İki günlük Mersin ziyareti esnasında kadın dostu kentlerin ve kadınlar için başka bir dünyanın mümkün olduğunu deneyimlemiş oldum. Mersin’in Yerel Eşitlik Eylem Planı tüm yerel yönetimlere örnek niteliğinde ve erişilebilirliğin imkânsız olmadığını bize gösteriyor.

Kadın dostu kentler mümkün: ‘Öteki Mersin’ örneği

Seda BALMUMCU

Toplumsal cinsiyet eşitliği, en basit tanımıyla kadın ve erkeğin, kamusal ve özel alanda eşit fırsatlar, haklar ve sorumluluklara sahip olması, kadın ve erkeğin eşit oranda görünür, güçlü ve eşit katılımının sağlanması anlamına geliyor.


İktidarın görmezden geldiği, bakanlıklardan adını çıkardığı, nüfusun yarısını oluşturan kadınlar yerel yönetimlerde ne kadar görülüyor. Diğer bir deyişle kadın dostu kentler gerçekten var mı?

Geçtiğimiz hafta Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Kadın ve Aile Hizmetleri Başkanlığı’nca sivil toplum örgütleri ile birlikte hazırladığı Yerel Eşitlik Eylem Planı tanıtımı için Mersin’deydim.

Mersin, 1980 sonrası Güneydoğu’da, günümüzde ise Suriye’deki çatışma ortamlarından kaçmak isteyenlerin göç ettiği şehirlerin başında geliyor.
Kışın çok soğuk olmayan iklimi, tarım imkânları ve bölgeye olan yakınlığı nedeniyle tercih edilen Mersin’de göçle gelen yoksul halkla birlikte de kentte yaşayanlar arasındaki ekonomik makas giderek açılıyor.

‘Öteki Mersin’ de denilen Mersin'in göç mahallelerinde yoksulluk, işsizlik, çocuk işçiliği yıllarca artıştayken; okuma yazma bilen kadınların sayısı ve kadın istihdamı da bir hayli düşüktü.

“Bu sorunlar artık yok, bitti” demek yanlış olur. Ancak bu sorunlara yönelik somut adımlar atılmaya başlandı.

Yerel Eşitlik Eylem Planı tanıtımından bir gün önce ayağımızın tozuyla Güneydoğulu ve Suriyelilerin yoğunlukta yaşadığı Mevlana Mahallesi’ni ziyaret ettik.
Mevlana Mahallesi; okuma yazma oranının düşük olduğu, dil probleminin yaşandığı, çocuk işçiliğinin ve şiddete eğilimli çocukların oldukça fazla olduğu bir mahalle.

Mersin Büyükşehir Belediyesi, hem bu sebeplerle hem de “Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar sayı olarak erkeklere eşitken, hayat şartları açısından neden eşit olmasın?” diyerek Mevlana mahallesinde Kadın ve Çocuk Atölyesi kurmuş.

kadin-dostu-kentler-mumkun-oteki-mersin-ornegi-957281-1.



Atölye, kadınların okuma yazma bilmediği için tek başına dışarı çıkamadığı, korktukları için çocuklarını dört duvar arasında tuttuğu mahalleye ilaç gibi gelmiş.
Çocuklar uzman eğitmenler eşliğinde bir yandan eğitim alıp bir yandan oyunlar oynarken, kadınlar da okuma yazma öğreniyor.

Talep o kadar artıyor ki aynı mahallede 2’nci bir atölye açılmış. Burada da kadınlarda dikiş eğitimi veriliyor.

Okuma yazma bilmediği için tek başına dışarıya çıkamayan, alışverişe gidemeyen kadınlar, “Artık kendi ayaklarımız üzerinde durduğumuzu, kendi kendimize yetebildiğimizi hissediyoruz” diyor.

Kadınlardan biri “İlk defa bulunduğum bir sokaktaki tabelayı okuyabildiğimde yaşadığım mutluluğu anlatamam” sözleriyle paylaşıyor hislerini.

Çocuk atölyesinin Birim Sorumlusu Sonay Öğretmen ile mahalleliye dair sohbet ediyoruz. Atölyeyi duyan bir kadının “Ben ehliyet almak istiyorum ama okuma yazma bilmiyorum” diyerek geldiğini, önce okuma yazma öğrettiklerini, şimdi de ehliyet sınavına hazırladıklarını anlatıyor gözleri parlayarak.

kadin-dostu-kentler-mumkun-oteki-mersin-ornegi-957282-1.


