Kadıköy’de derbi zamanı… Bir tarafta tarihinin en kötü sezonunu geçiren Fenerbahçe, öbür yanda burada en son 1999’da kazanan Galatasaray… Ev sahibi düşme hattından iyice uzaklaşmak, deplasman ekibi ise zirve için kazanmayı hedefliyor. Nefesler tutulmuş ilk düdük bekleniyor… Sarı-lacivertlilerde Ersun Yanal sürprizlerle başlıyor. Eldivenler hiç derbi kaybetmemiş Volkan’a değil, Harun’a teslim edilmiş. Elif ile Valbuena’nın ilk […]

Kadıköy geleneği

Kadıköy’de derbi zamanı… Bir tarafta tarihinin en kötü sezonunu geçiren Fenerbahçe, öbür yanda burada en son 1999’da kazanan Galatasaray… Ev sahibi düşme hattından iyice uzaklaşmak, deplasman ekibi ise zirve için kazanmayı hedefliyor. Nefesler tutulmuş ilk düdük bekleniyor…

Sarı-lacivertlilerde Ersun Yanal sürprizlerle başlıyor. Eldivenler hiç derbi kaybetmemiş Volkan’a değil, Harun’a teslim edilmiş. Elif ile Valbuena’nın ilk 11’de olması birçoklarını şaşırtmış gözüküyor. Deneyimli hoca belli ki talebelerinden pres istiyor, önde oynamalarını bekliyor. Ezeli rakiplerinin ideal stoper ikilisinden cezaları yüzünden faydalanamayacak olması, deneyimli hocayı iştahlandırıyor olmalı; Fransız yıldızın sahadaki varlığını belki de böyle okumalı..

Sarı-kırmızılılarda gözler santra öncesi savunmaya çevrilmiş durumdaydı. Fatih Terim, Marcao ile Luyindama’nın yokluğunda Semih’i ilk 11’e sürmüş. Buranın atmosferini en iyi bilenlerden birinin performansı, mücadelenin skorunu etkileyecek gibi duruyor. Onun Donk’la uyumu şüphesiz Aslan için hayati! Lider Başakşehir’in Beşiktaş’a yenildiği haftada, buradan alınacak bir üç puanın Cimbom’u kanatlandırabileceğini Mısır’daki sağır sultan bile biliyor.

Futbolumuzun en zarif beyefendisi Can Bartu damgasını vuruyordu müsabakaya. Başlama vuruşu öncesi takımlar ısınırken, Fenerbahçe’nin üstünde efsanesinin fotoğrafı vardı; Galatasaray’da ise Sinyor’un, Metin Oktay’ın jübilesinde Taçsız Kral’la forma değiştirdiği anın basılı olduğu bir tişört. Alkışların gözleri doldurduğu saygı duruşunu müteakip ilk düdük çalıyordu.

Dengeli başlayan derbide dakikalar ilerledikçe oyun orta sahada kilitleniyordu. Özellikle Galatasaray ilerde basarak rakibini top kayıplarına zorluyordu. Fenerbahçe ise Dirar-Moses kanadını kullanmaya çalışıyordu. Savunmanın gerisine kaçan Diagne’yi indiren Hasan Ali, VAR yardımıyla 45’te atılmıştı. Sekiz dakikalık uzatmanın sonunda tansiyon iyice yükseliyordu. Belli ki ikinci devre her şeye gebeydi…

Soyunma odasından sarı kartlı Belhanda dönmemiş, yerine Emre Akbaba girmişti. Terim vukuatlı maestrosundan vazgeçerek risk almıyordu. Ev sahibindeyse Dirar sol, Dirar sağ beke geçmişti. 62’de Linnes’in savunmadan seken şutu direkten dışarı gidiyordu. Hemen akabinde Skrtel’in yerde kaldığı pozisyona her iki takımın doktorlarının koşması, şüphesiz günün güzelliklerindendi.

66’da Aslan öndeydi. Feghouli’nin ortasına Onyekuru kafayı vurmuştu. 71’de Feghouli’nin yerde kaldığı pozisyonda oyun devam ediyor; Elif beraberliği sağlıyordu. Oyun aklı Feghouli’yi çıkaran Terim son bölümde forveti ikilemişti. Uzatmalarda Aslan bastırsa da gole Kanarya Alper’le yaklaşıyor; derbi berabere bitiyordu.

Uzatmaları da sayarsanız 60 dakika eksik oynayan Kanarya istediğini aldı. Galatasaray derseniz yine Kadıköy’den üç puan çıkaramadı. Terim’in son bölümde yaptığı değişiklikler tek kelimeyle felaketti. Derbiden sonra en çok o mu konuşulacak peki? Hayır… Ali Palabıyık’tan sıra ona gelmeyecek! Oysa hocanın da eleştirilmesi farz ya neyse…