Bütün mesele de bizi yalnızlaştırarak korkutmaya çalışanlardan korkmadığımız zaman başlıyor.

Kadının adı hâlâ yok

Dr. H. Tuğça Şener

“Kadının Adı Yok” dediğinde Duygu Asena, sene 1987 idi. Ertesi yıl müstehcen bulunarak kitap yasaklanmış, 2 yıl süren davanın sonunda yeniden basımına izin verilmiş. Üstünden 35 yıl geçmesine rağmen değişen hiç mi bir şey olmaz? İnsan hayret ediyor.

"Bu ülkede güçlü ve duruşlu olan kadınların sistematik ve bilinçli olarak yanızlaştırılıdığını ve korkutulmaya çalışıldığını düşünüyorum" diyor sanatçı Deniz Çakır ve ekliyor "ama ben artık yalnızlaştırılmaktan korkmuyorum". Zaten bütün mesele de bizi yalnızlaştırarak korkutmaya çalışanlardan korkmadığımız zaman başlıyor.


Türkiye’de geçirdiğim Haziran boyunca birçok etkinliğe katıldım, kimisi kurumsal kimisi öğrenci topluluklarının davetleriyle. Birbirinden zeki, birbirinden akıllı, enerjik ve yaratıcı onlarca gençle tanıştım; 5 yaş gençleştim, içim enerji doldu! Yeni projeler tasarladık kimileriyle, kimileriyle pandemi yüzünden yarım kalan projeleri yeniden yapılandırdık. Hem benim hem de gelecekteki meslektaşlarım için harika geçen günlerden sonra Polonya’ya döndüğümde bir kaç öğrenciden gelen mesajla farkettim durumu; katıldığım etkinliklerin bazıları medyada yer alsa, en ince detayıyla haberleştirilmiş olsa da bana dair hiçbir ibare yoktu. Mesele ‘neden benden bahsedilmemiş’ meselesi değil, etkinliklerdeki kadınlar zaten az ama olanlar da haberlere yansıtılmamış. Misal, bir etkinlikteki 4 kişilik jürinin 3 erkek üyesinden güzelce bahseden Milliyet muhabiri yapığı haberde tek kadının adını dahi geçirmeye gerek duymamış.

Geçtiğimiz aylarda Diyarbakır’da düzenlenen ve bu yıl toplam 4 farklı yerde düzenlenecek olan Gökyüzü Gözlem Şenliği’nden bahsetmiştik. T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın himayesinde, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Van Valiliği ve Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destek ve katkılarıyla 03 – 05 Temmuz 2022 tarihleri arasında 2022 Van’da düzenlenecek olan Gökyüzü Gözlem Etkinliğinin katılımcı listesi açıklandı. Siz bu satırları okurken onlar bu gece yapacakları eşsiz gözlemler için heyecanlanıyor olacaklar. Her ne kadar önceki yılların aksine bu yılki katılımcı kurası internet üzerinde canlı yayınla verilmemiş olduğu için sosyal medyada biraz tepki çekmiş ve katılımcıların büyük ölçüde hükümet yanlılarından oluştuğuna dair iddialar dolanmaya başlamış olsa da, konumuz bu değil. Etkinlik programını gördünüz mü? Uygarlıklar arası astronomiden bahseden astroarkeolojiden tutun da Dünya’mıza teğet geçen asteroidlere kadar birbirinden ilginç birçok konu var. Konu başlıklarından daha ilginç olan ise 3 gün süren etkinlikteki 11 konuşmacı/hoca arasında tek bir bilim kadını olmayışı. İlginç değil mi? Tahminim o ki ülkenin dört bir yanındaki astronom ve astrofizikçi bilim kadınına teklif üstüne teklif gönderdiler ama hiçbiri kabul etmedi! Vay canına! Ne büyük talihsizlik.

1987’den bugüne 35 yıl geçti. Dünya Kadınlar Günü’nde annelere ev aleti almamayı empoze eden büyük firmalara ‘Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü’ eklenince dünya artık “daha” eşit bir hale geldi. Peki, öyleyse, katıldığımız etkinliklerde, elde edilen başarılarda, çekilen çilelerde, edilen teşekkürlerde, kadının adı neden yok? Buna neden olan, çanak tutan, bilerek veya istemsizce bunun parçası olan kimsenin yarının bilim kadınları üzerinde bir hakkı yok. Yarın bir gün tüm dünyanın ayakta alkışladığı bilim kadınlarının adları arasında Türkiye’den bir isim gördüğünüzde sakın ola ki gururlanmaya, o mutluluğa ortak olmaya kalkışmayın. Bugün kadının adı hâlâ ve inatla hiçbir yerde yoksa unutmayın ki sizin de bu kadınların geleceğinde adınız olmayacak.