Google Play Store
App Store

Narin Güran’ın katledilmesine yönelik tepkiler büyüyor. Bu cinayet ‘kutsal aile içinde, tarikatların gölgesinde’ var olmaya çalışan kadınların ve çocukların adeta bir cehennemde yaşamaya mecbur kaldığını yeniden hatırlattı.

Kadın ve çocukların cehennemi
Fotoğraf: BirGün
Sarya Toprak
Sarya Toprak
saryatoprak@birgun.net

Narin'in ölümü ülkede tarikatların, cemaatlerin, 'kutsal' güçlü ailelerin gölgesinde kadınların da çocukların da hayatlarının karardığını bir kez daha gösterdi. İktidar gücünü arkasına alan bu yapılar kadınları öldürmekten, çocukları istismar etmekten geri durmuyor. Cezasızlıkla ödüllendiriliyorlar. Narin'in katledildiği köy akrabalık ilişkilerinin iç içe olduğu, kişilerin devletle ve tarikatlarla bağlarının güçlü olduğu yerlerden biri olarak biliniyor. Köyde 2018 yılında Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen Rehber TV'nin yaptığı haberde Tavşantepe köylüleri köye kurulan jandarma noktasından rahatsız olduklarını, polisin köylülerin camiye gitmesine izin vermediklerini ve böyle giderse cinayet çıkacağını söylüyordu.

AKP'li milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu da Narin'in bulunduğu ilk günlerde şu ifadeleri kullanmıştı: "Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var çünkü aile, bizim dostlarımızdır."

ABA ALTINDAN SOPA

Yazılı açıklama yapan aile ise aba altından sopa göstererek yaşananların "dış güçlerin oyunu" olduğunu ifade etti.

Doç. Dr. Cangül Örnek, Narin cinayetiyle birlikte tekrar açığa çıkan tarikat cemaat karanlığındaki çocuklara ve kadınlara yönelik suçların cezasız kalmasına dair BirGün'e konuştu.

Örnek, Narin'in ailesinin 'cinayeti biz işlesek, bundan kimin haberi olurdu' şeklindeki açıklamalarını hatırlatarak “Türkiye’de kadın ve çocukları öldürmenin cezasız bırakıldığına dair genel bir kanaat var” dedi. Bu kanaatin nedensiz olmadığını söyleyen Örnek, “Son 10 yılda hukuk mekanizması bu konuda tamamen çöktü” dedi. Hukukun kadınları ve çocukları korumak üzere çalışmadığını ifade eden Örnek, “Mekanizmayı baskılayabilecek bağlantıları olanlar kolayca suç işliyor” dedi.

Doç. Dr. Cangül Örnek

ÖRGÜTLÜ SUÇ ŞEBEKELERİ

Bu yapıların artık örgütlü suç şebekeleri olduğunu vurgulayan Örnek şöyle devam etti: “Sıradan bir vatandaşın bu yapılar karşısında çaresiz bırakıldığını görüyoruz. Devlet yurttaştan taraf değil. Böyle olunca her türlü cinayet saklanır, üstü kapatılır. Narin'in ailesi de devlete verdiği bazı hizmetler nedeniyle kendine güveniyor. Bu aile ne ilk ne de tek. İstismar iddiaları kanıtlandığı halde çalışmaya devam eden tarikat yurtları var. Çocukların sadece bu tür hunharca işlenmiş cinayetlerde değil, okullardan alınıp çalıştırıldıkları atölyelerde öldürüldüğünün altını çizen Örnek, “Türkiye’de çocukların eğitim hakkı, çocukluklarını yaşama hakkı artık tamamen sermayeye devredilmiş durumda” dedi. İş cinayetlerinin öznesinin artık çocuklar olduğunu ifade eden Örnek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çocuk hakları gibi süslü yasal düzenlemeler olsa da hayatlarına kıymet verilmiyor”

ÇOCUKLARA SUSUN BASKISI YAPILDI

Narin Güran cinayetiyle ilgili soruşturma sürüyor. Son 24 saat içinde yaşanan bazı gelişmeler şöyle:

• Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı otopsi raporu hakkında açıklama yaptı. Eren, "Otopsi sürecindeki gözlemlerimizle zaman zaman kamuoyunda oluşan yanlış algıları düzeltmek adına yaptığımız açıklamalar iş bu raporlarda doğrulanmıştır" dedi. Öte yandan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nca hazırlanan raporda, Narin’in ölümü tarihi kaybolduğu 21 Ağustos günü olduğu belirlendi.

• Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı Psikososyal Destek Ekipleri, Tavşantepe Mahallesi’ndeki 7-13 yaş arası 50’ye yakın çocuğa verdikleri psikososyal desteğin ardından çocukların durumlarına ilişkin hazırladıkları ön raporu Bakanlığa sundu. Ön raporda, “Aileleri tarafından çok sıkı bir şekilde konunun konuşulmaması telkininde bulunulduğu ihtimalinin olduğu'' belirtildi.

TARİKAT CENDERESİNDE YAŞAM YOK

AKP iktidarı döneminde iktidarla ilişkileri güçlü olan tarikat ve cemaate bağlı yurtlarda, kurslarda istismar ve şiddet vakaları dur durak bilmedi. Bu istismar ve şiddet vakalarının bazıları şöyle:

2015:

Gençlik, İlim ve Hikmet Derneği’nin genel başkanlığını yürüten Rafet Ermiş, Sinop’ta dört çocuğu istismara maruz bıraktı.

2016:

• Karaman’da Ensar Vakfı'na bağlı evlerde kalan çocukların istismara maruz bırakıldığı ortaya çıktı. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı'nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz" ifadelerini kullanarak istismarı savundu.

• Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar tarikatına bağlı bir kız öğrenci yurdunda yangın çıktı ve 11’i çocuk olmak üzere 12 kişi hayatını kaybetti. Yangın merdivenlerinin kilitli olduğu ve yurt binasında ciddi güvenlik ihmallerinin bulunduğu ortaya çıktı.

2017:

Adıyaman’da Süleymancılar tarikatına ait Besni Eğitim ve Yardımlaşma Derneği Özel Safyün Halil ve Selvi Gölbaşı Erkek Öğrenci Yurdu’nda müdür iki çocuğu istismara maruz bıraktı.

2018:

• Faruki Tarikatı’nın Konya kolunun şeyhi Süleyman Işık, aralarında çocukların da bulunduğu beş kişiyi cinsel istismara maruz bıraktı.

• Erzurum’da Suffa Eğitim Vakfı’na ait bir erkek öğrenci yurdunda idareci olan Mehmet Sıddık Çiçek, iki çocuğu cinsel istismara maruz bıraktı.

• Antalya'da bir tarikat yurdunda yurt görevlisinin çocukları istismara maruz bıraktığı belirlendi.

• Konya'da tarikat yurdunda kalan çocuk istismara maruz bırakıldı, ardından intihara teşebbüs etti.

2019:

İzmir Dikili’de Süleymancılar tarikatına ait Miyase Çocuk Yurdu’nda, Kuran hocası Ömer Faruk E. yedi çocuğu cinsel istismara maruz bıraktı.

2020:

• İstanbul’un Ümraniye ilçesinde Fıkıh Araştırmaları Derneği’ne bağlı kayıt dışı Kuran kursunda yatılı kalan çocuklar görevliler tarafından istismara maruz bırakıldı.

• Uşşaki Tarikatı’nın lideri Fatih Nurullah, 12 yaşındaki bir kız çocuğunu istismara maruz bıraktı.

2021:

Bolu'daki bir tarikat yurdunda çocukların istismara maruz bırakıldığı ortaya çıktı.

2022:

• Elazığ'da Enes Kara (20), kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan ve yaşadığı gelecek kaygısından dolayı intihar etti.

• İstanbul'da bir cemaat yurdundaki çocukların istismara maruz bırakıldığı belirlendi.