Kadın coğrafyasının kaderi

AYNUR KULAK

2019 Dayton Edebiyat Barış Ödülü sahibi Golnaz Hashemzadeh Bonde’nin Epsilon Yayınları tarafından Türkçeye ilk defa çevrilen romanı ‘Bizden Geriye Kalanlar’ Bonde’nin de ilk kitabı. Çok özel bir yazarın çok özel hikâyesine tanıklık ettiğimiz roman okunup bittiğinde ne düşüneceğimizi bilemez bir halde kalıyoruz; çünkü Bonde’nin hayatına baktığımızda otobiyografik bir hikâye ile karşı karşıya kaldığımızı anlıyoruz. Zaten bu şekilde olmasaydı böylesine zor bir yaşamı hikayeleştirebilmek ve anlatmaya soyunmak okuyucu üzerinde bu kadar etkili sonuçlar verir miydi, tartışılır?

İran doğumlu Golnaz Hashemzadeh Bonde, İran rejiminden dolayı ailesiyle birlikte İsveç’e kaçmak zorunda kalan, İsveç’te kurulan hayat sonrası Stockholm School Of Economics’ten mezun olan ve toplum içinde ayrımcılığa karşı savaşan Includera Investadlı Sivil Toplum Örgütü’nün kurucusu bir yazar. Bonde, Ortadoğu coğrafyasında doğmuş fakat Batı’ya kaçabilmiş bir ailenin ferdi olarak şanslıydı hiç şüphesiz. Sonrasında ayakta durabilen bir kadın olarak devam edebiliyor olması ise ilham verici.

ZIT YÖNDEKİ COĞRAFYALARDA KADER

Nahid isimli bir kadınla tanışıyoruz Bizden Geriye Kalanlar’da. Tanışır tanışmaz altı aylık ömrü kaldığını öğreniyoruz onunla beraber. En azından doktorlar ona bu bilgiyi veriyor fakat Nahid’in bunu kabullenmeye hiç de niyeti yok. Hikâye ilerledikçe niye direnen bir kadın olduğunu, niye kendine söylenen veya yapılmak istenen her şeye karşı bir mücadele içinde olduğunu anlıyoruz. Bir kızı var Nahid’in. Adı Aram. 50 yaşında ve kızıyla beraber İsveç’te zorlu bir yaşam sürmekte.

Öleceği yüzüne söylenince, Nahid kaçtığı geçmişine tekrar yakalanıyor ve bu durum içinde taşıdığı öfkesinin birdenbire dışarı taşmasına sebebiyet veriyor. İran’da mücadeleyle geçen ilk gençlik yılları; dayaklar, gözaltıları, öldürülen arkadaşları; Aram’ın babası (Mesut), İsveç’e zorunlu mültecilik… Hayatı ‘ne olursa olsun hayatta kal’ düsturuyla geçen bir kadının ne kendi coğrafyasında ne de mülteci olarak geldiği coğrafyada nasıl hayatta (ayakta) kalacağını bilememesi halinin öfke patlamalarını okuyoruz aslında. Sonunda kendi hayatıyla bedel ödemek zorunda kalan bir kadının yaşama çığlığı bu roman. Nereye kaçarsak kaçalım ait olduğumuz coğrafyanın kaderini, çok iyi bildiğimiz, neredeyse her gün şahit olduğumuz şekliyle bir kadın vasıtasıyla anlatan Bonde’nin hikâyesi sarsıyor bizleri.

SEVGİ, PİŞMANLIK, KÖKLERİMİZ, ÖZGÜRLÜK

“Kendi ölümümü hep omzumda taşırdım. Bu yorum ölümün eşiğinde olanların hep yaptığı bir yorum olduğundan kulağa basmakalıp bir sözmüş gibi gelebilir. Fakat ben diğer insanlar gibi değilim, en azından kendimi öyle görmeyi tercih ediyorum. Buna gerçekten inanıyorum da; Mesut öldüğünde de söyledim zaten. Bizler ödünç alınmış seneleri yaşıyorduk. Aslında hayatta olmamız, devrimde, devrimle birlikte yaşananlar sırasında ölmemiz gerekiyordu. Savaşta ölmeliydik biz. Ama bana otuz yıl daha bahşedildi işte. Bu ömrümün yarısından daha uzun bir süre, hatırı sayılacak, minnettar olunacak kadar uzun bir süre; kızımın ömrü kadar bir süre.”

‘Bizden Geriye Kalanlar’, geriye dönüşler ve şimdiki zaman kurgusuna rağmen kendini gayet net ifade edebilen bir roman. Nahid’in, hayatı mücadelelerle geçmiş olan bu İranlı mülteci kadının öfkesini, pişmanlıklarını, sevgi ihtiyacını, kederlenirken bile yaşadığı ıstırabı biz de derinden hissediyoruz. Köklerimiz başka coğrafyalardayken gerçekten özgür kalamayacağımızın hikâyesi ‘Bizden Geriye Kalanlar’. Nahid’in bunu anladığı anda öfkeyle attığı çığlık aynı zamanda.