1980’lerde başlayan kamu varlıklarını özelleştirme çalışmaları, en çok mevcut iktidar döneminde yoğunlaşmıştır.

Kamucu, toplumcu bir enerji programının satır başları: Başka bir enerji mümkün!

Oğuz Türkyılmaz

Türkiye elektrik ve doğalgaz fiyatlarında çok yüksek oranda artışların olduğu, geçtiğimiz yıl faturalarını ödeyemedikleri için milyonlarca yurttaşın enerji kesintisi yaşadığı, enerji yoksulluğunun ciddi bir sorun olduğu bir ülke. 2021’in son günü, yapılan yüksek oranlı zamlarla, 2021’de , elektrik fiyatları; yüzde 72,5-158,7oranında artarken , doğalgaz fiyatlarındaki yıllık artış da, yüzde 47,1-345,5 düzeyinde oldu. Ülkemizde, işsizlik yakıcı bir sorun. Ücretlilerin yüzde 60’ına yakın bir bölümünün gelirleri asgari ücret düzeyinde. Milyonlarca emeklinin maaşı ise asgari ücretin yüzde kırk daha altında. Son fahiş zamların yakıcı ve yıkıcı etkisiyle , ödeyemeyecekler faturalardan ötürü elektrik ve doğal gazları kesilerek karanlığa ve soğuğa mahkum edilmek istenen yurttaşlar anayasal haklarını kullandılar.Ülkenin dört bir yanunda sokaklarda,alanlarda tepkilerini dile getrdiler.Elektrik ve gaz faturaları işyeri kiralarını aşan işyerleri kapanmaya başladı. Sol partiler, emek örgütleri zamların iptalini, düşük gelirli yurttaşlara kamu desteği ile elektrk ve gaz verilmesini talep ettiler.

YAŞANAN SORUNLAR İKTİDARIN ÖZELLEŞTİRME UYGULAMALARIN SONUCUDUR

1980’lerde başlayan kamu varlıklarını özelleştirme çalışmaları, en çok mevcut iktidar döneminde yoğunlaşmıştır.Son on yılda, kamu yeni santral yatırımı yapmazken, elektrik üretim tesislerinin büyük bölümü özelleştirilmiş ve elektrik üretiminde kamunun payı 2021’de yüzde 16,1’ye gerilemiştir. Elektrik üretiminin yüzde sekseninden fazlası, dağıtım ve satışının tamamı, özel şirketler aracılığıyla yapılmaktadır.Elektrik üretiminde da kayda değer bir ağırlığı olan bir kaç büyük özel sermaye grubu, elektrik dağıtımı, tedariği ve perakende satışında da etkindir. Elektrik dağıtım şirketleri ve santral özelleştirilmeleri ile alım garantili elektrik üretim tesislerinin ihalelerinde sürekli tercih edilen bazı özel sermaye grupları, kamudan en çok iş alan şirketler sıralamasında da, dünyada ilk sıralarda yer almaktadır.

KAMU KAYNAKLARI ŞİRKETLERE AKTARILIYOR

İktidarın enerji politikaları, kamu kaynaklarını özel şirketlere aktarmaya ve belirli sermaye gruplarının çıkarlarını azamileştirmeye yönelikltir. Elektrik enerjisi alanında 2018’de yaklaşık 41 milyar TL, 2019’da 56 milyar TL, 2020’de 62 milyar TL, 2021’de 70 milyar TL, özel şirketlere doğrudan transfer edilmiştir.Şirketlerin, İnsan yaşamını ve doğayı tahrip eden uygulamalarına da,ses çıkarılmadığı gibi, yapım ve işletme süreçlerinde her türlü kamusal destek de, sağlanmaktadır.Kömürlü termik santrallerin birçoğundaki baca gazı arıtma tesislerinin salımlarının , sınır değerlerin üzerinde olmasına karşın , çevreyi kirletmelerine göz yummaktan öte, yurttaşları ve doğayı zehirleyerek üretimlerin sürdürmelerine imkan verilmektedir.

