YAĞMUR ÖZTÜRK AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası öğrenciler mezuniyet töreninde karma eğitimi hedef alan açıklamalarda bulundu. Japonya’daki 800 üniversitenin 80 tanesinin kadın üniversitesi olduğunu belirten Erdoğan, “Sadece kızlardan oluşan üniversite. Kreşten alıp ilk-orta-lise-üniversite olmak üzere farklı bir yapıyı oluşturmuş durumdalar” diye konuştu. “Bütün bunlarla beraber bu alanda atılan adımın bizler için […]

Kadın üniversitelerinin dünyada geçerliliği kalmadı

YAĞMUR ÖZTÜRK

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası öğrenciler mezuniyet töreninde karma eğitimi hedef alan açıklamalarda bulundu.

Japonya’daki 800 üniversitenin 80 tanesinin kadın üniversitesi olduğunu belirten Erdoğan, “Sadece kızlardan oluşan üniversite. Kreşten alıp ilk-orta-lise-üniversite olmak üzere farklı bir yapıyı oluşturmuş durumdalar” diye konuştu. “Bütün bunlarla beraber bu alanda atılan adımın bizler için önem arz ettiğini şu anda YÖK başkanına hatırlatıyorum” diyen Erdoğan, “Çalışmanı buna göre yap. Türkiye’de benzer bir adımı atmalı” ifadeleriyle YÖK’e talimat verdi. Erdoğan açıklamasında şunları söyledi: “Lise yıllarında ülkemizde kız ve erkek liseleri vardı. Sonra karıştırdılar. Şimdi yeniden bunları toparlama dönemine girmiş bulunuyoruz.”

Erdoğan’ın karma eğitimi hedef alan açıklamalarını Eğitim Uzmanı Ali Taştan ve Eğitim Sen Yönetim Kurulu Üyesi ve Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan, BirGün’e değerlendirdi. Ali Taştan kadın üniversitelerine dünyada ilginin azaldığını belirterek, “Bu üniversitelerin kuruluş tarihleri çok eski. Gittikçe de azalan bir süreç içerisindeler. Kuruluşlarında 200 olan kadın üniversitesi bugün 30’a kadar düştü” ifadelerini kullandı. Özgür Bozdoğan ise, karma eğitim tartışmalarının siyasal iktidarın eğitimi araçsallaştırması ve eğitimin ideolojik olarak taşıyıcı bir unsur haline dönüşmesinin bir göstergesi olduğunu vurguladı.

“TOPLUMUN İHTİYACI YOK”

Kadın üniversitelerinin kuruluş amacının şu an bir geçerliliği kalmadığını ifade eden Taştan, “Bazı üniversiteler sadece kadınların yapabileceği meslekleri baz alarak kurulmuş daha önce. Ama daha sonra bu meslekler de erkeklerin girebildiği mesleklere dönüşmüş durumda. O zaman bir geçerliliği varmış ama şu an bunun hiçbir geçerliliği, toplumun ihtiyacı yok. Ciddi bir açıklama olarak görmüyorum, gerçekleştirilebileceğini de düşünmüyorum zaten. İnsanların da talep edeceğini düşünmüyorum. O kadar imam hatip açtılar, boş kaldı çoğu” diye konuştu.

“OSMANLI’DA DENENDİ, BAŞARISIZ OLDU”

Osmanlı’da 1914’te kadın üniversitesi kurulduğunu söyleyen Taştan, bu üniversitenin 3 yıl ayakta kalabildiğini belirterek, “Demek ki daha önce denenmiş, dünyada da gittikçe azalan bir trendi var bunun. Toplumda çok karşılık bulacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.

Karma eğitimin öneminden bahseden Taştan, “Bireylerin yetişmesinde karma eğitim temel başat ilkedir bence. Eğer karma eğitim yapmıyorsanız, çocuklar karşı cinsi tanımıyorsa, farklı dünyaların insanı gibi büyüyorlarsa ileriki yıllarda pedagojik anlamda ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Karma eğitim esastır. Tüm dünyada da bu kabul görmüştür. Şimdi otobüse birlikte biniyorlar, toplumda sokakta birlikte yürüyorlar, sınıflarını ayırma gibi bir girişim ne kadar doğru olur? Bir başarı da getirmez zaten” dedi. “Erdoğan’ın ‘bu olsun’ demesini anlamlı bulmuyorum” diyen Taştan, “Bu konuyu eğitimciler tartışmalı” ifadelerini kullandı.

