Kadınlara kontrol baskısı
Türkiye’de 10 kadından 8’i zorlayıcı kontrol davranışlarına maruz bırakılıyor. Bunun örtük bir şiddet türü olduğunu söyleyen Avukat Yurtbilir “TCK’ye göre zorlayıcı kontrol davranışları eziyet suçu sayılıyor. Kadınlar buna karşı hukuki mücadele vermeli” diyor.

Tuğçe ÇELİK
Türkiye’de her gün en az bir kadın çoğunlukla en yakınındaki erkek tarafından katlediliyor. Sadece 2024 yılında 421 kadın öldürüldü. Şiddetin alanı o kadar geniş ki hayatın her alanında kadınlar bu şiddete karşı mücadele etmek zorunda. Bu şiddet türlerinden belki de en az bilineni ancak en yaygın olanı “zorlayıcı kontrol.”
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve cinsiyet temelli ayrımcılığın sert biçimde yaşandığı Türkiye’de yapılan bir araştırma her 10 kadından 8’inin erkek partneri tarafından zorlayıcı kontrol şiddetine maruz bırakıldığını ortaya koydu. 15-24 yaş arasındaki kadınların ise kontrol davranışlarına maruz kalma riski en yüksek grup olduğu ifade edildi.
KADIN GÜÇLENDİRİLMELİ
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Öğretim Üyesi Dr. Anıl Özge Üstünel’in son 20 yılda flört ilişkilerinde zorlayıcı kontrole ilişkin yaptığı araştırma bu türdeki şiddetin ne kadar yaygın olduğunu ortaya koydu.
Zorlayıcı kontrolün kişisel özgürlüklere karşı işlenmiş bir suç olarak sayılması gerektiğinin altının çizildiği çalışmada, şöyle denildi: "Türkiye’de şiddetin önlenmesi için erkekleri toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarına dahil eden, geleneksel erkekliği eleştirel bir biçimde ele alarak şiddetsiz erkekliği inşa etmeyi hedefleyen uygulamalar gerekiyor. Eşitsizliklere yönelik eleştirel bir farkındalık geliştirebilmek kadını güçlendirmenin temel unsurlarından. Zorlayıcı kontrol karşısında genç kadınların verdikleri tepkiler arasında kendi özerkliklerini korumaya dair direniş biçimlerinin olduğu da görülmekte.”
BASKIYA KARŞI DİRENİŞ
Peki nedir bu zorlayıcı kontrol? Bu kapsama neler giriyor? Karşı cinsle iletişimi veya sosyal ilişkileri sınırlama, dijital gözetim ve takip, giyim kuşamına karışmak bunlardan birkaçı.
Çalışmada kadınların, bu kontrol baskısına karşı direniş geliştirdiği belirtilerek şöyle denildi: “Genç kadınların kontrolcü davranışlar karşısında kıyafet tercihleri veya doğum kontrol yöntemleri gibi konularda kendi pozisyonlarını korumaya çalıştıkları gözlemlendi. Bu döngünün kırılması kadının sosyal ve psikolojik olarak güçlenmesiyle mümkün.”
Kadınların bu tür bir şiddeti yaşadıklarında zor fark ettikleri belirtilerek şöyle denildi: "2019’da yapılan bir araştırmaya göre çoğunluğu kadınlardan oluşan üniversite öğrencilerinin yüzde 63’ü sosyal yaşamın partneri tarafından kısıtlamasını, yüzde 72,6’sı ise kontrolcü davranışları şiddet olarak görmediğini beyan etti. Aynı araştırmada katılımcıların yüzde 87,6’sı partneri tarafından özgürlüğünün sınırlandırıldığını söyledi."
∗∗∗
KONTROL EN YAYGIN ŞİDDET TÜRÜ
Türkiye’de 2023 yılında yaşları 15-59 arasında değişen, çoğunluğu en az bir kere evlenmiş 6 bin 458 kadından toplanan veri analiz edildi. Bu analize göre 10 kadından 8’i şiddete maruz bırakıldı. Kadınların maruz bırakıldıkları şiddet türü ve kadınların oranı şu şekilde sıranlandı:
∗∗∗
FİZİKSEL EMARE ARAMAYA GEREK YOK
Eşik Gönüllüsü Avukat Sema Yurtbilir, zorlayıcı kontrolün, gerek flört ilişkisi içinde bulunan gerekse evli veya boşanmış kadınların çokça yaşadığı bir şiddet türü olduğunu söyledi. Yurtbilir şöyle dedi:
“Bu davranışa kadını eve kapatmak, sosyal çevreden soyutlamak, partneri olmadan bir hiç olduğu duygusuna kapılmasına yol açmak gibi birçok örnek sayabiliriz. Kadınların bu şiddet sarmalından kendilerini kurtarabilecekleri hukuki yollar var. Bu davranışlar Türk Ceza Kanunu’nun 96. Maddesine göre eziyet suçu. Süreklilik arz etmesi ve mağdurun psikolojisinde tahribat yaratması bu suçun en belirgin özellikleri.
