Geçen hafta yayınlanan bir rapora göre, Birleşik Krallık’ta yaşayan etnik azınlıklara mensup kadınların yüzde 40’ı yoksulluk sınırının...

Geçen hafta yayınlanan bir rapora göre, Birleşik Krallık’ta yaşayan etnik azınlıklara mensup kadınların yüzde 40’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyormuş. Bunun krizle ilişkisi daha geleceğe dönük. Önümüzdeki yıllarda bu oranın daha yüksek olmasını bekleyebiliriz. Çünkü krizle gelen işsizlik herkesten çok yoksulları ve azınlıkları vuracaktır.
Rapora esas araştırma kadınların karşılaştığı eşitsizliklerle mücadele eden Fawcett Örgütü  ve Oxfam Vakfı tarafından gerçekleştirilmiş.
Bu raporun başlığa taşıdığı ya da öne çıkardığı azınlık kadınlar arasındaki yüzde 40 olan yoksulluk oranı, beyaz ya da çoğunluk kadınlar arasında yüzde 20 düzeyinde. Bence bu daha düşük görünen rakam da çok yüksek ve kaygı verici. Unutmayalım ki bahsettiğimiz coğrafya Afrika değil dünyanın en gelişmiş ve en zengin ülkelerinden biri.
Ama kaygı verici manzaranın dahası da var. Rapordaki detaylı istatistikler de çarpıcı. Siyah kadınlar arasında yüzde 35’e yaklaşan yoksulluk, Asya kökenlilerde yüzde 65’i buluyor. Yani azınlıklar da yoksulluğu aynı oranda yaşamıyorlar. Raporda hükümetin yoksulluğu önleme politikaları şiddetle eleştiriliyor. En temel eleştiri ise meseleyle ilgilenenlerin tam olarak durumu anlamadıkları, etnik farklardan bi haber oldukları ve daha da önemlisi kadınların özel durumuna karşı tamamen duyarsız oldukları. Yoksullukla mücadele politikaları genel olarak işsizliği önleme üzerine odaklı. Dolayısıyla önemli bir kısmı ya ev işleriyle ya da aile işleriyle uğraştığı için, bu politikaların Asya kökenli kadınlara ulaşma olasılığı neredeyse hiç yok.
Bristol Üniversitesi’nden arkadaşlarla yürüttüğümüz bir araştırmada benzer istatistikler çıkarmıştık. Örneğin bulgularımızdan birine göre İngiltere’de Afrikalı ve Müslüman bir kadın iseniz işsiz kalma olasılığınız beyaz Hıristiyan bir İngiliz’e göre 50 kat daha yüksek. Asya kökenli azınlık kadınlar çoğu zaman iş bulduklarında da beyaz İngiliz erkek meslektaşlarının kazandığının neredeyse yarısını kazanıyorlar.
Etnik azınlıklara mensup kadınlar maalesef en yoksul ve toplumsal olarak en fazla dışlanmış grubu oluşturuyorlar ve bu sorunun aşılması yönünde pek fazla ışık yok. Rapor bu alandaki politikaların ailelere odaklanarak kadınların aile içindeki durumlarını anlamaya çalışması gerektiğine işaret ediyor.
Fawcett örgütü daha önce yayınladığı bir başka raporda da siyasetin etnik azınlık mensubu kadınlara nasıl kapalı olduğunu ortaya koymuştu. Yoksulluk meselesini de belki bununla birlikte ele almak gerekir. Herhalde bu kadınlar kendi durumlarını, parlamentonun çoğunluğunu oluşturan orta yaşlı beyaz İngiliz erkeklerinden daha iyi anlayabilirler.
Nüfusun yüzde dördünü oluşturan azınlık kadınlarının meclisteki sandalye sayısı  sadece 2, yani binde 3.
Ama iktidar koridorlarından bu men edilmişlik hali sadece parlamento ile sınırlı değil. Örneğin ülkede tek bir tane bile etnik azınlık üyesi kadın hâkim veya kadın polis müdürü yok!
Durumun biraz daha iç  karartıcı yanlarına bakalım. Göçmen Pakistanlı kadınların bebeklerinin ölüm oranı Britanya doğumlulara göre iki kat daha fazla. Yine Pakistan ve Bangladeş  kökenli genç kadınlar arasında intihar oranı nüfusunun genelinin iki katı. Bunun ardında görücü usulüne benzer ayarlanmış evlilikler, katı aile baskısı, namus cinayetleri ve namus intiharlarının olduğunu tahmin edebiliriz.
Bu yüksek oranlara ve artık hemen herkesin kaba hatlarıyla bildiği duruma karşın, devletin organları onlara yardım etmede hâlâ çok ağırkanlı. Araştırmaya göre İngiltere’de aile içi şiddete maruz kalan bir kadın ortalama 11 kez yardım kurumlarını aramak zorunda kalıyormuş. Eğer azınlık üyesiyse bu sayı daha da artıyor. Örneğin siyah ise yardım alabilmek için 17 kez aramak zorunda kalıyormuş. Kurumsal bir kalın kafalılık olduğu kesin. Bunun bugünkü krizle fazla bir ilgisi yok. Ancak bu sadece İngiltere’de görülen bir sorun da değil. Başka ülkelerin başka azınlık ve hatta çoğunluklarının da yaşadığı daha uzun soluklu bir kriz.
İyi pazarlar ve bol şanslar.