Memleket Tabipliği geçen hafta boş kaldı.

Bugün dördüncü ölüm yıldönümü, rahmetli Ata Abim, Dr. Ata Soyer yaşasaydı kesin yemiştim SMS’i…

Tam da 14 Mart’ın arifesinde kaytarmışsın gene!..

Oysa kaytarmadım.

Cumartesi günü Ankara’daki Şehir Hastaneleri Sempozyumu için Güray ve Haydar’la birlikte sabahın köründe yola çıkıp…

Bilgisayarı yanıma alır trende yazarım, planı da suya düşünce öyle oldu.

Yoksa 14 Mart vesilesiyle AKP’nin 15 yıllık sağlık bilançosu üzerine yazacaktım.

Neyse, o işi sonra ÖDP Sağlık Çalışma Grubu olarak yapmış olduk…

İlgilenenler portal.odp.org.tr’den “AKP’nin 15 Yıllık İktidarında Sağlık Sistemi $oygun Sistemine Dönüştü!” başlığına tıklayabilirler.

Ben gene de bilanço çıkarma işini bu köşenin sadık okuyucuları için bu hafta telafi etmeye çalışacağım.

Öyle uzun uzadıya analizlerle, rakamlarla değil de…

“Bir Vakıa/İki Vaka” metoduyla.

•••

Birinci vaka.

Paran varsa yarın gel paran yoksa öl!..

Yok, TTB bildirisi değil, Milli Gazete’nin Cuma günkü Ali Çağlar Tınbek imzalı manşeti.

Damarlarda anormal pıhtılaşmalara, tıkanıkmalara neden olabilen esansiyel trombositoz hastası Süleyman Sarı Cerrahpaşa Hematoloji bölümünde tedavi görüyormuş.

Doktorları her ay kan tahlili ve tomografi istiyormuş ama…

Bir kere, istenen kan tahlillerinin maliyeti SGK’nın hastaneye ödediği parayı aşıyorsa…

Beş tahlilin üçü yapılıyor…

SGK’dan bir kez daha para alabilmek için kalan iki tahlile yeni bir muayene randevusu veriliyormuş.

Dahası…

Hastane tomografi için en erken yedi ay sonraya gün veriyormuş.

Daha erkene sıra verilebilir mi, diye sorduğunda cevap…

Para verirseniz sizi mesai dışı sıraya yazabiliriz, yarın gelip çektirebilirsiniz!..

Sağlık “reformu”ndan hasta manzaraları.

•••

İkinci vaka.

Kayseri Eğitim ve Araştırma web sitesinden…

“2016 yılı içerisinde Üroloji, Göz, Psikiyatri, Beyin Cerrahi polikliniklerinde yapılan düzenlemeler sonucunda Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde 24 yeni poliklinik odasında ayaktan tedavi uygulanmaya başlamış ve halkımızın giderek artan teveccühü karşılanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ayaktan tedavi alan 1. hastası Hüseyin Alpaslan’a, 1.000.000. hastası Emine Köksal’a, 2.000.000. hastası Gülbeyaz Tepeli’ye, 3.000.000. hastası Makbule Açıkyürek’e ve son hastamız Yasin Karaca’ya Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesini tercih edip geldikleri için Başhekim Doç. Dr. İbrahim Özcan tarafından düzenlenen törenle hastanemiz Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezinde hastalarımızın el emeği ile hazırladıkları hediyeler takdim edilmiştir.”

Yanlış okumadınız…

Hastanede tören yapmışlar.

Yılın Hastaları Ödül Töreni!..

Sağlık “reformu”ndan hastane manzaraları.

•••

Bir kamu hastanesinde muhtemelen ilk defa uygulanan bu inovatif fikri ortaya atan yöneticiyi hassaten kutluyorum ama…

Sıra numarasıyla ödülü hak eden hastalardan biri felçli, biri kanserli, biri mental retarde, biri de paranoid şizofren çıksa…

Törenin akibetini düşünmek bile istemiyorum.

Her ne kadar Kayserililere ticari akıl vermek haddim değilse de naçizane başka bir önerim olacak.

Malûm; memlekette sağlık “reformu” oldu, acil servisler lebalep doldu…

Nüfusu 330 milyonu bulan ABD’de her yıl acil servislere 130 milyon hasta başvururken, nüfusu 80 milyonu bulmayan Türkiye’de o sayıya ulaşmaya az kaldı…

Gene de aciller doymak bilmiyor…

Bence oraya yüklenmek lâzım.

Yani Başhekim Bey poliklinik açmayı filan bırakıp acil hastaların teveccühünü kazanmaya çalışsın.

Kan, revan, gözyaşı, kargaşa; nedir o acil servislerin hali öyle?..

Bir gelen bir daha gelmek istemiyor, vallahi.

Halbuki, ne bileyim, gittiğimiz acilde bizi şöyle Ümit Besen mukallidi bir piyanist şantör karşılasa, halimizi hatırımızı sorsa, şarkılar söylese, moralimizi düzeltse.

Nasıl!..

•••

Aman efendim bu akşam kimleri görüyorum gazinomuzda, pardon acil servisimizde!..

İkinci ürolojinin kronik prostatlılarından Rıza Bey…

Üçüncü dahiliyenin kıdemli KOAH’lılarından Zehra Hanım…

Ooo, kalp hastası Ahmet Beyler de gelmişler.

Hoş geldiniz efendim, hoş geldiniz!..

Şimdi hep birlikte söylüyoruz.

Haydi eller havaya!..