ABD'deki çılgın neocon akıl gerçekten dur durak bilmiyor. Önce Ukrayna'da en belirgin kimlik özellikleri Sovyetler/Rusya düşmanlığı olan aşırı milliyetçiliği temel alıp 'demokrasi sosuna' bulayarak iç savaşı tetiklediler. Bir başkanlık dönemi 'molanın' ardından yeniden iktidara geldiklerinde bu kez BM onaylı Minsk anlaşmalarını taammüden öldürerek ve bütün tekliflerini reddederek Rusya Federasyonu'nun askeri operasyonuna yol açtılar. Mevzuyu küresel çapta kendileri dahil herkesi zora sokan bir ekonomik savaşa dönüştürürken, 'pop-nazizme' çevirip dünyaya servisledikleri sahadaki vekil güçlerinin gün be gün erimesini izliyorlar. Yetmiyormuş gibi dünyanın öbür ucunda Çin'e karşı 'yangına körükle gidiyorlar'. Her hamle, üst perdeden retoriğe karşın 'kağıttan kaplan' görünümünü pekiştirmekten öte işe yaramıyor.

Sinir harbiyle geçen hafta sonu bir kez daha ortaya koydu. Ukrayna savaşını gölgede bırakacak bir Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğinden dönüldüğü dahi iddia edilebilir.

'KADINLAR VE BARIŞ'

Rusya Federasyonu'nun 'stratejik sabrının' sınanmasında başrol oyuncusu neocon Victoria Nuland'dı. Rusya ile AB arasında denge siyaseti güden Viktor Yanukoviç'e karşı darbe planlarken, Aralık 2013'te Kiev'deki Meydan'da 'liberal dünyanın sivillere yardım dağıtan figüranı' olarak pozlar vermişti. Şimdilerde youtube'a sildirdiği 2014'te büyükelçisiyle Kiev darbesi konuşmaları ile Ukrayna çatışmasının 'markası' Nuland'dı.

Kadınların beyinleri değil sırf cinsiyetlerinden hareketle barış söylemine konu edilmelerinin manasızlığını ıspatlayan ikinci vaka da Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi. Pelosi, ABD devletinin Joe Biden ve Kamala Harris'ten sonra üç numaralı koltuğuna sahip isim olarak Çin'le çatışmayı tetikleme hamlesinin 'markası' olup çıktı.

Nuland, 2014'te darbeyi başarmış, Ukrayna'da ABD'nin tercih ettiği bir iktidar yaratmış, bu arada Kiev'deki milliyetçilerin hışmına uğrayan Donbass nüfusunun direnişi ve Kırımlıların Rusya Federasyonu'na geri dönüşünü tetiklemişti. Pelosi ise ABD'nin 'kurallara dayalı' düzenini yaymak uğruna kalkıştığı Tayvan ziyaretini eline yüzüne bulaştırdı.

'TAYVAN'A UÇMAK'...

Küresel pandemiden çıkışta facialara koşan dünyamızda, tek eksik, Çin'le tarihsel uzlaşması gereği 'Tek Çin' siyasetini benimserken, on yıllardır özel yasalarıyla arkadan dolanan ABD'nin üç numaralı isminin 'Hint-Pasifik' turu başlığı altında Tayvan'ı ziyaret etmesiydi! Nisanda bu işe yeltenip 'Kovid-19'a yakalandığı' gerekçesiyle iptal etmişti. Pelosi bu ziyareti ABD ordusunun tavsiyesine rağmen gerçekleştirmeye kalkıştı. Biden açıkça 'ordunun iyi fikir olmadığını' düşündüğünü dile getirmişti. Ancak Pelosi'nin -şahsi olup olmadığı kısmı tartışmalı- ısrarından vazgeçmediği, başka milletvekillerinin 'Tayvan ziyareti daveti aldıklarını' belirtmesinden anlaşıldı. Pelosi ise Çin'den gelen görülmedik düzeyde sert açıklamalar karşısında yola çıkmadan "Seyahatim hakkında konuşmuyorum bile, biliyorsunuz -bütün Kongre üyeleri gibi- bu güvenlik meselesi" buyurdu. Pelosi'yi taşıyan C-40C uçağının 30 Temmuz'da Pasifik Okyanusu'na yöneldiği haberi gelmeden ABD ordusu USS Ronald Reagan'ı gönderip bölgede askeri varlığı artıracağını duyurmak durumunda kaldı. Tayvan'daki milliyetçi Çin idaresi de 'Çin işgaline' karşı alarma geçti.

