Tüm bu yaşananların ışığında tek bir dileğim var: Savaşmayalım. Barışalım! Nereye kadar birbirimizi öldüreceğiz?

Kadınların konuşması güzeldir..

> BELİT ÖZÜKAN @ozukanbelit

Zor bir günün ertesinde buluştuk sevgili Ayça İnci ile. Aslında geçen haftanın söyleşisiydi bu ama Suruç henüz çok tazeydi. Biraz beklemek iyi gelecekti.. Bu yüzden bir hafta gecikmeli bu röportaj. Ama katlanarak çoğalan acılarımızı konuşmak, gündemde tutmak ve sorgulamak gerekiyor. Gelelim gözlere.. Sinema, televizyon ve tiyatro sahnesinde hayranlıkla izlediğimiz bu gözlerin güzelliğini övmek bana düşmez. Buğulu sesine eşlik eden buğulu bakışlarını da.. Herkesçe malum. Alacakaranlık’ta, sahnedeki çıplak ayak haline ben de hayrandım, ne yalan.. Yalnız söyleşimizde ben, bambaşka gözler gördüm. Ağlamaktan mı uykusuzluktan mı şişmiş, acılı, öfkeli ama bir o kadar güçlü ve kararlı. Uzunca zamandır birbirimize kahve ve sohbet sözümüz vardı. Onunla Türkiye’de kadın ve oyucu olmaktan, gelecekten, aşktan ve tabii ki Suruç’tan konuştuk. Sizi de ortak etmek istedik. Sevgiyle..

» Zor bir gün. Dün Suruç’ta 32 insan katledildi. Öncelikle teşekkürler geldiğin için. Uyumamışsın sanırım.
Tersine erkenden uyudum ve çok erken kalktım. Sinirlerim çok bozuktu. Denize girip güzel bir yemek yiyelim dediğimiz bir günde böyle bir haberle o yemek de boğazıma dizildi. Yediğim içtiğimden bir şey anlamadım ve erkenden uyudum. Sabah altıda nefes alamayarak uyandım. Ağlayıp duruyorum sürekli. 32 kere öldüm ben. Allak bullağım.

» Tatil planı yapıyorsun ama hayat sana bambaşka bir şey yaşatabiliyor... Neden geldin Gümüşlük’e?
Gümüşlük’e Gökhan’la (Şeşen), onların Grup Gündoğarken konseri için geldik. Gelmişken de bir kaç gün kalalım dedik. Seviyoruz Gümüşlük’ü. Sade ve yalın oluşunu... Bodrum’un bozulmamış eski havasını burada yakalayabiliyorum. Bu doğallığı yaşamayı sevdiğim için geliyorum ama dünkü olay değiştirdi her şeyi.

» Nasıl hissettin haberi aldığında?
Kimsenin acısına duyarsız kalamıyorsun. Mesleğim oyunculuk olduğu için, insanlarla hep empati halinde yaşadığım, onları gözlemlediğim için geceden sabaha 32 kere ölmüş gibi hissediyorum kendimi. O acıları, o çocukların oradaki feryatları, yaralandıklarında çektikleri acıyı, ailelerinin üzüntülerini adeta içimde hissediyorum. (yutkunuyoruz karşılıklı) Hem de bir hiç uğruna... Kobane’de acı yaşamış başka çocukların yaralarını sarmak, onları gülümsetmek için yola çıkmış gencecik insanlar... O çocuklar Kobane’ye oyuncak götürüyordu. Ben insan olarak öldürmeye karşıyım. Kendimi korumak için bile öldüremem ben. Dolayısıyla da insanları öldürenleri anlayamam. Renkleri severim. Bir insanın farklı mezhep, din, ırk ya da siyasi görüşten olması sebebiyle birini öldürmesine anlam veremiyorum. Aynılık sadece hapishanelerde olur.

» Bizler ne yapabiliriz sence?

kadinlarin-konusmasi-guzeldir-60967-1.Tüm bu yaşananların ışığında tek bir dileğim var: Savaşmayalım. Barışalım! Nereye kadar birbirimizi öldüreceğiz? Bizler insanız. Konuşabilir, anlaşabiliriz. Her gün ağlamak zorunda değiliz. Sabahları gülümseyerek uyanabiliriz. Burada yazan, çizen, sokağa çıkan ve mecliste olan herkese görev düşüyor. Barış isteyen insanların kendini daha iyi anlatması gerekli.

» Neden oyunculuk yapmıyorsun bu ara? Seni neden televizyonda görmüyoruz hiç?
Gezi’den sonra değişti bir şeyler. Ben de Gezi’deydim. Merak ettim ve gittim. Ne istiyor bu çocuklar? Dertleri ne? Neden çadırda yatıyorlar? Zaten bir oyuncu olarak sosyoloji, psikoloji okuyan bir insanım. Tabii ki ülkemde böyle bir olay olduğunda onu anlamak ve gözlemlemek için oraya gideceğim. Buna bağlı olarak mı bu değişim oldu bilemiyorum. Pek çok iş olma aşamasındayken birden yönetmen/yapımcı/kanal, biri istemeyiveriyor ve olmuyor. İnsanlar artık kendisi gibi düşünmeyenlerle çalışmıyor gibi bir durum yaşanıyor. Tepedeki faşist yaklaşım bizim sektörümüze de sirayet etmeye başladı artık.