Eziyet suçu üzerinden açılan ceza davalarıyla çok karşılaşmıyoruz. Fakat bunu özellikle hukukçuların zorlaması gerek. Çünkü kadınlar çokça bu suçun mağduru durumunda.”
Yurtbilir, şöyle özetledi: “İstanbul Sözleşmesi’ne dayanan 6284 Sayılı Kanun çerçevesinde her türlü şiddetten korunmak için aile mahkemelerinden tedbir kararı çıkarılması talep edilebilir. Kolluk görevlileri de acil durumda bu kararı verebilir. Fakat kolluğa başvuran kadınlardan çok işittiğimiz sorun kolluğun önlem almak için fiziksel emare araması. Yine de kadınlar kolluğa başvurmaktan vazgeçmemeli. Savcılığa başvurup soruşturma başlatılmasını da talep edebilirler. Maddi gücü olmayanlar barolardan yardım alarak hukuki süreci yürütebilir.”
∗∗∗
ZORLAYICI KONTROL NEDİR?
Dünya Sağlık Örgütü’nün yakın partner şiddetinin bir biçimi olarak tanımladığı zorlayıcı kontrol, özellikle flört döneminde ortaya çıkan ve ataerkil terörizm olarak adlandırılan erkek partnerin kadını kontrol etmek için fiziksel zorlama, yalnızlaştırma, tehdit gibi baskıcı yöntemleri sistematik biçimde kullandığı davranışlar bütünü. Zorlayıcı kontrol kadınlar üzerinde sürekli bir korku, tehdit iklimi oluşturarak depresyon, özerkliğin kaybı, kimlik aşınması ya da fiziksel hastalıklara sebep olabiliyor. Zorlayıcı kontrol kapsamına giren davranışlar şöyle sıralanmaktadır:
• Karşı cinsle iletişimi veya sosyal ilişkileri sınırlama
• Dijital gözetim ve takip
• Cinsellikle ilgili kararlarda baskı uygulama
• Giyim tarzına ya da dış görünüşe müdahale etme
• Aileye söyleme tehdidi
• Kadını itibarsızlaştırma
∗∗∗
DÜNYADA NELER OLUYOR?
Zorlayıcı kontrole maruz bırakılan kadınlara ilişkin birçok ülke yasalar çıkarıyor. Farklı ülkelerde yapılan araştırmalardan öne çıkanlar şu şekilde sıralandı:
• Yeni Zelanda’da 18- 25 yaş arasındaki genç kadınlarla yapılan bir araştırmada partnerin kadına teklifsiz şekilde dokunarak çevredekilere kadının “kendine ait” olduğu mesajını vermesi en çok bildirilen zorlayıcı kontrol davranışı oldu.
• Latin Amerika’da gençlerle yapılan bir araştırmada erkek katılımcıların partnerlerinin giyimi gibi konularda karar alıcı olma hakkını kendinde gördüğü belirlendi.
• Latin Amerika’da 15-24 yaş arasındaki genç kadınlarla yapılan bir çalışmada katılımcıların yüzde 38’i erkek arkadaşları tarafından doktora gitmeden önce izin istemesini beklemek gibi kontrolcü davranışlara maruz bırakıldı.
• Meksika’da üniversite öğrencileriyle yapılan bir çalışmada kontrolcü davranışlar fiziksel şiddetten çok daha yaygın çıktı. Kadınların yüzde 76,8’i zorlayıcı kontrole, yüzde 25’i ise fiziksel flört şiddetine uğradığını belirtti.
• Amerika’da üniversite öğrencisi genç kadınlarla yapılan bir çalışmaya göre katılımcıların yüzde 8’i üremeyle ilgili kontrolcü davranışla karşılaştı, bu kadınların yüzde 57’si daha önce yakın partner şiddeti yaşadı. Kadınların yüzde 82’si partnerlerinin doğum kontrolü kullanmamasını istediğini belirtti.
• Amerika’da üniversite öğrencileriyle yapılan bir araştırmada katılımcıların yüzde 86,5’i son 1 yıl içinde en az bir kere dijital zorlayıcı kontrol davranışlarına maruz bırakıldı.