Elektrik enerjisi alanındaki plansız uygulamalarla, tarım alanlarına, çevreye, ekosisteme, yöre halkının yaşamına ve ekonomisine etkilerine bakılmadan, yeni enerji santralleri lisansları verilmektedir. Bu kapitalist akıldışılık ve plansızlık öyle bir noktaya varmıştır ki, bir yanda kapasite fazlası varken diğer yandan arz açığı tehlikesi ciddiye alınması gereken bir noktaya gelmiştir.

Bugünkü enerji arzı içinde, fosil yakıtlar belirleyici ağırlıkta olup, yenilenebilir enerji kaynakların payı yalnız altıda birdir.2021’de elektrik üretiminde fosil yakıtların payı üçte iki olmuştur.Enerji kaynaklarının yüzde 70,2’si ithal edilmektedir..2021’de enerji hammaddeleri ithalatının tutarı, 50.5 milyar doları aşmıştır.

SORUNLAR TOPLUMCU, KAMUCU POLİTİKA VE UYGULAMALARLA ÇÖZÜLEBİLİR

1980’lerden bu yana, yoğunlaşan özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamaları, piyasalaştırılan diğer kamusal hizmetler gibi, enerji alanını da ; artan sorunlara boğmuştur. Sorunları aşmak ve krizden en çabuk ve en az hasarla çıkabilmek için, izlenecek yol bellidir. Yurttaşların ve toplumun gereksinimlerinin karşılanması için; toplumsal yarar esaslarını temel alan demokratik bir planlama ve toplumsal kalkınma perspektifli kamucu, toplumcu bir program uygulanmalıdır. Başta enerji, eğitim,sağlık olmak üzere tüm kamusal hizmetler, kamu kuruluşları eliyle verilmelidir.Enerji politika ve uygulamaları:

-Tüm yurttaşların ve toplumun ortak gereksinimleri olan; adalet, beslenme, uygun barınma, sağlık, eğitim, güvenli çalışma ve yaşam koşulları, ulaşım, iletişim, kültürel ve sportif hizmetler,temel ihtiyaç maddelerinin üretimi ve temini ve tüm bu hizmet ve faaliyetlerin ihtiyaçlarını karşılayacak miktar ve nitelikte enerjinin;

-Toplum çıkarlarını gözeten bir yapıda, kamusal planlama kapsamında, kamu hizmeti olarak,

-Doğal ve toplumsal çevreye olumsuz etkileri asgari düzeyde tutularak ve azami ölçüde yenilenebilir kaynaklara dayalı, etkin ve verimli olarak üretimini, iletimini ve dağıtımını amaçlamalıdır.

ENERJİDE KAMUSAL DÖNÜŞÜMÜN İLKELERİ

Toplumcu düşünceyi, sosyalist dünya görüşünü rehber almak

Kamu kuruluş ve işletmelerine toplumcu bir yönetim anlayışını egemen kılmak,

Planlama sistematiğine dayalı uzun vadeli öngörülerle, enerji ihtiyacının, toplumsal, kamusal ve ulusal çıkarlar gözetilerek, geniş kesimlerin sürekli yararlanmasına imkân verecek şekilde,düşük maliyetle ve çevreye en az zarar verecek biçimde karşılamak,

Enerji talebini gereksiz düzeyde artıracak , verimsiz yatırımlardan uzak durmak,

Yeni ihtiyaçları, dağıtımdaki kayıpları düşürerek ve nihai sektörlerde yer yer yüzde 50’nin üzerine çıkabilen enerji tasarrufu imkânları ile karşılamayı temel almak,

Yenilenebilir kaynaklara dayalı ve enerji ekipmanlarının yurt içinde üretimini öngören projelere ağırlık vermek.

Enerji ,sağlık gibi,eğitim gibi temel bir kamu hizmetidir. Kamu eliyle ve kamu denetiminde yürütülmesi gerekmektedir.Özelleştirilen kamu kuruluşlarının, değişik yöntemlerle , tekrar kamuya dönmesini sağlanmalıdır.

