Kamuda çalışan taşeron işçilerin kadroya alınması meselesinde dağ fare doğurdu. Taşeron işçilerin kadrolu işçi olarak değil geçici-güvencesiz özel sözleşmeli personel (ÖSP) olarak üstelik bir ayıklama sürecinden sonra kamuya alınacağı ortaya çıktı. “Kadro müjdesi” iddialarına rağmen gerçek ne yazık ki öyle değil...

Hükümetin akıl, bilim ve hukuk dışı taşeron uygulamasından 14 yıl sonra nihayet vazgeçmesi ve kamuda işçi simsarlarına kaynak aktarmaya son vermesi, bu konuda oluşan duyarlılığın ve mücadelenin ürünü. Bu adım olumlu görünmekle birlikte, öngörülen düzenleme yeni bir güvencesiz çalışma modeline yol açacak. Zarf değişecek ama mazruf aynı kalacak.

Başbakan Davutoğlu taşeron işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili yaptığı konuşmada, “Asıl işlerde çalışan personelimizi kamuya alıyoruz. Ayrıca, yardımcı işlerde çalışan kardeşlerimizi de kamuya almayı kararlaştırdık. Böylece ister asıl iş olsun ister yardımcı iş olsun, dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi kalmayacak inşallah” dedi (Hürriyet, 22 Mart 2016).

Başbakan özenle seçilmiş ifadelerle “kamuya alıyoruz” diyor, kadro demiyor, diyemiyor. Çünkü ortada kadro yok. Kamuda kadrolu çalışma iki türlü mümkün: birincisi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) 4/A maddesi kapsamındaki memurlar diğeri ise 657 4/D maddesine göre “sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler.” Kamuda 4/D’ye göre sürekli işçi kadrolarında çalışan işçiler İş Yasası hükümlerine tabi. Eğer kadrodan söz ediliyorsa taşeron işçilerin bu pozisyonlardan birinde istihdam edilmesi gerekir.

Gerek İş Kanunu gerekse DMK ile düzenlenmiş güvenceli işçi ve memur kadroları varken neden kamuya alınacak taşeron işçiler için yeni bir ucube (Özel Sözleşmeli Personel-ÖSP) yaratılıyor? Çünkü ÖSP uygulaması tıpkı taşeron gibi hükümete kamuda ucuz ve güvencesiz işçi çalıştırma imkânı getiren bir formül. Bir diğer ifadeyle taşeronsuz taşeron uygulaması. Ayrıca her seçim öncesi sözleşme yenileme beklentisi olan bir oy deposu oluşacak.

Özel sözleşmeli personel uygulaması yasalarda olmayan ucube bir model. ÖSP’liler işçi mi memur mu olacak belirsiz. ÖSP kadrosu keyfi, belirsiz ve hak kaybına yol açacak bir çalışma biçimi yaratacak. AKP Ekonomi İşleri Başkanlığı Ekonomi Bülteni’nde (Mart 2016) yer alan bilgiler bu gerçeği ortaya koyuyor.

Sözleşme dönemi üç yıllık olacak. Bu zaten taşeron işçiler için halen var olan bir düzenleme. ÖSP’liler geçici olarak (belirli süreli sözleşme ile) çalışacaklar. İdare isterse sözleşmeleri yenilecek. Bu durum iş yasasına aykırı. Belirli süreli sözleşme ancak belirli süreli işlerde ve yeni bir olgunun ortaya çıkması durumunda yapılabilir ve esaslı bir neden olmadan yinelenemez. İş Yasasına tabi olup olmayacakları belli değil. Kamu işçisi sayılmayacakları için kamu işçisine ödenen ikramiyeden yararlanamayacaklar.

ÖSP’liler sosyal güvenlik yönünden işçi olacakmış ama toplu sözleşme hakları bakımından memur olacak. Bu ne ciddiyetsizlik, saçmalık ve hukuksuzluk! Eğer işçilerse iş kanunu ve 6356 sayılı yasa kapsamında olmaları gerek. Bunun amacı açık: ÖSP’llerin serbest toplu pazarlık ve grev hakları olmayacak. Öte yandan sözde ve güdümlü sendikalar için yeni bir üye havuzu ortaya çıkacak. Sözleşmelerinin yenilenmesi için güdümlü-sarı memur sendikalarına üye olmaya zorlanacaklar.

Taşeron işçiler ÖSP’li olmak için dava açma dahil her türlü haklarından feragat edecekler. Böylece bugüne kadar idare aleyhine açılmış ve işçiler tarafından kazanılmış davalar yok sayılacak. Bu davaların gereği olarak başından beri asıl işte kadrolu olarak çalıştırılmış sayılma hakkı ortadan kalkacak. Yargı kararlarını uygulanamaz kılmak için inanılmaz bir manevra bu. Özellikle asıl işte çalışan taşeron işçiler için önemli bir hak kaybı söz konusu olacak.

Peki, bütün bu tuhaflık ve güvencesiz özelliklerine rağmen bütün taşeron işçiler kamuya alınacak mı? Davutoğlu’nun iddia ettiği gibi dışarıda tek bir işçi kalmayacak mı? Ne yazık ki öyle değil!

Sadece 12 ay boyunca tam zamanlı çalışanlar, devlet memurluğu şartlarını taşıyanlar, emekli olmayanlar ve yapılacak yazılı ve/veya sözlü sınavda başarılı olanlar kamuya alınacak. Memur olmayacaklar ama devlet memuru olma şartı aranacak. Sınav bir ayıklama ve seçme yöntemi değilse neden yapılıyor? Halen çalışan işçilere neden sınav uygulanacak? Bunun amacının ayıklama olduğu açık. Son olarak belediyelerde taşeron işçi olarak çalışanlar ÖSP kapsamına alınmayacak.

Taşeron işçiye kadro yok, güvence yok. Taşeronsuz taşeron işçiliği geliyor.