Açlık ve işsizlik nedeniyle yaşamına son vermek için TBMM önünde benzin dökerek kendini yakmak isteyen işçi Sıtkı Aydın’ın hayat hikâyesi, Türkiye’nin geldiği noktayı açıkça ortaya koyuyor…

Yurttaşları açlık, yoksulluk, işsizlik ve baskı nedeniyle intihar ederken, ülkeyi yönetenler sırf yandaşlarını zengin etmek ve hazineyi vahşice soymak adına doğayı ve ekonomiyi katledecek Kanal İstanbul projesini ilan etme pervasızlığını gösterebiliyor!..

Ekolojiyi bozacak, Türkiye’ye hiç bir katkı sunmayacak, sırf “ben yaptım oldu” diyerek ego tatmin edecek bir olay, büyük bir hizmetmiş gibi önümüze getiriliyor.

Yurttaşın 31 milyonu yoksul, 43 milyonu borçlu… TÜRK-İŞ’e göre bekar bir işçinin aylık harcaması bin 948 TL olması gerekirken, asgari ücretin bin 606 TL ilan edildiği bir ülkede kaç milyar dolara mal olacağı bilinmeyen bir kanal yapılıyor…

Üstelik milletle dalga geçer gibi, ulaşılan zenginlikten bahsediliyor…

AKP iktidarı yalnızca 800 bin kişiye, ülke kaynaklarının yüzde 54’ünü veriyor.

80 milyon yurttaş da geri kalanıyla oyalanıyor!..

Böyle büyük bir adaletsizlik bugüne kadar yaşanmadı...

Adalet sadece ekonomide değil, eğitimde, sağlıkta, sosyal ve kültürel alanda da yok edildi.

•••

Kanal İstanbul!

Adı “çılgın projeymiş!”

Adını çılgın koyanlar, kendilerinin doğa, insan ve ülke düşmanı olarak tarihte yerlerini alacaklarının herhalde farkında değiller!..

Bugünden iktidara sormak gerekir! Bu proje bu kez de kimleri dolar milyarderi edecek?!

Bir ülkede yolsuzluk ve hırsızlık ayyuka çıkmışsa, siyaset devleti soymaya başlamışsa o ülkede “rejim” değişir!

Demokrasinin olduğu, hukuk devletinin işlediği yerlerde hırsızlar yakalanır ve gereği yapılır!..

2019 yılındaki seçimler bu nedenle daha da önem taşımaktadır...

•••

Türkiye artık hukukun üstünlüğüne inanan bir devlet olmaktan bugün için çıkarıldı...

Kendimizi boşuna aldatmayalım.

Daha birkaç gün önce Anayasa Mahkemesi, gazeteci/yazar Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili tutuklanmalarının kaldırılması için karar verdi.

AYM kararı diğer gazeteciler için de geçerli olacaktı.

Ancak yerel mahkeme, birileri istemediği için bu karara uymadı.

Anayasal suç işledi!..

Alenen Anayasa’ya karşı gelinen bu tavra iktidarın sözcüleri destek verdi.

Böylece yargının talimat aldığı “mâlum” merkez bir kez daha açığa çıktı. Aslında iktidar, yargıyı istediği gibi kullandığını saklamıyor. Yargı da kullanılmaya itiraz etmiyor...

Yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı bir ülkede laik demokrasi, haklar, özgürlükler, emeğe ve insana saygı, eşit yurttaş, kısacası, yaşam yoktur!..

An itibariyle Türkiye’de durum işte budur!..

•••

Anayasanın 105. Maddesi’ne göre sorumsuz olan Cumhurbaşkanı şimdi aynı zamanda AKP’nin de genel başkanı.

Yani, tüm icraatlarından sorumsuz olan ve vatana ihanetten başka bir nedenle yargılanamayacağı bilinen bir kişiye giydirilen kalın dokunulmazlık zırhı, şimdi AKP’nin genel başkanına da verilmiş durumda...

O nedenle sorumsuz genelbaşkan TBMM yerine bizzat kendisi savaş ilan edebiliyor.

Ekonomiyi yönlendiriyor.

Köprü, yol yapmaya karar veriyor.

Kamunun mallarını alıp satıyor.

Çılgın diye nitelendirilen Kanal İstanbul için doğayı da ülkeyi de geri dönülmez felaketlere götürebilecek bir kararı verebiliyor!..