Çocuğunu ‘anaokulu’ demeyi tercih ettiği atölyeye getiren Arzu ise ilk başlarda göndermeye çekindiği için pişman olduğunu söylüyor. “Çocuğum ders almaya başladığından beri hali tavrı değişti, konuşması değişti. Devlet okuluna göndermek istedim benden 300 lira para yatırmamı istediler; defter, kalem, deterjan, bir sürü şey istiyor. Maddi durumumuz yetmedi göndermeye ama burası çocuğum için okul oldu” diyor Arzu ve şöyle ekliyor “Büyük 2 çocuğuma bu imkânları yaşatamadım. Bazen ben de geliyorum ve çocuğumla çocuk oluyorum burada.”

Çocukların ve annelerinin neşesini müzikler eşliğinde geride bırakarak 2’nci atölyenin yolunu tutuyoruz. Dikiş dikmeyi öğrenen kadınlar büyük bir neşeyle karşılıyor bizleri. Çoğunun üzerinde kendi diktikleri rengârenk elbiseler… Kimi “Mağazada 100 liradan aşağıya alamam” dediği bir bluzu 5 liradan aldığı kumaşla çocuğuna dikiyor, kimi sipariş almaya başlamış bile; “Ev ekonomisine katkım olsun” diyerek çanta dikiyor.

kadin-dostu-kentler-mumkun-oteki-mersin-ornegi-957283-1.


Dikiş makinesinin başında harıl harıl çalışan 37 yaşındaki Gülizar ile sohbet ediyoruz. O kadar heyecanlı ki bir şeyler ürettiği için. Bu heyecanını “Hem maddi hem manevi bunaldığımız bir anda burası açıldı ve bize nefes oldu” diye anlatıyor. “İlk defa var olduğumuzu, bir köşede unutulmadığımızı hissettik” sözleriyle hislerini paylaşıyor ve çocuklarına diktiği bluzları gösteriyor. Atölyeler Mevlana mahallesi ile sınırlı değil. Kadınlar için okuma yazma kursu ilk olarak Tarsus ilçesinin Adana sınırında bulunan Atgirmez köyünde açılmış. 50 yaş üstü kadınların yanı sıra kucağında çocuğuyla birlikte kurslara gelen kadınlar da var, hamile olanlar da. Her kadının hikâyesi farklı olsa da ortak duyguları paylaşıyorlar.

Toplumun yüklediği çocuk bakma sorumluluğu nedeniyle çalışamayan çok fazla kadın var. Mersin Büyükşehir Belediyesi bunu da düşünerek bir ilke imza atıyor ve toptancı halinin içine çocuk kreşi açıyor. Kreşle birlikte halde çalışmaya başlayan kadınların sayısı artıyor ya da halde çalışan erkekler çocuklarını kreşe getiriyor, eşleri ise başka yerlerde çalışabiliyor ya da kendilerine vakit ayırabiliyorlar.

Kadına yönelik erkek şiddeti hiç şüphesiz en büyük sorunlarımızdan biri. İktidarın kadın düşmanı politikalarıyla da derinleşiyor. Şiddetten kaçan kadınların yolunun çoğunlukla otogardan geçtiğini gözlemleyen MBB Kadın Şefliği, Mersin Otogarı’nın içine Kadın Danışma Merkezi açıyor.

Otogar esnafının dahi kendileriyle işbirliği halinde olmasını sağlayan bu girişim sayesinde bir yılda 204 kadına destek olduklarını, şiddete maruz bırakılan 11 kadını ise konuk evine yerleştirdiklerini ifade ediyor, Psikolog Deniz Liman.

Ekonomik olarak da dezavantajlı gruplara destek olmaya çalışan belediye; 3 kap yemeği 3 liraya, ekmeği ve öğrenciye otobüsü 1 liraya erişilebilir kılıyor.
Ancak sohbet etme fırsatı bulduğum öğrenci kadınlar fiyat uygulamasından memnun olduklarını belirtseler de belediye otobüslerinin sayısının az olduğunu ve ulaşım sorunu nedeniyle belli bir saate kadar dışarıda kalabildiklerini ifade ediyor.

Umuyorum ki bu sorun da kısa sürede çözülecektir. Çünkü Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, ziyaretimiz esnasında yaptığımız sohbette 164 yeni otobüs alacaklarını hatta uygun belgelere sahip oldukları takdirde 164 aracın şoförünün de kadın olmasını istediklerini içtenlikle belirtti.

2 günlük Mersin ziyaretimiz esnasında kadın dostu kentlerin ve kadınlar için başka bir dünyanın mümkün olduğunu deneyimlemiş oldum. Mersin’in Yerel Eşitlik Eylem Planı tüm yerel yönetimlere örnek niteliğinde ve erişilebilirliğin imkânsız olmadığını bize gösteriyor.