Google Play Store
App Store

Kemanının büyülü sesiyle hafızalara kazınan dünyaca ünlü virtüöz Ayla Erduran’ın vedası yasa boğdu. Evin İlyasoğlu, onu “Hiç büyümeyen bir çocuk” olarak tanımlarken Cihat Aşkın, “Işığını sonsuza dek parlatacağız” dedi.

Kalbiyle çalan bir yıldız kaydı
Işıl Çalışkan
Işıl Çalışkan
isilcaliskan@birgun.net

Ülkemizin en önemli keman virtüözlerinden Ayla Erduran, yaşlılığa bağlı sağlık sorunları sebebiyle tedavi gördüğü hastanede 90 yaşında hayatını kaybetti.

Dört yaşında başladığı müzik yolculuğunda birçok ilke imza atan Erduran, Türkiye'yi uluslararası arenada başarıyla temsil etmişti. Ünlü üroloji profesörü Behçet Sabit Erduran'ın kızı olan sanatçı on yaşında ilk resitalini verdi. Bu erken başlangıç, Erduran'ın gelecekteki büyük başarısının ilk adımlarından biriydi. Müzisyen, o günü “Gözlerimi kapattım, ezberden çaldım. Çok güzel çalmışım, gözlerimi açtığımda izleyicilerin hepsi ağlıyordu” sözleriyle anlatmıştı.

Paris Ulusal Konservatuvarı ve ardından Amerika'da Ivan Galamian ve Zino Francescatti gibi büyük ustalarla çalıştıktan sonra, Erduran, 20’inci yüzyılın en önemli keman virtüözlerinden David Oistrakh ile Moskova'da bir araya geldi. 1957 Wieniawski Yarışması'nda elde ettiği başarıyla uluslararası arenada adını duyuran sanatçı, kariyeri boyunca sayısız konser verdi. Ayla Erduran, sadece teknik yeteneğiyle değil yorum gücüyle de dikkat çekti. Ulvi Cemal Erkin'in Keman Konçertosu'nu bestecinin kendisiyle birlikte seslendirmesi, kariyerinin önemli dönüm noktalarından biri oldu. Kanada'da verdiği 160 konser, Londra'daki başarılı resitali ve BBC tarafından yayınlanan Brahms Keman Konçertosu konseri gibi başarılar, onun uluslararası çapta tanınmasını sağladı.

Türkiye'de ve dünyada birçok ödül alan Erduran, 1970'te Hollanda'da Beethoven Ödülü'nü, 1971 yılında da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanı almıştı. Yıllarca İsviçre'de öğretmenlik yaptı ve ustalık sınıfları düzenledi. Menuhin, Szeryng gibi dünyaca ünlü sanatçılarla birlikte sahne aldı.

Ayla Erduran’ın hayat hikâyesi aynı zamanda bir ilham kaynağıydı. Yaşamı, Evin İlyasoğlu tarafından "Ayla'yı Dinler misiniz?" adlı biyografik romana konu oldu. Kayıtları ise "Ayla Erduran Arşiv Serisi" adı altında müzikseverlerle buluşturuldu. Erduran’ın vedası sevenlerini yasa boğdu. Sanat dünyasının önde gelen isimleriyle Erduran’ı konuştuk.

AİLEMİZDEN BİRİ GİBİYDİ

Cihat Aşkın: Ayla Erduran ile dostluğumuz 25 yılı aşkın bir süre önce başladı. İlk kez aynı sahneyi paylaştığımız gün, aramızda sıcacık bir bağ oluştu. Bu bağ, yıllar içinde bir aile ilişkisine dönüştü. Son 15 yıldır hemen her anımızı birlikte geçirdik; birlikte güldük, birlikte üzüldük. Eşim Nisan ve ben, Ayla Hanım’ı ailemizden biri gibi bağrımıza bastık.

Onunla geçen zaman, anılarla dolup taşan eşsiz bir yaşam sunuyordu. Her gün bir başka hatıra, her an bir başka güzellik barındırıyordu. Unutamadığım anılardan biri, yaklaşık on yıl önce yaşandı. Bir konser sırasında, orkestra şefine “Bach Konçertosu yerine ‘İyi ki Doğdun’ şarkısını çaldırarak doğum günümü kutlaması ile salonda bir anda alkışlar ve kahkahalar yükseldi. Bu, onun zarafeti ve espri anlayışını yansıtan küçük bir örnekti.