Başbakan üzerinden örtülü ödenek kullanıyor ama hesap vermiyor.

Hukuk devletinde, “bağımsız yargı önünde hesap vereceksiniz” diyenlere de Cumhurbaşkanı’na hakaretten dava açılıyor…

Yani “hesap sormanın Cumhurbaşkanı’na hakaret olduğu bir adalet düzeninde” yaşıyoruz!..

•••

Yapılanlara samimi olarak engel olmaya çalışan yurtsever güçler var.

Ana muhalefet partisi CHP de bunlardan en belirgini!..

CHP, bu gidişata dur demenin öncülüğünü yapmaya çalışıyor...

Laik Cumhuriyete, parlamenter sisteme ve demokratik rejime sahip çıkan tüm demokrasi güçleri, sol örgütleri, ılımlılar, kısaca emekten yana olan, özgürlük, eşitlik ve haklarını arayanlar bir araya gelmeli.

Ülkenin varlığına sahip çıkanlar, hak, hukuk ve adalet isteyenler CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile kucaklaşmalıdır!..

Uyanmak gerekir!..

Bakın Devlet Bahçeli, “tek adam” rejimine kayıtsız şartsız destek verdiğini açıkladı.

Bununla da yetinmedi. Kendini alamayarak, 2019 sonrasındaki 5 yıl boyunca da AKP’yi destekleyeceğini şimdiden ilan etti.

MHP’liler buna ne diyor bilinmez ama bu durum, şimdiden MHP’nin iflasının kabulüdür!..

Diğer bir deyişle, bugünden itibaren partinin fiilen kapatıldığının kamuya duyurulmasıdır.

Akıldışı kararların arkasında, rekabete girdikleri İYİ Parti’nin olduğu belli.

Belki de bir kadın korkusu bu telaşın nedeni!..

•••

CHP İstanbul İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu hakkında havuz medyası, seçildiğinin hemen akabinde asılsız haberler yaymaya başladı…

Tanıdığım Kaftancıoğlu, çok başarılı, demokrasiye inanmış, eşitlik ve özgürlükten yana, insan hakları savunucusu, halkın içinden gelen, birikimli bir aydındır.

Faşizme karşı mücadele veren bir misyona sahiptir.

Bu uğurda bedel ödemiş bir aileye mensuptur!..

Bildiğim kadarıyla;

Baskı onu yıldırmaz!..

Zulüm onu korkutmaz!..

Ama faili meçhul cinayetlerin tetikçilerini, faşizme yol vermek isteyenleri, demokrasi ve insana karşı olanları korkutur!..

Şimdi ise arkasında; demokratik bir seçimle geldiği partisi CHP, betonlaşmaktan bıkmış bir İstanbul, demokrasi isteyen Türkiye, sömürüye karşı çıkan emekçiler, eşit yurttaş olarak yaşamak isteyen halklar var!..

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu daha işe başlamadan bir kadın olarak şimdiden iktidarı korkutmuştur

Kadınları seçimlerde kullanan ancak seçim sonrası ve 16 yıllık yönetimlerde kadını eşit görmeyen, onları eve hapsetmeye çalışan bir zihniyete “yeter artık ”diyorlar… AKP siyasette öne çıkan kadınların, iktidarlarının sonunu getireceğini görüyor... Bu nedenle arkasında izi olan cevval kadınlardan ciddi bir şekilde kaygı duyuyor…

Çünkü kadınlar, hem ana hem de eş olarak sadece sevdiklerinin değil tüm yurttaşların da ülkede can ve mal güvenliğinin kalmadığının farkında…

Üstelik kadınlar hak ihlallerine daha duyarlıdır.

•••

Kadınlar artık; ölmek, tecavüze uğramak, taciz edilmek, şiddet görmek istemiyorlar…

Kadınlar çocuklarının babaları tarafından katledilmesine, Şeyhlerinin Şıhlarının onlara talimat vermesine ve de bedenleri üzerinden siyaset yapılmasına müsaade etmeyecekler…

•••

Tıpkı “emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı’nda” olduğu gibi, hukukun üstünlüğüne inanan laik demokratik devleti, örgütlü, çağdaş toplumu ve yurttaşlarının haklarını koruyan, eşit ve de özgürlüğüne kavuşmuş bireylerin yaşadığı Türkiye’yi yeniden kadınlar kuracak!..