Alex’in yerine kendinizi koysanız da dizide öyle anlar geliyor ki... Onun vücut ve zihin yorgunluğunun ekranı aşarak üzerinize doğru geldiğini hissediyorsunuz. Acaba ne yapacak, bu sorunu nasıl aşacak, hadi Alex şöyle yap, derken buluyorsunuz kendinizi.

Kadının içindeki  görünmez morluklar

Önceki bazı yapımlarda olduğu gibi Maid isimli dizi de hak ettiği ilgiyi biraz geç bulacak buralarda gibi geliyor. Aslında bir anlamda bunu yıkmak için yazmak istedim çünkü ekim ayı başında yayına başlayan bu dizi hakkında aslında birkaç haftadır yazmayı istiyordum ama dizinin üzerimde yarattığı duygusal etki o kadar yoğundu ki erteleyip durmuştum.

BU ALEX’İN HİKÂYESİ

Kitlelerin Squid Game izleme ve yorumlama trendi arasında, Maid’in sesi biraz cılız kaldı hepsi bu. Ama formül olmayan, ürün gibi konumlanmayan, zeitgeist dalgasıyla popülerleşmeyen değerli ve doğru işlerin hak ettikleri ilgiyi er ya da geç görmeleri önemli. Nitekim bugün baktığımızda yayına başladığı 1 Ekim tarihinden itibaren en çok izlenen Netflix orijinalleri kapsamında, Maid şu an ilk beşte yer aldı bile; ana karakterimiz bekar, yoksul anne Alex gibi sessiz sedasız yaptı bunu. Stephanie Land’in kendi hayatına dayanan, yapımın ana karakteri Alex’in, bölümler boyunca istismar, yoksulluk, evsizlik ve bürokrasiye karşı verdiği savaş ile temizlik yaparak kazandığı her kuruşu sayarak küçük kızı için verdiği hayatta kalma mücadelesi, izlenip unutulacak türden değil. Alex’in bu mücadele hikâyesinin olay örgülerine bipolar anne, kendi aile geçmişindeki travmaları ile baş edemeyen alkolik eş de dahil olunca, kiminle empati kuracağınızı kime üzüleceğinizi şaşırıyorsunuz. Ama nihayetinde bu kesinlikle Alex’in hikâyesi.

kadinin-icindeki-gorunmez-morluklar-935409-1.

DUYGUSAL İSTİSMAR

Alex kelimenin tam anlamıyla psikolojik şiddet, duygusal istismar yaşayan bir kadın, bir anne. Aile içi şiddetin, kanıtlanması en zor olanı, kesinlikle duygusal şiddet. Bu şiddet türünün bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri bulunuyor; mağduru sindirmek, ona yaptırım uygulamak, cezalandırmak, kadına veya çocuklara zarar vermekle tehdit etmek, hakaret etmek, aşağılamak, bağırmak, korkutmak, yok saymak, kadını maruz kaldığı şiddetin sorumlusu olarak görmek, onu hayattan soyutlamak amacıyla failin mağdur üzerinde uyguladığı bir saldırganlık ve istismar biçimi. Bu tür şiddetin etkileri gözle görülür olmadığından ve hafife alındığından dolayı mağdurun hayatında çok ciddi boyutta hasarlara sebep veriyor. Mağdurun vücudunda morlukları görmeyen sisteme, kadının içindeki morlukları göstermesi ise oldukça güç. Peki, Alex için sosyal yardım sistemleri çalışıyor mu derseniz, buna da tam anlamıyla evet demesi güç. Zaten biliyormuşuz gibi gelen bu anlattıklarım nasıl oluyor da hâlâ etkileyici bir şekilde önümüze çıkabiliyor hiç ummadığımız bir dizide? Daha doğrusu Maid’i özel kılan şey nedir? Çok şey var ama en önemli birkaç sebepten biri sahiciliği. Maid her yönüyle sahici bir dizi. Sahici olmasının ana kaynağı, kitabın yazarı Stephanie Land’in yaşadıkları ile dizideki Alex’in yaşadıkları arasındaki benzerliklerin bu sahiciliğin çekirdeğini oluşturması. Ve Alex’e hayat veren Margaret Qualley’nin bu seneki ödülleri hak eden, unutulmaz bir karakter yaratmış olması.

YORGUNLUK VE HAYSİYET

Son derece akıcı ve gerçekçi yazılmış dizide Alex’in performansı, senaryonun kalemi o denli iyi ki ana kahramanın yerine kendinizi koyarak izliyorsunuz bölümleri. Onunla mücadele ediyor, onunla aç kalıyor, sanki kucağınızdaki ateşi çıkmış çocuk sizinmiş gibi endişe hissediyor, onunla ağlıyor, onunla kuruş hesabı yapıyorsunuz. Bitmiyor o incecik bedeniyle saatlerce zenginlerin evlerini temizlerken, ev sahibelerinin kabalıklarını çocuğunuz için siz sineye çekiyorsunuz ama bunu haysiyetinizi de koruyarak başarıyorsunuz. Bir yandan da açıkçası Alex’in yerine kendinizi koysanız da dizide öyle anlar geliyor ki onun bu zor işlerin, durumların altından gelmesine inanamıyorsunuz. Ve onun vücut ve zihin yorgunluğunun ekranı aşarak üzerinize doğru geldiğini hissediyorsunuz. Acaba şimdi ne yapacak, bu sorunu nasıl aşacak, hadi Alex şöyle yap, derken buluyorsunuz kendinizi.

SON SÖZ

Margaret Qualley’in inanılmaz oyunculuğu dışında, gerçek hayatta da annesi olan Andie MacDowell canlandırdığı enteresan karakterde ve dizinin aslında üzerlerine ayrı ayrı konuşulmayı gerektiren boyutlu yaratılmış üç mühim erkek figürünü canlandıran Nick Robinson, Raymond Ablack, Billy Burke son derece başarılılardı. Bu dizi ve Alex beni o kadar zorlu bir yolculuğa çıkardı ki son bölümlerde gözyaşları yüzümden aşağı aktı durdu. Bu denli güçlü empati kurduran diziyi izlememezlik etmeyin ve Alex’in zorlu hayatının içine girin.