ÇİN'İN 'DEMİR YUMRUĞU'

On binlerce insanın FlightRadar24'ten uçağını izlemeye çalıştığı Pelosi için pazar sabahı itibariyle -bu yazı yazılırken Singapur'a ineceği söyleniyordu- 'Tayvansız' tur duyuruluyordu. Pelosi de twitter hesabından "Amerika'nın bölgedeki müttefiklerimize ve dostlarımıza sarsılmaz bağlılığını yeniden teyit etmek için Hint-Pasifik'e giden bir Kongre heyetine liderlik ediyorum. Singapur, Malezya, Güney Kore ve Japonya'da ortak çıkarlarımızı ve değerlerimizi nasıl geliştirebileceğimizi tartışmak için üst düzey toplantılar yapacağız" diye yazdı.

Ukrayna çatışmasının gerilimi ortadayken 'nereden icab etmişti', tehlikeli bir gerilim olacağı aşikarken neden bu kadar zorlandığı soruları önümüzdeki dönemde tartışılacak. Aslında bu macera, sömürge geçmişinin ardından yakın tarihte 'Ukrayna'dan deneyimli' Çin yönetimi için 'demir yumruğu konuşturmasının' vesilesi oldu. Bir nevi fırsata dönüştü. Çinliler kuvvetle muhtemel ki ziyarete geçit verirlerse ABD'nin bir sonraki hamlesine zemin olacağını biliyordu.

28 Temmuz'da Biden'la 2 saat 17 dakika süreyle telefonda görüşen Çin lideri Şi Jinping, açıkça 'ateşle oynamayın' demişti. Dışişleri Sözcüsü Zhao Lijian "ABD tarafı ziyarette ısrar ederse kararlı karşı önlemlerle karşılanacaktır. ABD tüm sonuçlara katlanmak zorundadır" vurgusu yapmıştı. Ziyaret için harekete geçildiğinde Çin devletinin dünyaya yönelik İngilizce yayın organı Global Times yorumcusu Hu Xijin 'tepkinin emsalsiz olacağı ve şoke edici bir askeri müdahaleyi içereceğini' belirtti. Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun, Hava Kuvvetleri'ne Pelosi'nin uçağına eşlik eden ABD savaş uçaklarına uyarı atışı yapılması talimatı verdiği, dikkate alınmazsa 'vurun' dediği yansıdı. Çin medyasındaki 'Sonra uyarmadı demeyin...' yorumlarının 1962 ve 1978'de Hindistan ve Vietnam ile sınır çatışmalarından önce kullanıldığı anımsatıldı.

Aslında taa 10 Haziran'da Çin Savunma Bakanı Wei Fenghe, ABD'li mevkidaşına "Tayvan'ı Çin'den ayırmaya yeltenenler Çin ordusunun ne pahasına olursa olsun savaş başlatmaktan kaçınmayacağını bilmeli" sözleri açıktı. Dolayısıyla Çin anakaranın Tayvan'a en yakın kıyı eyaleti Fujian'da askeri tatbikat başlattı. Ağır askerî teçhizatı sevk etme görüntüleri yayınlandı. Tayvan Boğazı üzerindeki hava sahası kapatıldı. Çinliler yeni mobil hipersonik taktik balistik füzeleri DF-17'lerin de ilk videosunu yayınladı.

Çin Halk Cumhuriyeti açısından yakın tarihli hafızayı Tibet ve Hong Kong'da 'sömürgeci ruhun' hortlatılması, Sincan'da 'aşırı dinci terör' belirliyor. Çin'in asla ihmal etmediği Tayvan hassasiyeti üzerinden ciddi ciddi çatışmanın eşiğinden dönüldüğü söylenebilir.

'Kamikaze büyükannenin' macerasından geriye kalanlar şunlar: Tiananmen renkli devrim girişiminden iki sene sonra 1991'de aynı yerde iki ABD'li milletvekiliyle pankart açma girişimi engellenmiş olan Pelosi'nin yıllar sonraki hüsranı... ABD'de Çin'e bağımlılığa deva görülen çip yasası öncesi kocasının Nvidia hisselerini 'zararına' satmak zorunda kalmasıyla bitmeyen 'insider trading' tartışmaları... Bu arada Biden'ın paxloid ilacının reklamına yarayan iyileşmesine karşılık bir hafta geçmeden yeniden Kovid-19'a yakalanması...

Soğuk Savaş'ta sosyalist Çin'in piyasa ekonomisine yönelmesinin 'kolaylaştırıcılığını' yapmış, Sovyetleri ise 'çökertmeyi' başarmış ABD hegemonyası; 21'inci yüzyıla taşınan mücadelede en başta akıl kıtlığı, öngörüsüzlük, narsizm nedeniyle tekliyor. Tüm bunlar öngörülebilir de... İlginç olan bu hegemonya sarsılmasına bakıp emperyalizmi 'sıfırla çarpanmışcasına' değerlendiren ve reel sosyalizmden -kendi içlerinde ekonomi-politik ve siyasi liderliğin de önemli rol oynamasıyla- çark etmiş ülkelere 'sil baştan, sıfırlanmış' mantığıyla yaklaşan yorumların belirmesinde. Belki de 'zamanın ruhu'.