SOL Feminist Hareket’in kampanyaya dönüşen “Bu karanlığa teslim olmayacağız” çağrısı büyüyor. Kadınlar, tarihin en gerici ittifakına baş eğmeyeceklerini haykırarak, “28 Mayıs köprüden önce son çıkış” diyor.

Kadınlar gericiliğe geçit vermeyecek
Fotoğraf: Depo Photos

HABER MERKEZİ

AKP’sinden Hüda Par’ına, Yeniden Refah Partisi’nden BBP’sine tarihin en gerici ittifakı kadınları tehdit ediyor. İstanbul Sözleşmesi’ni iptal eden, 6284 sayılı kanunu hedef alan iktidar ve ortaklarının gerici söylemleri, ikinci tur seçimlerine 1 hafta kala kadınları ayağa kaldırdı.

SOL Feminist Hareket’in “Buradayız, bu karanlığa teslim olmayacağız” çağrısı kampanyaya dönüştü. Gazeteci, oyuncu, avukat, işçi, akademisyen, sanatçı her meslekten yüzlerce kadın, “Önümüzdeki seçimler karanlıkla aydınlık arasındadır! Ya koyu karanlığı birlikte yırtacak ve şafağın aydınlığına kavuşacağız ya da nefessiz kalacağız” dedi. Gerici karanlığa baş eğmeyeceklerini bildiren kadınların mesajları şöyle:

TESLİM OLMAYIZ

Ece Temelkuran: “Bu karanlığa teslim olmayacağız! Kadınlardan kadınlara!”

Dilek Bulut: “Karanlığa teslim olmayacağız, buradayız. Kadınlardan kadınlara çağrımızdır. 28 Mayıs’ta kadın düşmanlarına oy vermiyoruz. Geleceğimiz için sandıklara gidiyoruz.”

İlknur Başer: Kadından kadına mesajlarımızı çoğaltalım. Miras hakkı, karma eğitim, eşitlik, özgürlük, laiklik için sandığa gidelim tek adam rejimini, gerici karanlığı gönderelim.”

Iraz Yöntem: “Buradayız! Bu karanlığa teslim olmayacağız! Tüm kadınları gerici tek adam rejimine son vermek için oy vermeye, oylarımıza sahip çıkmaya ve mücadeleye çağırıyoruz!”

Tuluhan Tekelioğlu: “Karanlığa teslim olmayacağız. Sen de imza ver… Tüm kadınlara çağrımızdır.”

Hülya Gülbahar: “2. Turda AKP kazandığı taktirde kadınların hayatları da değişecek. Her türlü şiddet biçiminin serbest olmasını savunan bir mantalite ile karşı karşıyayız... İlk yapacakları iş kadının nafakasını kesip kadının boşanmasını zorlaştırmak.”

Müjde Ar: “Tüm kadınlara çağrımdır, çocuklarımızın geleceği için bir oy bile fire vermeden sandıklara gidelim geleceğimize sahip çıkalım oy verelim.”

DEĞİŞİMİ BAŞLATALIM

Gaye Usluer:Kadın düşmanı, kadını toplumdan uzaklaştıran, eğitime, laikliğe, çağdaşlığa düşman bir anlayış var karşımızda. Hem Yeniden Refah hem de Hüda-Par kadınları eve kapatan, çalışmalarına karşı çıkan, eğitim almaması gereken varlıklar olarak tanımlıyor. Varlık diyorum çünkü onlar kadına birey olarak bakmıyor. AKP ise bu iki partiden farklı bir yerde değil. İstanbul Sözleşmesini bir gecede terk eden anlayış, mecliste de Hüda-Par ve Yeniden Refah’ın atacağı her gerici adımı destekleyecektir. İşte tam bu sebeplerden bu seçim kişileri oylama olmayacak. Demokrasiyi, çocuk istismarına karşı çıkmayı, çocuk evliliklerini önlemeyi, kurumların yeniden inşasını, hukukun üstünlüğünü ve demokratik bir yaşamı oylayacağız. Amasız fakatsız tüm yurttaşlar sandığa gitmeli ve Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında oylarını Kemal Kılıçdaroğlu’na vererek değişimi başlatmalılar.”

Ekmek ve Gül: “Karanlığa teslim olmayacağız. Tüm kadınları bu karanlık rejimi göndermek için oy vermeye ve oylarımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.”

Jülide Kural: “Böylesi kritik bir politik süreçte biz kadınlar; özgürlük mücadelesindeki kararlılığımızla , tarihsel sorumluluğumuzun bilinciyle değiştireceğiz!”

Fotoğraf: csgorselarsiv/@Hakan Bintepe

İRAN OLMAYACAĞIZ

Canan Güllü: Kadın mücadelesinin geçmişi çok uzun yıllara dayanır. Pes etmez, asla vazgeçmez. Öngörüsü vardır, ‘dayanışma yaşatır’ der, korkmaz, gözü karadır. Yasaların olmasını, hukukun işlemesini ister hak kayıplarına razı gelmez. İşte tam bu günlerde bu aktivistler olarak ses yükseltiyoruz. AKP kadın düşmanı iki partiyi TBMM’ye parlamenter olarak taşıdı. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra ‘6284 kalksın’ diyenleri kendine yoldaş yaptı. Kadınları miras hakkından mahrum etmek isteyenlere kucak aştı. ‘Kadın tarikata cemaate ihtiyaç duymaz, kendi inancı vardır’ diyen Konca Kuriş’i domuz bağı ile katledenlerin cezalarını affetti. Bu son örnekler bize 28 Mayıs sonrası için referanstır. O halde 28 Mayıs’ta sandığa gidiyor ve kendi geleceğimize sahip çıkıyoruz. Buradayız, Afganistan ve İran olmayacağız