Bir adım daha atılmalı, yeni kamu iktisadi teşekküllerini sektör temelli olarak kurulmalıdır. Elektrik, petrol ve doğal gaz üretimi, iletimi ve dağıtımı, petrol rafinerileri ve petro kimya kompleksleri,ileri teknolojili demir çelik tesisleri, toplum,kamu ve ülke yararlı büyük ölçekli madencilik projeleri,kamusal eğitim, kültür, sağlık ve spor kurum ve tesisleri, kamusal ulaşım ve iletişim sistemleri,kurumları ve şebekeleri, sağlıklı kentsel gelişim ve toplu konut uygulamaları , sosyal güvenlik sistemi ve kurumları, temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin üretimi, temini,satışı ve dağıtımı ve diğer sosyal fayda yaratan alanlarda oluşturulacak güçlü kamusal kuruluşlar ve yapılar yoluyla, kamu tekrar lokomotif olmalıdır. Kamu işletmelerinde şeffaflık temel kural haline gelmeli, çalışanlar karar alma süreçlerinde ve denetimde etkin,söz ve karar sahibi olmalı, sendikal örgütlenme yaygınlaşmalı, üretenler yönetmelidir.

Tüm tüketim alanlarında enerjinin daha verimli kullanılmasını sağlayacak politika ve uygulamalar yürürlüğe konulmalı, demokratik bir planlama anlayışı ve uygulamasıyla toplumun gerçek ihtiyaçlarının karşılanmasını temel alınmalıdır.

Kapitalizmin gereksiz tüketim, sürekli yeniden üretim sarmalının tetiklediği, genel olarak tüm enerji kaynaklarının, özel olarak işlevsel olmayan elektrik tüketiminin körüklenmesi anlayışından uzak durulmalıdır.

Yeni elektrik enerjisi ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tesislerin ; karbonsuzlaşma hedefi doğrultusunda;. rüzgâr, güneş vb. yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ve ekolojik varlıkları koruyacak biçimde kurulması temel alınmalıdır. Rüzgâr ve güneş enerjisinden daha çok yararlanılmalıdır. Bugün yalnız yüzde 3’ü değerlendirilen güneşe dayalı elektrik üretim potansiyelinin değerlendirilmesi için, güneş enerjisi karşıtı yaklaşım devre dışı bırakılmalı ve kadim bir güneş ülkesi olan ülkemizde, bu sonsuz kaynak en yüksek düzeyde değerlendirilmelidir. Karasal GES’ler, RES’ler,yerleşim yerlerine, verimli arazilere, yeşil alanlara, ormanlara değil yerleşim yerlerinden yeterince uzak,tarıma uygun olmayan arazilere, çorak tepelere kurulmalı, RES’lerin yer seçiminde kuş göç yolları dikkate alınmalıdır.

Yeni kurulacak santralların ve bakım-rehabilitasyon-yenileme çalışmaları yapılacak tesislerin enerji ekipmanları ihtiyaçlarının yurtiçinde imal ve temini esas olmalıdır.

DÜZENLEMELER ÖNLEMLER

Doğal çevreyi ve toplumsal yaşamı olumsuz etkilediği saptanan tüm santralların faaliyetleri durdurulmalı, olumsuz etkileri tamamıyla giderici önlemleri almadıkları sürece, çalışmalarına izin verilmemelidir.

Tüm yeni sanayi, enerji, altyapı yatırım ve tesislerinin çevresel ve toplumsal etki değerlendirme çalışmalarında, yatırımın tüm etkileri bilimsel gerçeklere uygun olarak incelenmelidir. Kurulması öngörülen tesislerin yaratacağı etkilerin , bulundukları yörede var olan, ya da yatırım kararı alınmış diğer yatırım projelerinin etkileriyle birleşmesi sonucunda ortaya çıkacak kümülatif etki de değerlendirilmelidir. Tüm enerji santrali projelerinde Sosyal Etki Değerlendirme(SED) ve Çevresel Etki Değerlendirme(ÇED) süreçlerinin ciddiyetle uygulanması sağlanmalı, Sağlık Etki Seğerlendirmesi de , yasal çerçeveye dahil edilmelidir.

Termik santral baca gazı kirlilik sınır değerleri, Avrupa Birliği’nin 2021 yılında yayımlanan sınır değerlerine göre güncellenmelidir.

Tüm enerji projelerinde, yer seçiminden-projenin fizibilite aşaması, tesis montajı ve işletme ömrü sonuna kadar; sürecin tüm aşamalarında, toplum yararı ve çevre öncelikle göz önüne alınmalı, halkın kabulü, diyalog ve danışma önemsenmeli, verimli tarımsal arazilere enerji tesisi kurulması ve halkın geçim kaynağı olan tarım alanları ve ürünlerine zarar verilmesi mutlaka önlenmelidir..Ormanların, sulak alanların ve her türlü ekosistemin zarar görmesi izin verilmemelidir.

