu. Gökhan Gönül’e gelen her topta kıyamet kopuyordu tribünlerde. İlk dakikalarda Mehmet Topal’ın ısrarla onun kanadından Hasan Ali’yi kaçırma düşüncesi adeta derbinin fitilini yakıyordu. O toplardan birinde orta biraz daha iyi gelse, Kanarya öne geçecekti.

Giderek düşen tempoda duran toplar her zamanki gibi oldukça önemliydi. İşte 30’da kullanılan kornerde Atiba’nın ikramını boş durumdaki Skrtel geri çeviriyordu. İlerleyen bölümde sinirler iyice geriliyor, taraflar iyice oyundan düşüyordu.

İkinci yarı bakalım nelere gebeydi...

Kalite bir türlü yükselemiyordu. Yapılan pas hataları tehlikeleri büyümeden sonlandırıyordu. Sahada yer yer öyle bir oyun vardı ki akıllara bir futbol klişesi düşüyordu: Atan galip! Hakikaten bulunacak bir gol altın değerindeydi.

Üç büyüklerin randevuları arasında en iyi derbilerin oynandığı eşleşme bu sefer hayal kırıklığıydı. Oyuna sonradan girenler çıkanları aratıyordu adeta. Hakem iki tarafa yaranamıyor, verdikleriyle vermedikleriyle sabaha kadar tartışılacak gibi gözüküyordu.

Doğru dürüst şut atılmayan derbide puanlar paylaşılırken, Beşiktaş istediğini aldı. Aslında gelenek devam etti ya neyse... Şenol Güneş Kadıköy’de bir daha kazanamazken, Volkan Demirel yine kaybetmedi. İstatistik kâgıdı sıkıcı akşamın belki de tek galibi...