Mor Çatı Vakfı tarafından düzenlenen çalıştayın sonuç metninde “Devlet kadına yönelik şiddetle mücadelede üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmedi” ifadeleri kullanıldı.

Kadınlar şiddete karşı korumasız

HABER MERKEZİ

Mor Çatı Vakfı 17 Nisan Cumartesi günü düzenlediği “Hak Kayıpları Sürerken Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı”nın sonuçlarını paylaştı.

Kadın örgütleri, feminist platformlar ve belediyelerden 130 kadının bir araya geldiği çalıştayda, öncelikle AKP’nin iktidarı boyunca kadınları ilgilendiren konulardaki politikalarına ve özellikle şiddetle mücadele mekanizmalarındaki dönüşüme odaklanıldı.

Çalıştay’ın sonuç bildirgesinde şu ifadeler kullanıldı:


İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı günden bu yana kadına yönelik şiddetle mücadelede devlet üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmedi.

İktidarın güç kazandıkça aile odaklı politikaları uygulamayı önceliklendirdiğini, bunu yaparken planlı olarak politik söylemi buna göre ürettiğini ve adım adım ilerlediğini görüyoruz.

Geçmişte verdiğimiz mücadeleyle kanunda olmadığı halde iyi uygulamalarla elde ettiğimiz haklar vardı ve bu kazanımlar özellikle 6284 sayılı Kanun’u oluştururken temel oldu. Günümüzde ise iyi uygulamalar giderek azalırken az sayıdaki olumlu örneğin kişilerin inisiyatifiyle hayata geçtiğini ve kalıcı hale gelemediğini görüyoruz.

Sosyal yardım politikalarındaki dönüşüm kadınları aile içine itti, sosyal hakların kırpılmasıyla kadınların özgürleşmeleri, kendi bağımsız hayatlarını kurmaları ciddi ölçüde engellendi.

Sosyal hizmetler gün geçtikçe niteliğini kaybetti ve şiddetle mücadelede kadınları güçlendirici ve hak temelli sosyal hizmetin yerini sosyal yardım odaklı hizmetler aldı.

6284 sayılı Kanun’un uygulanmasında karşılaşılan zorlukların temelinde koordinasyonsuzluk olduğunu görüyoruz.

Sığınaklara 12 yaş üstü oğlan çocuklarının alınmaması kadınları alternatifsiz bırakırken bir çocuk hakkı ihlali olarak karşımızda duruyor.

Şüpheli ölümde sistematik şiddet

Yaklaşık 4 yıl önce şüpheli bir şekilde yaşamanı yitiren ve “intihar” denilerek kapatılan Medine Ok Kara’nın yeniden başlatılan soruşturmasında, şüpheli Ahmet Kara’nın cep telefonunun incelenmesi sonucu hazırlanan kriminal raporla, sistematik şiddet belgelendi.

Raporda, Kara’nın maruz bırakıldığı şiddete dair bir görsel ile ilgili, “Bulunan bazı doneler eklenmekte olup, dosya ile ilgili olup olmadığının takdiri makama bırakılmaktadır. Fiziksel şiddete ilişkin donenin takdiri makama aittir” ifadeleri yer aldı. Raporda, ayrıca Medine Ok Kara’nın maruz kaldığı şiddeti belgeleyen 1 Haziran 2017 tarihli mesaj da yer aldı. Mesajda Kara, işkenceye sabrettiğini anlattı.

***

‘İstismarı geç bildirdin’ deyip davayı düşürdüler

Kilis’te Mehmet Arzık tarafından 15 yaşındayken istismara maruz bırakıldıktan sonra hamile kalıp doğum yapan E.Ö. ile ilgili görülen davada hakim skandal bir karar verdi. İstismar yerine ‘Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu’ndan görülen davada hâkim E.Ö.’nün şikayeti 6 ay içerisinde yapmadığı gerekçesiyle davayı düşürdü.

Kararda şu ifadeler kullanıldı:

“B) Her ne kadar sanık Mehmet ARZIK hakkında Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de: cinsel ilişkinin en son yaşandığı tarihin şikayet tarihinden 9 ay öncesine ait olduğu, sanığın üzerine atılı suçun soruşturma ve kovuşturmasının şikayete tabi olduğu, katılanın yasal 6 aylık süre içerisinde şikayet hakkını kullanmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında açılan reşit olmayanla cinsel ilişki suçuna dair kamu davasının düşmesine karar verildi.”

Sistematik bir şekilde istismara uğrayan E.Ö. hamile kaldıktan sonra olay ortaya çıkmıştı. İstismar eden Mehmet Arzık, şikayet üzerine tutuklanıp 12 gün sonra serbest bırakılmıştı. Mütalaa veren savcı E.Ö’nün Kasım 2019 tarihinden sonra hamile kaldığını ve ağustos 2020 tarihinde şikayette bulunduğunu belirtmişti. Savcı bu süre zarfında şikayetin zamanında yapılmadığını iddia ederek, dava dosyasının düşürülmesini istemişti.
Mütalaa sonrası söz alan E.Ö. “Sanık beni tehdit ederek tecavüz etmiştir. Kendisinden korktuğum için şikayetçi olmadım. Mütalaayı kabul etmiyorum. Sanığın cezalandırılmasını istiyorum” demişti