Acele kamulaştırma denen, sermayenin enerji yatırımları için yurttaşların oturdukları evlerden, topraklarından, çevrelerinden koparılmasına, sürgün edilmesine dayanak olan, insan haklarına aykırı bu uygulama derhal sona erdirilmelidir.

Yurttaşların kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirecekleri dağıtık enerji uygulamaları ve enerji kooperatifleri desteklenmelidir.

Türkiye’nin nükleer santrallara ve bu santralların üreteceği pahalı elektriğe ihtiyacı yoktur. Hammaddesinden teknolojisine, işletilmesinden mülkiyetine değin dışa bağımlı, atık ve risk sorunları çözülmemiş olan tüm nükleer santral projeleri iptal edilmeli, Akkuyu NGS projesi durdurulmalıdır.

Yapılarda ısınma amaçlı fosil yakıt kullanımının azaltılmalıdır.Tüm yeni binalar ve yapıların, ısınma ve soğutma ihtiyaçlarını ve ısı kayıplarını asgariye indirecek mimari özelliklere, yapım kurallarına ve güneşten azami ölçüde yararlanmalarını sağlayacak güneş mimarisi esaslarına uygun olmalıdır.

Tüm fabrikalarda, stadyumlarda, terminallerde ve büyük binalarda çatılara, yerleşimlerde ölü alanlara güneş panelleri konulmalıdır. Karayolları ve demiryollarının aydınlatılmasında güzergâh üzerinde kurulacak güneş panellerinden yararlanılmalıdır.

Yeni yapılarda yalıtım standartları yükseltilmeli, mevcut yapı stokunda yalıtım çalışmalarına ağırlık verilmeli, konutlarda oturanların yalıtım yapabilmeleri için kamu kaynaklarından destek sağlanmalı, yalıtım hizmet ve malzemelerinde KDV sıfırlanmalıdır.

KENTLEŞME VE ULAŞIM

Yüzde doksanından fazlası ithalatla karşılanan ve ithalatına yılda 25 milyar dolardan fazla para ödediğimiz petrolün üçte ikisi ulaşım sektöründe kullanılmaktadır. Enerjide dışa bağımlılığın en önemli nedenlerinden biri, karayollarındaki milyonlarca aracın yakıt tüketimidir. İthal fosil yakıtlara bağımlılığın ve ulaşım sektörü kaynaklı karbon salımlarının azaltılması için, ulaşım ve lojistik politikalarında çok ciddi değişiklikler yapılmalıdır. Özel oto sahipliğini özendiren bireysel taşıma sistemleri yerine, kent içi ulaşımda, yürüyüş ve bisiklet yollarını,bisiklet kullanımını, elektrikli raylı toplu taşımacılığı, kentler arası ulaşım ve lojistikte raylı sistemleri ve deniz taşımacılığını başat hale getirecek politika ve uygulamalara yönelinmelidir.

TCDD’de özelleştirmeler son bulmalı, özelleştirilen hizmetler kamulaştırılmalıdır. Bütün demiryolu şebekesinde tam sinyalizasyon ve elektrifikasyon sağlanmalı, elektrikli lokomotif ve vagonların yerli imalat oranının yüzde yüz olması hedeflenmelidir. Her ile havaalanı gibi kaynak israfına neden olan gereksiz projelerden vaz geçilmeli, karbon ayak izi demir yollarına göre yüksek olan dahili hava ulaşımı hedefleri gözden geçirilmelidir.. Tüm ulaşım ve altyapı yatırımları incelenmeli, pahalı ödeme garantili fesat sözleşmeleri iptal edilmeli, tiksindirici borçlar üstlenilmemelidir.

Küçültülmüş ve işlevsizleştirilmiş Türkiye Denizcilik İşletmeleri yeniden yapılandırılmalıdır. Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz hatlarında yolcu ve yük taşımacılığına, dış hatlarda yük taşımacılığına başlanmalıdır.