Ayla Erduran’ın vefatıyla birlikte, Cumhuriyet’in temel sanatçılarından biri olan bu eşsiz değerimizi kaybetmenin derin hüznünü yaşıyoruz. Ancak, onun mirasını yaşatmak için elimizden geleni yapacağız. Hayatını kemanına ve sanata adayan bu büyük sanatçının anısı, bizim için daima bir ilham kaynağı olacak. Ayla Erduran’ı rahmet ve özlemle anıyorum. Onun hatırasını yaşatmak, sanat dünyamız için bir görev. El birliğiyle, bu büyük sanatçının ışığını sonsuza dek parlatacağız.

HİÇ BÜYÜMEYEN BİR ÇOCUKTU

Müzik yazarı Evin İlyasoğlu: Ayla’yı kendisini "mucize çocuk" olarak tanımlar ve "Çocukluğum çok kapalı geçti" diye dövünürdü. "Aman düşersin de elini kırarsın diye üstüme titrendi" derdi. Uzun elbise giydiğim zaman, bir genç kız gibi arkadaşlarımla partiye gitmek için değil, konsere çıkmak için giyerdim. Müziği çok sevdim. Pişman değilim ama biraz da Ayla olmak istiyorum" derdi. Bana sokakta rastlayanlar, "Ayla nasılsın?" demez, bir sonraki konserimi sorardı. “Herkes beni değil, Ayla Erduran’ı soruyordu. Virtüöz hayatı yalnızlıktır işte. Yoğun çalışma, oteller, müzikler” onun hayatı bu şekilde geçmişti. Bir birey olarak dünyayla ilişkisi yoktur ama onun dünyası da sadece müzik olmuştu.

Onu çok özleyeceğim. Bir insanın hayat hikâyesini yazmak, onunla artık hep dost olmak demektir. Yaşayamadığı çocukluğu için hep üzüleceğim. Bir yerde Ayla çocuk kalmış. Hiç karşısına çıkan kötü insanlarla savaşmamış, savaşamamış. Kim ne derse, onun yolunda gitmiş. Ayla’nın çocukluğu hiç bitmedi. Sonunda bile attığı kahkahalar, çocukçaydı bence.

Türkiye’deki Batı Müziği’nden çok büyük bir figür eksildi. Ayla’nın nasıl talebe yetiştirdiğine çok tanık oldum. O, içinden gelen sesi talebenin de duyması için inanılmaz bir çaba sarf ederdi. Her zaman için müziğimizde bir Ayla figürü kalacak.

İLHAM VERİCİ BİR İNSANDI

Gülsin Onay: Ayla Erduran’ın vefatı hepimizi derinden sarstı. Kendisi büyük bir kemancı ve ilham verici bir insandı. Onun derin ifadesi, olağanüstü yorumları, bizlere sanatın gerçek gücünü hissettirdi. Dost olarak da sohbeti doyumsuz, derya gibi bilgi hazinesi ve sıcak ilgisi eşsizdi… Ayla Hanım, Türk müzik dünyasında bir dönüm noktasıydı ve bıraktığı izler asla silinmeyecek.

AYLA KALBİYLE ÇALARDI

Usta sanatçı Ayla Erduran için sosyal medya üzerinden çok sayıda taziye mesajı paylaşıldı. 
Piyanist Fazıl Say, Ayla Erduran’ı “Olağanüstü bir keman sanatçısı ve gerçek bir müzisyendi. Her notaya ruhunu katardı” sözleriyle andı. Say, “Ayla, kalbiyle çalardı. Hayatın getirdikleri ve götürdükleri, tüm doğası ile onun yaptığı müziğe tamamen yansırdı” dedi. Yekta Kopan ise, “Ayla Erduran değerli bir müzisyen ve aydındı. Yaşamımıza kattığı güzellikler için teşekkür ederiz” paylaşımını yaptı.

YARIN UĞURLANACAK

Usta sanatçı, perşembe günü 13.00’te Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu’nda düzenlenecek törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak.