Google Play Store
App Store
Kadınlar ve tarihte silik kalmış bir devrim

Tolga Mırmırık - @mirmirik

Teknolojinin günlük yaşamlarımızın her alanını sardığı modern çağda, bilgisayar programcıları ve yazılım geliştiriciler genellikle yenilikçi erkek figürler olarak akla gelir. Ancak bilgisayar biliminin doğuş yıllarına bakıldığında, bu algının tarihsel olarak yanlış olduğu görülür. 1940’lı ve 1950’li yıllarda bilgisayarlarla ilgili pek çok kritik görevde çalışanlar çoğunlukla kadınlardı. Peki, neden? Kadınlar neden bilgisayar operatörü ve programcı olarak çalıştı ve bu durum nasıl değişti? Bu sorulara verilen cevaplar, toplumsal cinsiyet rollerinin teknoloji üzerindeki derin etkilerini gözler önüne seriyor.

BİLGİSAYARLARIN İNSAN OLDUĞU DÖNEM

"Bilgisayar" terimi, ilk olarak insanları tanımlamak için kullanılıyordu. 1940’lı yıllarda bir bilgisayar, bugün anladığımız gibi bir makineden çok bir görev tanımıydı: Matematiksel hesaplamaları elle veya mekanik cihazlarla yapan kişiler. İngilizcedeki “Computer” terimi tam da bunu veriyordu. Hesaplayıcı. Özellikle II. Dünya Savaşı sırasında balistik hesaplamalar, şifre çözümleri ve hava tahminleri gibi karmaşık görevlerde çok fazla hesaplama gücüne ihtiyaç vardı. Erkeklerin büyük kısmı cephede savaştığı için bu görevler, kadınlara verildi.

ABD’de, Pennsylvania Üniversitesi’nde inşa edilen ENIAC (Electronic Numerical Integrator and Computer) dünyanın ilk elektronik genel amaçlı bilgisayarı olarak bilinir. 1943 yılında başlanan proje, topçu atış tablosu hesaplamaları yapmak için tasarlanmıştı. Bu devasa makineyi çalıştıracak ve programlayacak kişiler arandığında, ordu kadın matematikçilere yöneldi. Kathleen McNulty, Jean Jennings Bartik, Frances Elizabeth Holberton, Betty Snyder, Marlyn Wescoff ve Ruth Teitelbaum bu işi üstlenen ilk kadınlar arasındaydı.

KADINLARIN SEÇİLMESİNİN ARKASINDAKİ SEBEPLER

Kadınların bilgisayar operatörü ve programcı olarak tercih edilmesinde birkaç ana faktör rol oynadı:

Matematikteki Başarı ve Dikkat Gerektiren İşler: Kadınlar uzun süredir matematiksel hesaplamalarda çalışmaktaydı. Özellikle hassasiyet, sabır ve dikkat gerektiren bu görevlerin toplumsal cinsiyet rollerine daha uygun olduğu düşünülüyordu. Birçok yöneticinin gözünde programlama, detaylı talimatların dikkatlice uygulanmasını gerektiren bir "hizmet işi" olarak algılanıyordu. Erkek mühendisler makinenin donanımını tasarlarken, kadınların rutin yazılım ve programlama işlerini yapması doğal karşılanıyordu. Düşük Maliyetli İşgücü: II. Dünya Savaşı sırasında kadınlar, erkeklere kıyasla daha düşük ücretlerle çalıştırılıyordu. Bu ekonomik neden, kadınların bilgisayar operasyonlarında istihdam edilmesinde etkili oldu.

Programlama ve bilgisayar operatörlüğü, ilk başta basit mekanik işler olarak değerlendirildi. Kabloları bağlamak, anahtarları çevirmek ve işlemleri sıralamak, daha sonra yüksek düzeyli programlamaya dönüşecek olsa da başlangıçta bir tür sekreterlik veya operatörlük olarak görüldü. Bu algı, programlama işinin düşük statülü ve kadınlara uygun bir iş olarak görülmesine yol açtı.

KADIN PROGRAMCILARIN KATKILARI

Kadınlar sadece bu sistemleri kullanmakla kalmadı; aynı zamanda programlama alanında yenilikler yaparak bilgisayar bilimlerinin temellerini attı. ENIAC programcıları, makinayı programlamak için doğrudan kablolama ve anahtar manipülasyonu yapıyordu. Modern yazılım geliştirme süreçlerinin ilkel ama temel bir versiyonunu oluşturuyorlardı. Jean Bartik ve ekibi, ENIAC için geliştirilen programların daha esnek ve verimli çalışmasını sağlamak için yenilikçi yaklaşımlar geliştirdi. Ancak bu katkıları uzun süre göz ardı edildi. Bartik ve diğer kadın programcılar, makinenin donanımını geliştiren erkek mühendislerin gölgesinde kaldı. Kamuoyu ve akademik çevreler, bilgisayarın başarısını donanım tasarımı üzerinden ölçtüğü için programlama işine yeterince değer verilmedi. 1940’ların ve 1950’lerin kadın ağırlıklı programlama dünyası, 1960’lardan itibaren büyük bir dönüşüm geçirdi. Programlama işleri daha karmaşıklaştıkça ve bu alandaki becerilerin önemi anlaşıldıkça, iş piyasasındaki cinsiyet dengesi değişti. Programlama artık teknik uzmanlık gerektiren, yüksek statülü bir iş olarak görülmeye başlandı ve erkek egemen bir meslek haline geldi. Bu dönüşümün arkasındaki nedenlerden biri, toplumsal cinsiyet kalıplarının programcılık mesleğine yeniden tanımlanmasıydı. Özellikle 1980’lerde kişisel bilgisayarların yaygınlaşmasıyla birlikte, bilgisayarlar erkek çocuklara yönelik bir oyuncak olarak pazarlanıyordu. Bu da bilgisayar bilimleri eğitimine başlayan kadınların sayısında keskin bir düşüşe yol açtı.

GÖRÜNÜRLÜĞÜN GERİ KAZANILMASI

Her ne kadar Siri, Google gibi yapay zekâ araçlarında ilk zamanlarda kadın sesi kullanılması problem olsa da (çünkü bir asistan / yardımcı sadece kadın olabilir görüşü hakimdi) son yıllarda, bilgisayar bilimlerinin tarihindeki bu kadın kahramanlar hak ettikleri değeri kazanmaya başladı. Margaret Hamilton, Apollo 11 görevinde yazılım mühendisliği terimini popülerleştirirken, Ada Lovelace’in 19. yüzyıldaki öncü çalışmaları da daha geniş bir kitle tarafından tanındı. Kadınların bilgisayar bilimine olan katkıları, yalnızca tarihi bir merak konusu değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği açısından da önemli dersler içeriyor. Teknolojinin evrimi, cinsiyet rollerinden bağımsız olarak herkesin yaratıcı katkılarda bulunabileceği bir alan olarak görülmeli. 2025 yılında hala bu problemlerle uğraşmamız bizim ayıbımız olarak kalsın. İyi haftalar.