Kadınlar artık kendi balıklarını satıyor

BirGün/Kadın

Bu hafta feministin çantasını Kenya’dan açıyoruz.

Victoria Gölü civarındaki kasabaların geçim kaynağı balıkçılık. Ancak balıkçılık burada cinsiyetle ayrılmış durumda. Erkekler tekneleriyle balık avlayıp kadınlara satıyor. Kadınlar ise pazardaki satıştan sorumlu. 70’lerde göldeki balık popülasyonunun azalmasıyla erkekler herkese yetecek kadar balık tutamamaya başladı. Böyle olunca başka bir ‘bedel’ istemeye başladılar: “Bana seks verirsen sana balık veririm.” Yerel dil Luo’da buna ‘jaboja’ denildi. Çoğu kadın için balık satmak, ailelerinin yaşayabilmesi için tek kaynaktı. Dolayısıyla ‘jaboja’dan başka çareleri olmadığını düşündüler. Jaboja ağına katılan kadın ve erkeklerin HIV pozitif olma ihtimalleri yüksek. Balıkçılar genelde kasaba kasaba geziyor ve farklı bölgelerde seks partnerleri olabiliyor.

Erkekler genelde HIV durumlarını bilmiyor, kadınlar ise erkeklerin kondom kullanmayı sevmediklerini söylüyor. Bu durumun neticesinde, Kenya’daki balıkçılık yapan topluluklarda HIV yaygınlığı yüzde 40'a dayanıyor. Bu kasabalardaki ekonomik imkân yetersizliğinden kadınlar ‘jaboja’yı durdurmakta güçsüz kalmışlardı. Ta ki VIRED isimli yerel bir vakıf için çalışan Dominik Mucklow gelene kadar. Mucklow, ‘jaboja’nın yaygın olduğu Nduru Beach’e düzenli olarak geldi ve buradaki kadınlarla tanıştı. 2010’daki bir konuşmalarında konu ‘jaboja’ya geldi. Kadınlar bunun nasıl işlediğini, ne kadar nefret ettiklerini ve bitmesini ne çok istediklerini dile getirdi.

Mucklow herhangi bir çözümleri olup olmadığını sorduğunda kadınların aklına bir fikir geldi: “Kendi tekneleri olsa, balıkçılar onlar için çalışsa ne olurdu?” Kadınlar bu fikir üstüne heyecanlandı ama nasıl ilerleyeceklerini bilmiyorlardı. Mucklow, birçok program ve vakıftan hibe aldı. Böylece ‘No Sex for Fish’ (Balık için Seks Yok) kuruldu. Gölün etrafındaki 9 kasabada toplam 30 No Sex for Fish teknesi alındı. No Sex for Fish’in başında olan HIV pozitif insanlara danışmanlık yapan sağlık çalışanı Justine Adhiambo Obura, “Kültürümüz kadınların tekne sahibi olmasına izin vermiyor. Ayaklarımızı sokmamız bile yasak” dedi. Teknesi olan kadınlar için bu hareket hayat kurtarıcıydı. Teknesi olmayan bazı kadınlar bile ‘jaboja’dan kurtulmuştu, balıklarını tekne sahibi olan diğer kadınlardan alabilirlerdi.


Kaynak: npr.org’dan yararlanılmıştır.