Salgının çalışan kadınların yükünü artırdığına vurgu yapan Kirkland, “Eşitliği teşvik eden yasalar uygulanmalı” diyor.

Kadınların ev içi yükü arttı, buna ‘dur’ denmeli

Didem MERCAN

KORONAVİRÜS pandemisiyle birlikte geçilen “uzaktan çalışma” modeli kadınların ev içi yükünü artırdı. Bu model, ‘ev ve iş yaşamı’ arasındaki dengenin nasıl kurulacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi. BirGün’e konuşan “Equality Now” Yasal Eşitlik Program Yöneticisi Antonia Kirkland’a göre, hükümetler ile işverenlerin, ev içi işçiliğin erkekler ve kadınlar arasında eşit bir şekilde bölünmesine yardımcı olacak uygulamaları teşvik etmesi gerek.

KADINLAR İŞTEN AYRILIYORLAR

1992’de kadın ve kız çocuklarının haklarını korunmasını savunmak için kurulan demokratik kitle örgütlerinden “Equality Now”un yöneticisi Kirkland, işyerlerinde ve evde var olan eşitsizliklerin pandemiyle birlikte katlanarak artığı görüşünde. Kirkland, “Araştırmalar, pandemi sırasında kadınların erkeklere kıyasla, ücretsiz çocuk bakımı ve ev işleri açısından daha fazla sorumluluk yüklenme olasılığının yüksek olduğunu ortaya koymuştur” dedi ve ekledi: “Pek çok yerde, koronavirüsün yayılmasını sınırlamaya yönelik önlemler, okulların geçici olarak kapanması ve uzaktan eğitime geçildiği anlamına geliyor. Özellikle annelerin çocuk bakımı konusunda aslan payını alma ve çocuklarının evde eğitimini yönetme beklentileri, birçok kadını çalışma saatlerini azaltmaya, işten çıkmaya veya işgücünden tamamen ayrılmaya zorladı.”

AYRIMCILIK ENGELLENMELİ

Antonia Kirkland, evden çalışan kadınların işten ayrılma olasılığının daha da yüksek olacağı anlamına geldiğini ifade etti. Kirkland, şöyle devam etti: “Çalışma modeli ne olursa olsun, hükümetler, ister Anayasa, ister istihdam ve iş kanunları, ister aile ile ilgili diğer kanunlarda cinsiyet ve cinsiyet temelinde ayrımcılık yapılmamasını sağlamalıdır. Aynı zamanda eşit ücretli ebeveyn izni ve evrensel çocuk bakımı sağlamalıdırlar.”

Kirkland, Covid-19 ile çevrimiçi çalışma sürelerinde de büyük bir artış yaşandığını belirterek, sözlerini sürdürdü: “Hükümetler tarafından oluşturulacak mevzuatlarda, dijital alanda meydana gelen işyeri cinsel tacizi yeterince ele alması gerekiyor. Mevcut yasalar ve politikalar, faillerin çevrimiçi ortamda cinsel tacizde bulunmak için teknolojiyi ve interneti kullanış biçimlerine dair ayak uyduramıyor. Pek çok durumda, şahıslara direk işlenmiş suçlarla aynı ciddiyetle ele alınmalıdır. Hükümetlerin, işverenlerin ve teknoloji şirketlerinin uygun korumaları uygulandığı, mağdurların etkili başvuru yapabilmesini ve faillerin uygun şekilde cezalandırılmasını sağlayan yükümlülükler konusunda daha fazla netlik olması gerekiyor.”

EV İÇİ İŞÇİLİĞİ EŞİT ŞEKİLDE BÖLÜNMELİ

Esnek çalışma düzenlemesine kalıcı olarak geçişin “fırsat” olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Kirkland, “Kadın işçiler; cinsiyet stereotipleri, eşit işe eşit olmayan ücret ve kayıtlı sektör işlerinde esneklik eksikliği nedeniyle çalışma yaşamından sık sık geri çekilmek zorunda kaldı. Uzaktan çalışma modeli, erkeklerin evde daha fazlasını yapma fırsatı yarattı ve erkekler için yeni esnek çalışma modellerini kolaylaştırdı” diye konuştu.

Kirkland, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Devlet ve işverenler, çalışanların iş günlerini ev ve ofis arasında bölmelerine izin vermek adına kapsayıcı çalışma uygulamalarını teşvik etmeli. Eşit ücretli ebeveyn izni ve çocuk bakımı da gerekli. Bu, ev içi işçiliğin erkekler ve kadınlar arasında daha eşit bir şekilde bölünmesine yardımcı olacak ve kadınların doğum izninden sonra işe dönmesini kolaylaştırarak, kadınların işgücüne katılımını artıracak. Sonuç olarak, hangi model olursa olsun, işyeri ile ailede toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden yasa ve politikalar çıkarılmalı ve uygulanmalıdır.”