Kadınlar bu karanlığı dağıtabilir

Gamze YÜCESAN ÖZDEMİR - yucesangamze@gmail.com

DİSK-AR’ın asgari ücret araştırması, ülkenin ve emekçilerin durumunu çok net ortaya koyuyor. Ama özellikle de kadın emekçilerin durumunu. DİSK-AR raporuna göre kadınların yarısı asgari ücret ve daha düşük ücretlerle çalışıyor. Asgari ücret ile kadınların ortalama ücretleri arasındaki fark giderek azalıyor. Açıktır ki, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, siyasal krizi ve bununla birlikte salgın koşullarını en acımasız, en sert ve en şiddetli deneyimleyenler kadınlardır.

DİSK-AR araştırmasının da gösterdiği gibi, kadınlar çalışma yaşamında, toplumsal yaşamda ve ev içinde yoksulluğun en çok vurduğu kesimdir. Güvencesiz çalışma koşullarında işçileşen kadınlar, ücretli iş ilişkisi içine girse de yoksulluktan kurtulamıyorlar. Yoksulluk, hane reisinin kadın olduğu evlerde en kötü şartlarda ortaya çıkıyor. Diğerlerinden daha çok çalışıp daha az kazanmakla kadın olmak eşanlamlı hale geliyor.

Türkiye’de 15 yaş üstünde işgücüne katılabilecek yaklaşık 30 milyon kadın bulunuyor. 30 milyon kadından yalnızca 10 milyonu çalışma yaşamına katılıyor. Bu 10 milyondan ise yaklaşık 6 milyonu istihdam altındadır. Ve 1 milyondan fazla kadın asgari ücretin altında çalışmaktadır. Bir yandan kadınların çalışma yaşamına katılımı düşerken, diğer yandan katılanlar büyük bir işsizlik tehlikesiyle karşı karşıyadır. İstihdam altında olanlar ise ucuz, geçici ve güvencesiz işlerde çalışıyorlar.

Ekonomik krizle ve salgınla birlikte ev içi sorumluluklar kadınlar için çok daha yıpratıcı hale geliyor. Evin sağlık ve hijyen koşullarının sağlanması, ev halkından istihdama katılanların yeniden üretimi, okula gitmeyen çocukların eğitimi, yaşlıların bakımı ve bazı durumlarda evde çalışma gibi çok sayıda pratik kadınların yaşamlarını cendereye almaktadır. Özellikle yoksul evlerde gündelik hayatın devamının sorumluluğu kadınların omuzlarındadır. Dolayısıyla insanlar işe gitmek için uyanırken, kadınlar işe uyanıyorlar.

Kadına, kadının bireysel ve toplumsal varoluşuna yönelik saldırılar hem kadınlara dönük politikaların hem de toplumsal ve siyasal yaşamın her alanında gerçekleşen müdahalelerin sonucudur. Topluma karşı girişilen müdahale ve uygulamalar doğrudan kadınlar üzerinden tesis edilmektedir. Kadınlara dönük politikalar ve saldırılar da doğrudan tüm toplumu şekillendirmektedir.

Asgari ücret ve asgari ücretin altında yaşanılan yoksulluğu ve sefaleti dağıtacak olan yine kadın emekçilerdir. Kadınlar yoksulluğun yarattığı karanlığı dağıtabilir. Bunun için gerekli politik ve pratik birikim hem kadın örgütlerinin hem emek ve meslek örgütlerinin hem de siyasal partilerin, kadın emekçileri mücadele başlığı olarak tanınmasıyla sağlanabilir.