Pietro Della Vale:

Sevgili Venedik Taciri,

Nihayet Konstantin şehrindeyim.

400 bin Müslüman, 200 bin Hıristiyan,

50 bin Musevî.

Türklerin hoş bir içeceği var:

Rengi koyu. Ateşten geçirilir, sıcak içilir.

Yazın ferahlatır, kışın ısıtırmış.

“Kahve” diyorlar.

Önceki padişah yasaklamış,

Avcı Mehmed izin vermiş.

(Bir yudum içer.)

Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa

pek çok kahvehane yıktırdı. Peki, ya şarap

içilen meyhaneleri? Onları kapattı mı?

Hayır, meyhanelere dokunmadı.

Niçin? Çünküüü… (Yudum.)

… kahve içenin zihni açılır, tartışır,

yönetenleri eleştirir.

Oysa şarap içen sohbet eder,

keyfine bakar.

İdareciler için zararlı olan şarap değil,

kaavedir. (Yudum.)

Hıristiyanlarla Musevîler haraç vergisi

ödüyor –vicdan serbestîsi için.

Kafe iyi vergi getiriyormuş. Kim bilir

daha ne yenilikler olacak Avrupa’da

şu müthiş 17. asırda!

Dostun, Pietro. Ha sahi:

Tersanede iki kadırga indirildi suya.

Türkler bu işi insan kuvvetiyle yapıyor,

çünkü gereken âletler yok.

(Zırhlı Kurt piyesinden.

İktidar Beşlemesi, Bencekitap.)