» Hem siyasi ortam hem de kendi sektörümüze ait kaygılar seni farklı bir yaşam kurmaya itti galiba. ‘İnci’den ev yemekleri ve Meze’ maceranı anlatır mısın?
Evet. Bu işlerin oldu/olmadı süreci uzayınca ben de evde oturamayacağım için yaşadığım mahallede, Kuzguncuk’ta küçük bir dükkan tutup kendime mutfak atölyesi açmaya karar verdim. Güzel mezeler yapıyorum. Yaptıklarımı da satarım diye düşündüm. Sonra da tuttu. Şimdi tamamen profesyonel bir işe dönüştü. Hatta dükkana 2-3 masa bile koyduk.

» Bu mutfak ve yemek işini daha da geliştirmeyi düşünüyor musun? Gelecek planların neler?
İstanbul mezelerini anlatan bir kitap projesi üzerine çalışıyorum. İstanbul, Rum, Ermeni, Anadolu dahil pek çok kültürü barındıran bir yer. Her kültürün mezelere ve sofra kültürüne yaklaşımları farklı. Ben bu kitabın, İstanbul sofra anılarını, fotoğraflarını, farklı kültürlerin özel günlere yaklaşımlarını, çeşitli örf ve adetleri içeren sosyolojik bir çalışma olmasını hedefliyorum. Araştırmalarım sırasında tüm bu farklı kültür ve dinden gelen insanların nasıl bir paylaşım ve karşılıklı saygı içerisinde olduğunu gördüm ve kitaba bunu aktarmak istiyorum. İçine şiir ve müzik de girebilir. Belki bir televizyon programı olabilir. Mutfağı çok seviyorum. Yemek yapmak benim için adeta bir meditasyon. Oyunculuk da olacak tabii ki. Seçme ve seçilme özgürlüğümün olduğu bir projede... (gülüyor)

» Seni kurtaran bir de aşk var galiba..
Birlikte olduğum insan da sanatçı. Benzer duyarlılıklara sahibiz. Böyle olaylar olduğunda evde iki kişi üzülüyoruz. Ben oyuncu olduğumdan konuşup anlatabiliyorum ama Gökhan müzisyen olduğundan mıdır nedir, o daha çok içinde yaşıyor. Belki de ben kendimi hırpalarken o teskin etmek zorunda hissediyor olabilir kendini J

» Yoldaşlık kıymetlidir...
Olgun yaşlarda aşka dair kriterlerimiz değişiyor. Güven, sohbet, paylaşım, aynı tarafa doğru bakabilmek önem kazanıyor. Konuşmadan da anlaşabilmek, birbirini özgür bırakabilmek ya da aynı evin içerisinde kendi başına kalabilmek değerleniyor. Bunu yapabildiğin insanı yanına alıyorsun galiba. Biz kadınlar 35 40 yaşından sonra özgürleşiyoruz bence. Kendi paramızı kazanıyor, ayaklarımızın üzerinde duruyoruz. Erkek çocuklarına özgürlük, çocukluklarında aşılanırken kız çocukları baskıyla büyüyüp bir yerden sonra özgürlüğünü kazanmak zorunda. Şimdi özgürleştim ama ülke özgür değil...

» Türkiye’de kadın olmaktan konuşalım o zaman. Kadına yönelik şiddet kampanyalarına destek verdiğini biliyorum. Özgecan yasası çıkar mı sence?
Bilmiyorum. “Kadınla erkek eşit değildir” dendiği sürece bu cinayetler teşvik edilmiş oluyor. Siz meydanlara çıkıp “Kadın erkek eşit değildir, fıtratında yoktur” derseniz, kimi erkek de kadına tecavüz etmeyi kendine hak görebilir.

» Çocuk sahibi olmayı düşünüyor musun?
Çok isterdim. Ben maddi manevi ancak kendime yetebiliyorum. Kendim zor yaşarken çocuğuma bu haksızlık gibi geliyor. Ülke koşulları farklı olsaydı beş çocuğum olabilirdi inan. Ben çocuğumu sağlıklı düşünen bir toplumda, iyi bir eğitim sistemi içerisinde yetiştirmeyi isterim. Onu pamuklara sarıp sarmalarım.

Korkarım biri de bir gün, senin o pamuklara sarılmış çocuğunu, başka çocuklara oyuncak götürmeye giderken havaya uçurabilir... Bu kaygıyı anlıyorum. Tekrar teşekkürler. Geldiğin ve kalbini açtığın için..

***

...anket

kadinlarin-konusmasi-guzeldir-60968-1.

En sevdiğin çocukluk oyunu?
Ağaçlara tırmanmak

Seni bu aralar en çok ne mutsuz ediyor?
Masum insanların ölümleri

En son neye ağladın?
Suruç’a

Sence birine verilecek en kötü ceza nedir?
Ceza vermem ki, giderim.

Bu ara ne okuyorsun?
Kurtlarla koşan kadınlar, Clarissa P. Estes

Can erik mi dondurma mı?
Dondurma.

İnsan en çok neden utanmalı?
Can almaktan.

En beceriksiz olduğun konu ne?
Yaptığım programlara uymak.

En güzel yaptığın yemek?
Portakallı iç baklalı enginar. (Belit’in Notu: Ezdi bizi valla)

Yalnızlık mı kalabalık mı?
Yalnızlık

Bir kelime/cümleyle Gezi?
Birleşim ruhu.

En sevdiğin slogan?
Fenerli olmama rağmen ‘Çarşı her şeye karşı’