Google Play Store
App Store

Mercek odaklı işler üreten Ali Kazma’nın 'Aklın Manzaraları' sergisi İstanbul Modern’de ziyaretçileri ağırlamaya devam ediyor. Kazma, işlerinde insana özgü faaliyetlerin toplumsal olarak örgütlenişi ile taşıdığı değer üzerine temel sorular soruyor.

Kameranın akıl ile buluştuğu manzara
Aklın Manzaraları’nda yazar Manguel’in yaşamından kesitler yer alıyor. (Fotoğraf: İstanbul Modern)

Deniz Burak BAYRAK

Sanatçı Ali Kazma için ‘mercek temelli medya sanatçısı’ deniyor. Bunun ne anlama geldiği İstanbul Modern’de açılan ‘Aklın Manzaraları’ sergisini görünce anlaşılıyor. Kazma; video, film, fotoğraf ve güncel dijital teknolojilerle derdini anlatıyor. İnsan faaliyetlerine, eylemlere, performatif hâllere, zamansal süreçlere odaklanıyor ve bunun sonucunda kültürel tarihe de birçok doküman ve malzeme bırakmış oluyor. Bu arada Kazma’nın Venedik, Moskova, Lyon, São Paulo gibi bienallere katıldığını; New York’taki MoMA, Londra’daki Tate Modern ve Paris’teki Fondation Cartier gibi prestijli kurumların koleksiyonlarına da girdiğini belirtelim.

Aklın Manzaraları, bazı videoların Orhan Pamuk ve Alberto Manguel’in yaşamlarından kesitleri göstermesi açısından edebiyata ilgi duyanlar için etkileyici bir sergi olabilir. Kazma’nın merceğinde Pamuk ve Manguel gibi birbirine uzak coğrafyaların tanıdık yüzleri var ve bunlar video sanatının elverdiği ölçüde görünerek, konuşarak, imza atarak, taşınarak, mürekkep balığı pişirerek, kitap tasnif ederek ya da sessizce Boğaz’a bakarak bir şeyler anlatıyorlar. Sergilenen birçok defter, heykel, doküman vs. var ama sanki bilet alıp sinema salonuna girdiğiniz izlenimine de kapılıyorsunuz. Çünkü İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nin âdeta bütün duvarlarında Kazma’nın çektiği diptik ve triptik usta işi görüntüler akıyor.

Ali Kazma

GÖRÜNMEYENİ GÖRÜNÜR KILMA

İstanbul Modern Şef Küratörü Öykü Özsoy Sağnak ve Fotoğraf Küratörü Demet Yıldız Dinçer, sergi fikrinin, Ali Kazma’nın kitaplara ve edebiyata duyduğu ilgiyi merkeze alan yapıtlarını bir araya getirme isteğinden doğduğunu belirtiyorlar. Kazma’nın, insan faaliyetlerine ilişkin sorgulamalarını bu kez edebiyat ve yazı üretimi üzerinden sürdürdüğünü ifade eden küratörler; izleyiciyi, video ve fotoğrafın ‘görünmeyeni görünür kılma’ potansiyeli üzerine düşünmeye davet ettiğini vurguluyorlar.

Burada Sağnak ve Dinçer’in genel bir çerçeve çizdikleri üretimlerin ayrıntılarından söz edelim. ‘Sumi’ adlı video günümüzde pek çoğumuzun bilmediği bir zanaati bizimle tanıştırıyor. Japonya’nın Nara kentinde altı asırdır süren geleneksel mürekkep yapımının belgelendiği bir iş bu. Mürekkep ustasının çabası ile üretim kültürünün insanlık kadar eski bir koluna tanık olunca mürekkebe, şüphesiz ki daha farklı bir gözle bakacaksınız.

Ali Kazma 2013’te 55’inci Venedik Bienali'nde Türkiye'yi temsil etmişti. Orada sergilenen ‘Hat’ ve ‘Dövme’ başlıklı videoları da serginin birer parçası. Uzun zamandır da İstanbul’da bir sergi açmayan Kazma, “Yaklaşık on yıl aradan sonra, kendi şehrimde, İstanbul Modern gibi büyük bir kurumda sergi açmak benim için büyük bir anlam taşıyor. Normalde yurt dışında yaptığım sergilere gelemeyen teyzelerimin, kuzenlerimin, eski öğrencilerimin de gelebileceği bir sergi olması sebebiyle de ayrı bir heyecan duyuyorum” diyor.

PAMUK VE MANGUEL

Üç kanallı ‘Mürekkep Evi’nde Orhan Pamuk’un evinde, onun Kazma ile olan sohbetine tanık oluyoruz. Kazma, 2021’de başlayan ve Pamuk’un 700 m2’ye yayılan evinde yapılan çekimlerde, yazarı; notları, kitapları, çizimleri, binlerce kitaptan oluşan kütüphanesiyle iç içe gösteriyor. Tabii evinin manzarasını ve İstanbul’un güzelliğini de katarak bir belgesel havasında yapıyor bunu. Kazma, “Orhan Bey’le yaptığım işler, üretildikleri yerlere çok yakın bir konumda sergileniyor. Orhan Pamuk'un evi buradan yaklaşık iki yüz metre mesafede. Çekimler sırasında İstanbul Modern’i de görebiliyordum. İçinde iki buçuk senelik emeğin olduğu, İstanbul ve Beyoğlu’na ait bu işin, aynı bölgede ve Türkiye’de ilk kez sergilenmesi beni fazlasıyla heyecanlandırıyor. Hayatınızı adadığınız işleri kendi şehrinizde, kendi evinizde paylaşmak benim için büyük bir değer taşıyor” diyor. Bu video, Pamuk’un eşyaları arasında onun zihnine bir yolculuk diyebiliriz. Son derece zor ve ciddi bir montaj gerektiren bir yapıt Mürekkep Evi.

‘Sentimental’de de yine Pamuk’u görüyoruz; Pamuk burada İngiliz yayıncısı için hazırladığı ‘Veba Geceleri’ romanının bin 500 adet ön sayfasını imzalıyor. Son derece ritmik ve tekdüze bir performansa dönüşen bir imzalama eylemi diyebiliriz. Bu esnada Kazma da Pamuk’a seyahatlerini anlatıyor.

Son iş ise Arjantinli yazar, kütüphaneci, daha doğrusu ‘bibliyofil’ olan Alberto Manguel’in kütüphanesinin Fransa’dan Portekiz’e taşınma sürecini konu alan ‘Alberto Lizbon’da’ adlı yapıt. Video dört yılda çekilmiş. Kütüphanenin taşınmasının yanında Manguel’in bir kukla sanatçısı olduğunu da görüyoruz. Sergide kendi yaptığı ‘Alice’ ve ‘Beyaz Tavşan’ adlı iki kuklası da var. Sergi açıldığı zaman Manguel İstanbul’daydı ve muhabirimiz Bilge Su Yıldırım’ın ayrıntılı söyleşisi de sayfamızda yayımlanmıştı; onu da eklemiş olalım. Sergi, 1 Şubat’a kadar açık.