Eğitim Uzmanı Ali Taştan

“BİLİMSEL BİR YAKLAŞIM DEĞİL”

Özgür Bozdoğan ise, “Japonya’daki durum Türkiye açısından ne bir örnek teşkil ediyor, ne de bilimsel olarak bir veri teşkil ediyor” değerlendirmesinde bulundu. “Japonya’nın kendi sosyolojisinde, kendi bağlamında, kendi gerçekliğinde değerlendirilecek bir konu” diyen Bozdoğan, “Üstelik doğru olarak kabul edilip edilmeyeceği de tartışılır. Tartışılmayacak nokta ise şu; karma eğitimin pedagojik olarak eğitim alınan her kurumda, her yaş düzeyinde vazgeçilmez bir gereklilik olduğu. Japonya’daki uygulamayı olduğu gibi kabul etmek, Türkiye’nin dışarıdan gelen tüm örnekleri tartışmasız olarak kabul ettiği anlamına gelir. Ona bakacak olursak kadınların hiç üniversiteye gitmediği ülkeler de var. Bu rasyonel ve bilimsel bir yaklaşım değil” diye konuştu.

Üniversitelerin toplum, doğa ve insan yararına bilim üretebilmesi için özgürlükler alanı olarak kendisini tarif etmesi gerektiğini vurgulayan Bozdoğan, “Üniversitelere dışarıdan yapılan her müdahale üniversitenin özerkliğini zedeliyor. Dolayısıyla kadın-erkek ayrımı gibi müdahaleler üniversitelerin varlık nedenine aykırı” dedi.

Bozdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de karma eğitimle ilgili tartışmalar siyasal iktidarın eğitimi araçsallaştırması ve eğitim aracılığıyla kendi siyasi iktidarının sürekliliğini sağlamasının bir yolu yöntemi olarak kurgulandı. Karma eğitimin ortadan kaldırılması ve kız-erkek okulu olarak ayrıştırılması, ayrıştırılan okulların büyük bölümünün dini okullar olarak yapılandırılması; esasında siyasal iktidarın eğitimi araçsallaştırması ve eğitimin ideolojik olarak taşıyıcı bir unsur haline dönüşmesinin bir göstergesi.”

Eğitim Sen Yönetim Kurulu Üyesi ve Yükseköğretim Sekreteri Özgür Bozdoğan

“MESELE İKTİDARIN KENDİ YAŞAM FORMUNU TOPLUMA DAYATMASININ BAŞKA BİR ARACI”

Karma eğitimin kişisel gelişim açısından vazgeçilmez olduğunu ifade eden Bozdoğan, “Üniversitelerde ise zaten kabul edilecek bir durum değil. Tamamı reşit olmuş, artık kendi kararlarını verebilecek olan öğrencilerin cinsiyetlerine göre ayrıştırılması bilimsel açıdan kabul edilebilir, anlaşılabilir bir durum değildir” dedi.

Bozdağan, Erdoğan’ın “Lise yıllarında ülkemizde kız ve erkek liseleri vardı. Sonra karıştırdılar. Şimdi yeniden bunları toparlama dönemine girmiş bulunuyoruz” sözlerini hatırlatarak şöyle konuştu: “Burada eğitimle ilgili bir algı ve tercih var. Eğitim bireyin kişisel olarak kendini geliştirdiği, toplumsallaştığı ve sosyalleştiği bir süreç olarak tanımlanıyor. Ancak siyasal iktidar tarafından ise eğitim, iktidarın istediği geleceğin yaratılmasının bir aracı olarak tanımlanıyor. Karma eğitim tam da bu noktada bizim karşımıza geliyor. Bu anlamda siyasi tercihlerden bağımsız olmadığını söyleyebiliriz. Bu mesele iktidarın kendi toplumsal yaşam formunu tüm topluma dayatmasının başka bir aracı” dedi.