BU SON ÇIKIŞ

Ayşe Kulin: Osmanlı sınırları içinde yaşayan tüm Müslüman kadınlar ilk sosyal haklarına 1841 yılında İmamın değil, Kadı’nın yani kanun adamının kıldığı resmileşmiş nikahla kavuştular. Böylece boşanırken talep edebilecekleri hakları doğdu. 1856 yılında ise ilk kez yine Osmanlı devleti sınırları içinde Müslüman kadınlar mirastan az da olsa bir miktar pay alma hakkı elde etti. İlkokul mecburiyeti kızları da kapsayarak 1862 yılında geldi. Kızlar için orta okul da aynı yıl kuruldu, 1870 yılında ilk kadın öğretmen yetiştiren okul açıldı. Neymiş? Bazılarının şeriat hüküm sürdüğü için pek öykündüğü Osmanlı İmparatorluğu’nda kızlar eğitiliyor, öğretmen yetiştirme ve hemşire okulları açılıyor, evlenip boşanırken hakları korunuyormuş! 1914 yılı Osmanlı’da kızların üniversiteye girmeye başladığı yıldır ayrıca! Şimdi okula gittikleri için ya da tepeden tırnağa örtünmemişlerin kafasını kesenlerin yer alacağı partiye oy verirken kadınlar, çok iyi düşünün! Bu köprüden önce son çıkıştır!

YILGINLIK YOK

Ayşen Şahin Aksakal: İstanbul Sözleşmesi için semt semt, meydan meydan aylarca ilanlar dağıtıldı, bağırıldı, kapılar tek tek çalındı. Kolay değildi elbet ama İstanbul Sözleşmesi nedir duymayan da kalmadı. Hakkında yaratılan dezenformasyonu sokakta yendi İstanbul Sözleşmesi. Şimdi meclis tarihimizin en gerici ittifakıyla bir dönem başlıyor. Ülkede her şey normalmiş gibi siyasi kariyerini, konumunu, şahsi ikbalini gözetenlere akıl ermiyor. Küskünlere, hemen kalbi kırılanlara, hevesi kaçanlara da. Şiddete uğradığı evlerden ölümüne kaçan ve hayata tutundurulmayan kadınların isimleri hala pankartlarda duruyor. Çocuk tecavüzünde ‘Küçüğün rızası’ diyebilen adam hala Adalet Bakanı. Kadını sosyal hayattan ve istihdamdan çekip kutsal kıldığı aile kavramına her şey pahasına hapsetmeye çalışan iktidar, şimdi de nafakaya göz dikti, kadını sahiplendirmek isteyenlerle, domuz bağı ile cinayet işleyip üzerini betonla örtenlerle işbirliği yapıyor. Biz bir seçim pusulasına değil, sonucunu değiştirebileceğimize inandığımız ölüm fermanımıza bakıyoruz o oy kabinlerinde. Bu seçim özellikle kadınlar ve lgbti+lar için bir yaşam savaşına dönüştü. Yılgınlığa kapılan, kadın mücadelesini kutup yıldızı alsın.

Aylin Aslım: Atatürk’ün kurduğu mecliste kadın düşmanlarının ve Orta Çağ mağara adamlarının yeri yok. Özellikle kadın seçmenleri haklarına sahip çıkmaya çağırıyorum.

***

MUTLAKA OY KULLANIN

“Bir ilk tur seçiminde söylediklerimizi bir kez daha yineliyoruz. Bu seçimlerin ülkemizin geleceği için çok büyük önemi var. AKP seçmeni zaten bizim söylediklerimizle hareket etmiyor ama kararsızların oyu çok değerli. Kendi geleceğimizi, kendi kaderimizi, kendi ellerimizle tayin edebiliriz. Yeniden, yepyeni, özgür, barışçıl, daha adil, daha eşitlikçi bir ülke inşa edebiliriz. Bu son şansımız olabilir. Ya kendi ellerimizle karanlığa gömüleceğiz ya da baharları yaşayacağız gönlümüzce. Özellikle kadınların özgürleşmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini hayata geçirebilmek için oy kullanın. Artık kadınların ölmediği bir dünya yaratabilmek için oy kullananın. Bu ütopya değil. Büyük bir olasılık. Kararsız oyları Kemal Kılıçdaroğlu’na talep ediyoruz.  Haydi gençler size güveniyoruz.  Birlikte kahkaha atarak, dans ederek hayatı değiştirmek için sandık başında olalım.”

***

YAŞAMIN KENDİSİYİZ

“Kadın sadece ne annedir ne eştir. Kadının yeri sadece evi de değildir. Kadın her yerdedir ve olmak istediği her şeydir. Kimsenin kölesi değildir, insandır. Yaşamın ta kendisidir. Kadınlarımız için çocuklarımız için gençlerimiz ve geleceğimiz için sandığa gitmek zorundayız. Kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, etiketlemediği, eşit, adil, barış içinde özgürce yaşayabileceğimiz bir Türkiye mümkün ve hala şansımız var. Aydınlık bir Türkiye için kötümserliği, karamsarlığı bırakıp sandığa gitmekten başka çaremiz yok. Bir oyun bile önemli olduğuna ve değişim yaratabileceğine inanıyorum. Umut için, değişim için bir oy.