İktidarın kadını dışlayan, baskılayan, eve kapatmaya çalışan politikalarını kadın sanatçılarla konuştuk. Oyuncu Füsun Demirel, yazar Şebnem İşigüzel ve ressam Gamze Taşdan’a göre kadınlar mücadeleden vazgeçmeyecek.

Kadın dayanışması baskıları yenecek
Fotoğraf: Depo Photos

Emrah KOLUKISA

Türkiye’nin tarihi seçimlerine sayılı gün kala AKP iktidarının baskıyı gitgide artırdığı kesimlerin başında kadınların geldiğini görüyoruz. Cumhur İttifakı’na katılan ve kadınları açıkça dışlayan hatta şeytanlaştıran Yeniden Refah Partisi ve Hüdapar gibi siyasi oluşumların da etkisiyle mevcut iktidar toplumun büyük bir kesimini karşısına almaktan çekinmedi. Üç beş oy uğruna kadınları erkek şiddetinin kucağına itmekten hiç rahatsızlık duymayan AKP kendi içindeki kadınlara bile nefes aldırmamakta kararlı gibi. Konuyla ilgili sanat camiasından kadınlara kulak verdik.

Son 15 yılda gitgide artan baskılardan bunaldığını ifade eden oyuncu Füsun Demirel, “Biz özgür bir Türkiye’de  büyümüşüz, onu fark ettim.” Diyor. Demirel, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Muhafazakâr erk, islamı öne sürerek erkek egemen baskıyı artırıp sistematik şiddeti meşrulaştırıp mesafe almaya çabalıyor. Biz farkında olmasak da günlük yaşam pratiğinde ancak başa geldiğinde farkına vardığımız yasal değişikliklerle kadınlar ağır yaptırımlar altında. Mesela kürtaj sözde serbest ama evlilik şartı ve eş izni gerekiyor. Genç bir kadın hamile kaldıysa merdiven altı yerlerde illegal çözümlere gitmek zorunda kalıyor. Kadınların haklı isyanına sadece laikler değil artık muhafazakar dinci kesimin kadınları da isyan ediyor. En son Özlem Zengin “6284 yasası (erkeği  uzaklaştırma) bizim kırmızı çizgimizdir” dediği için kendi partisi tarafından linç edildi. Oysa ki o Özlem Zengin İstanbul Sözleşmesi’nin kalkması için taraf olmuştu.”

ÖZGÜRLÜK YA DA MÜCADELE

Demirel yaklaşan seçimlerin hayati önemde olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Gelinen noktada muhafazakâr, kadınların pek çoğunun da seküler yaşam içinde hayatlarını sürdürebildiklerini, eve kapatılmak yerine sosyal hayatın bir parçası olduklarını hatırladıklarını gözlemledik. Gerçekten şimdi bundan sonra dananın kuyruğu kopacak. Seçimler çok belirleyici. Millet ittifakı kazanırsa büyük kazanımlar elde edilecek, kadınlar rahat bir nefes alacak. Özgürleşecekler. Hemen değilse de zaman içinde. Cumhur ittifakı kazanır ise Hüdapar’ın radikal İslam düşüncesi ile şer-i yasaları  dayatmaya gidecekler. İşte o zaman İran’a benzeriz. O zaman esas kadınlardan korkacakları bir Türkiye olacak. Zira kadınlar her zaman erkeklerden daha cesur, gözü pek, mücadelecidir. Bu kadının doğasından gelen bir şeydir. Kadınlar hiç düşünmek istemediğimiz bu durumla karşılaşırsa her türlü başkaldırıyı, isyanı, eylemi yapacaktır. Özgürlüğü kaybetmek korkunçtur. Canı pahasına onun için mücadele verecektir.”

Füsun Demirel

  

KADINLAR EVLERİNDEN ÇIKTI

Yazar Şebnem İşigüzel ise “Balkondan kadın atmayı meşrulaştıran, toplumu ve adaleti neredeyse ‘Düşen kadınlara bak’ noktasına getiren neler yapmaz?” diye soruyor ve devam ediyor: “Eğer başörtüsüne kamusal alanda özgürlük kazandırmakla övündüğü kadın seçmeni izin verirse kadınlar bütün kazanımlarıyla nafakasız haksız hukuksuz evlere mi kapanacak? Köşeye sıkışan siyasetin öfkesini kadından çıkarmasına izin mi verecek? Kadını paçavraya çevirerek oy devşirmenin devri geçti. Dünya değişti. Siyaset değişti. Birileri dizlerinin dibindeki İran’da olanları anlamaktan aciz. Yeni dünyanın vaadleri, kadın dayanışması, sosyal medya, internet… Sığ siyaset yapan erkekler size kötü haber: Kadınlar evlerinden çoktan çıktı, hayata karıştı ve geri dönmeyecekler. Baskıcı kadın politikalarıyla oy devşirmeye çalışanlar siyaseten ve aklen gerçekten “evde yoklar.” Velev ki bu çağdışı yaklaşıma rağmen seçildiler valla biz kadınlara zorla devrim yaptıracaklar. Bu defa Cumhur İttifakı’na oy veren kadınlar haklarını geri alabilmek için meydanları doldurabilirler.”

Şebnem İşigüzel

KADINLAR CESURDUR

Yılın ilk aylarında “Cumhuriyet Kızları” adlı sergisiyle gündemde olan sanatçı Gamze Taşdan iktidarın kadınlara “Sus ve itaat et” modelini dayattığını söylüyor. Taştan, düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: “Aslında son yıllarda sadece kadınlara değil toplumun her kesimine dayatılıyor. İktidarın onayından geçmeyen bir şey talep ettiğinde ya da en basiti anayasal hakkını aradığında dahi her türlü şiddete ya da adaletsizliğe maruz kalabiliyorsunuz. Kadınlar özelinden baktığımızda iktidar senden “kocanın ya da “baba”nın sözünden çıkmamanı tavsiye eder hale geldi. Başkaldırırsan, direnirsen olmaz. İktidar düzenin bozulmasından hoşlanmadığı gibi kadınlar arası dayanışmayı da sevmez. Ki bu durumu yakın zamanda RTÜK’ün bir diziyi sırf bu sebepten yayından kaldırmasında yaşadık. 2023 Türkiyesine yasaklarla baskılarla giriyoruz. Oysa ki Cumhuriyet’in 100’üncü yılı. Her şey bambaşka olabilirdi… Bu baskıcı yaklaşımın karşılığının şu anda adaletsizliğe birlikte karşı koymak, ne olursa olsun vazgeçmemek ve tabii ki susmamak olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte uzun yıllardır süregelen, bilinçli olarak yapılan ayrıştırıcı politikanın toplum üzerindeki etkisinin azaldığına da inanıyorum. Aslında biraz da bu sebepten baskı ve yasaklar gittikçe artıyor. Ama ben her zaman kadınların çok cesur olduğuna inanmışımdır, bu yüzden birlik ve dayanışma karşısında iktidarın baskısı da gücünü kaybedecektir.”

Gamze Taşdan