Kadın cinayetleri, cinsiyet eşitsizliği, değişen semtler üzerine eserlerin yer aldığı ‘İnşa: Toplumsal/Cinsiyet/Mekân/Beden’ sergisi ziyaretçilerini bekliyor. Sergi toplumsal algıya karşı ‘tekinsiz temsiller’ yaratıyor

Kadınların ‘tekinsiz temsili’

BUSE İLKİN YERLİ

Yoğun olarak kadın cinayetleri, erkek şiddeti, cinsiyet eşitsizliği üzerine yapılan çalışmaların yer aldığı ‘İnşa: toplumsal/cinsiyet/mekân/beden’ sergisi, 4 Kasım’a kadar İFSAK Galeri’de sanatseverlerle buluşuyor. Neredeyse her gün yeni bir kadın cinayeti veya erkek şiddetiyle güne başlarken sergide toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekiliyor. İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği Toplumsal Cinsiyet Çalışma Grubu’nun çalışmasıyla bir araya gelen 12 kadın fotoğraf sanatçısının eserlerinden oluşturulan sergi, toplumun kadını ‘ikincil cinsiyet’ olarak görmesine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Çalışmalar, toplumun öğrettiği estetik algısına ‘tekinsiz temsiller’ yaratıyor.

Serginin danışmanlığını Gülbin Özdamar Akarçay, danışman yardımcılığını ise Gül Sevil Erişi üstlendi. Sergiyi, 12 sanatçıdan biri olan Sema Kahraman Vurucu ile birlikte gezdik. Serginin ilk eseri bir projeksiyonla video hali de duvara yansıtılan, Meryem Güldürdak’ın art arda çektiği bir kadının yere düşüp ayağa kalktığını gösteren fotoğraflardan oluşuyor. Çalışmada, toplumda kadınlar her ne kadar ‘güçsüz’ görülse de bu görüşün tam tersi bir anlatım söz konusu. Eser toplumdaki güçlü kadınların bir temsili niteliğinde. Serginin göze çarpan çalışmalarından bir diğeri ise Sema Kahraman Vurucu’ya ait. Vurucu’nun çok sayıda fotoğraflarının yer aldığı çalışmanın adı: “Tatavla’dan Kurtuluş’a: Bir semtin değişen yüzü”. İstanbul’un Şişli ilçesindeki Kurtuluş semtinde Rum nüfusun azalmasıyla semtin nasıl karmaşık bir yapıya dönüştürüldüğünü aktarıyor. Vurucu, çalışmasını “Kurtuluş sokaklarında yaşamış Rumların isimleri silinse de emekleri silinmiyor” sözleriyle anlatıyor.

kadinlarin-tekinsiz-temsili-937807-1.

KADIN CİNAYETLERİNE İŞARET EDİYOR

Sergide ayrıca Zuhal Ateş’in ‘Ormanın ağrısı: Öldürülen kadınlar’ parçası da oldukça dikkat çekiyor. Her yıl yüzlerce kadının erkek şiddeti sonucu katledildiği ülkede, Ateş’in çalışması azalmak yerine devamlı artan kadın cinayetleri sorununa işaret ediyor. Ormanda, asılan kadın elbiselerinin fotoğraflarından oluşan çalışmanın yanında temsili olarak bir de kefen var.

FARKLILIKLAR GÖRÜNÜR KILINSIN

Sergi, mekânın sadece bir mimari tasarımdan ibaret olmadığını aksine toplumsal cinsiyetin inşa edildiği ve içselleştirildiği bir dünya olduğunu savunuyor. Serginin tanıtımında şu ifadeler yer alıyor: “Toplumsal inşa eril dilin, ideolojinin temeli üzerine kurulmuştur. Kamusal alan kadını görünmez yaparken, toplumsal anlaşmalar özel alanın, yuva olarak evin tam da kadına yakışan mahremde, sınırlıkta ve güvende olduğunu savunur. Mekânın sadece bir mimari tasarımdan ibaret olmadığını, toplumsal cinsiyetin inşa edildiği ve içselleştirildiği bir dünya olduğunu savunarak, fotografik temsillere dönüştürüyoruz. Kendi bedenini ve cinsiyetini sırf o bedende doğdu diye kabul etmek zorunda olan, kendini farklı tanımlayan insanları da kucaklayarak, onları da görünür kılmak istiyoruz.”