Şiddet her geçen gün artarken kadınlar işe yaramayacağını bilerek ‘önlem almaya’ çalışıyor. Durak değiştirmek, yolunu uzatmak, dövüş dersleri almak ve daha niceleri… Sosyal medyada bu deneyimlerini anlatan kadınlar: Tedirgin değil, özgür yaşamak istiyoruz

Kadın olmak tedirgin yaşamak mı?

HABER MERKEZİ

Her gün en az bir kadının katledildiği Türkiye’de, kadınlar siyasi iktidar, medya ve adli yargı organları tarafından genellikle görmezden gelinen cinayetlere giden yolu ve korkularını sosyal medyadan paylaştı. Ceren Özdemir’in öldürülmeden önce binaya doğru yürürken katili tarafından takip edildiği görüntüleri paylaşan kadınlar; aynı durumu defalarca yaşadıklarına dikkat çekti. Paylaşımlarda, “beni takip eden erkeğin uzaklaşması için markette bekliyorum”,“bindiğim taksinin plakasını güvendiğim birine gönderiyorum”, “evimin kapısının önüne erkek ayakkabısı koyuyorum” gibi deneyimler yer aldı.

Güvenle yaşamak için kadınlar çok sayıda strateji geliştirmek zorunda kaldıklarını ifade ederken, ülkedeki politik iklimin, kadına yönelik taciz ve şiddeti de artırdığını ifade etti. Sosyal medyada deneyimlerini anlatan kadınlar BirGün’e yaşadıklarını anlattı.

kadin-olmak-tedirgin-yasamak-mi-657984-1.

Eskişehir’de yaşayan Biyolog Tuğçe Mutluay henüz lise yıllarından itibaren kendi ‘güvenliğini’ sağlamaya yönelik önlemler almaya çalıştığını ifade ederek “Mersin’de lise dönemimde dershaneden eve döndüğüm geç saatlerde ceplerime taşlar koyardım. Şimdi de bazen telefonla konuşurmuş gibi yapıyorum. Bazen de biber gazı taşıyorum. Ama hiçbiri beni güvende hissettirmiyor. Ya şarjım bitse, ya biber gazı yanımda olmasa… Aslında bunların hiç bir önemi yok… Özgecan Aslan cinayetinin ardından, “biber gazı satışları patladı” diye haberler okuduğumu hatırlarım. Ne kadar acı değil mi?” dedi.

Durak değiştirmek sıradan bir vaka…

İstanbul’da yaşayan İlayda Kocabaş ise Türkiye’deki mevcut siyasal iklimin de kadınların güvenliğini tehlikeye attığını söyleyerek, “Metrobüse giderken Söğütlüçeşme durağında on dakika boyunca başka yollara girmek zorunda kalmıştım, sürekli peşimden gelip taciz etmişti biri mesela. En son metrobüse de geldi. Ben de bir sonraki durakta inip tekrar bindim. Aslında bunun gibi pek çok şey yaşıyoruz. Eve bir şey sipariş ederken içeride biri varmış gibi davranıyoruz, giyim kuşamımızı ona göre belirlemek zorunda kaldığımız bile oluyor. Özellikle mevcut gerici ortam bu saldırıları ve tacizleri artırıyor.

’Eşitlik fıtratımızda yok’ derseniz, her şeyi yapmaya hak görürler. Şort giyen kadını darp etmek cüreti de bundan kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.

Dövüş dersleri, durak taksileri, hareketli konumlar

‘Dövüş dersleri neden popülerleşti sanıyorsunuz” diyen Duygu Akpınar ise, “İlk olarak, eve giderken sindirildiğim, tartaklandığım için dövüş dersleri almaya başladım. Korkusuz tek bir gün bile geçiremiyoruz. Yolunu değiştirmek, uzatmak; bazen bir markete ya da kafeye girip uzaklaşmasını beklemek; etrafta her yer kapalıysa yoldan bir taksi çevirmek- ki durak taksisi tercih etmek zorundasın- ve dahası bindiğin taksinin plakasını arkadaşına göndermek. Konum atmak...Yaşamak istiyoruz özgür ve korkusuz” diye konuştu.

Türkiye’de kadın olmak tedirgin yaşamak mı?

“Türkiye’de kadın olmak, mini etek, kırmızı ruj, gece geç saat söylemleri sebebiyle sevdiğin çoğu şeyi yapamamak, otobüs, taksi, minibüste tek başına kalma korkusunu atlatamamaktır. Sokakları, şehirleri özgür ve korkusuz adımlamak istiyoruz” diyen Merve Yılmaz ise İstanbul’un biraz dışında ikamet ettiğini söyledi. Yılmaz, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Hava karardıktan sonra tenha yollardan yürüyemiyorsun. O yollardan geçmek zorunda kaldığında yalnız olmadığını hissetmek ve olası bir tacizciye yalnız olmadığını göstermek zorunda hissediyorsun. Tabii telefon tedirginliğini almıyor.”

cukurda-defineci-avi-540867-1.