ENERJİ SEKTÖRÜNDE YENİ BİR YAPILANMA VE YENİ KURUMLAR

PLANLAMA YENİDEN: TÜRKİYE PLANLAMA KURUMU

Büyüme ile istihdamı ve adil bölüşümü ortaklaştırmak,

Bölgeler arasındaki eşitsizliği ve toplumdaki gelir dağılımı arasındaki dengesizliği gidermek,

Temel bilimleri, teknolojiyi ve nitelikli üretimi temel alan bir sanayiyi geliştirmek, --Eğitim, sağlık, enerji, ulaşım, konut vb, hizmetlerin kamu eli ile verildiği toplum yararına bir kalkınmayı gerçekleştirebilmek,

Eşit, özgür, adil, dayanışmayı önemseyen demokratik bir toplum ve refah içinde yaşanacak bir ülkeye ulaşmak için kamu kuruluşları yeniden yapılandırılmalıdır.

Bu yeni kurumsallaşmanın önemli bir bileşeni olarak, ülkenin bütünlüğünü ve toplumun yararını esas alan, merkezi/ulusal ve bölgesel planların hazırlanması sürecinde yerel toplumların özgül koşullarının ve ihtiyaçlarının, yerelde merkezden daha iyi tanımlanacağı ve belirlenebileceğini kabul eden bir anlayış ve kurgu ile Türkiye Planlama Kurumu(TPK) kurulmalıdır. TPK’nun ,il, bölge ve ülke düzeyinde yapacağı tüm çalışmalara, yerelden merkeze doğru geniş katılımlar sağlanmalıdır.

kamucu-toplumcu-bir-enerji-programinin-satir-baslari-982794-1.

Temel sektörlerde strateji, politika ve önceliklerin tartışılıp, yeniden belirleneceği, toplumun tüm kesimlerinin, konunun tüm taraflarının görüşlerini demokratik bir şekilde, özgürce ifade edebileceği, geniş katılımlı Ulusal Platformlar oluşturulmalıdır. Bu platformlar ve TPK ile eşgüdüm ve etkileşim içinde birlikte çalışmak üzere, ilgili Bakanlıklar bünyesinde Ulusal Strateji Merkezleri kurulmalıdır. TPK ve Bakanlıklar, Ulusal Platformlar ve Strateji Merkezlerinin ortak çalışmalarına dayanarak ile; kısa, orta ve uzun vadeli strateji belgeleri, beş yıllık planlar, yol haritaları, eylem planları hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. r.

Strateji belgeleri ve planları, mevzuat hazırlıkları, yol haritaları, eylem planları vb. belgeleri; mutlaka demokratik, katılımcı ve şeffaf bir anlayışla hazırlanmalıdır.. Bu çalışmalara ilgili kamu kurumları ve yerel yönetimlerin yanı sıra üniversiteler, bilimsel araştırma kurumları, meslek odaları ve örgütleri, uzmanlık dernekleri, sendikalar, tüketici örgütleri ve yatırımların yapılacağı bölgelerde yaşayan halkın temsilcilerinin etkin işlevsel katılım ve katkıları sağlanmalıdır. Demokratik planlama kurgusu ve işleyişi kapsamında, kamu bütçesinin gelir ve harcama kalemlerinin belirlenmesi süreçlerinde yurttaşlar, emek ve meslek örgütler görüş ve önerilerini bildirmeli ve söz sahibi olmalıdır.

ELEKTRİK ÜRETİM, İLETİM, DAĞITIM: TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU (TEK)

Elektrik üretim, iletim, dağıtım hizmetlerini verecek tesislerin ve şebekelerini kurmak ve işletmek, ihtiyaç duyulacak mühendislik ve müşavirlik hizmetlerini vermek, santral ve şebekelerin tesis, işletme, yenileme ve genişletme çalışmalarında ihtiyaç duyulan ekipman ve aksamın bünyesinde ve/veya sektördeki kuruluşlarla birlikte üretim faaliyetlerini gerçekleştirmek için, bu işlevleri yerine getirmeye uygun bir yapıda Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) kurulmalıdır.

TÜRKİYE PETROL ve DOĞAL GAZ KURUMU (TPDK)

Petrol ve gazın enerji arzı ve tüketiminde paylarının düşürülmesi hedeflenmekle birlikte, diğer kaynaklarla ikame edilmeleri zaman alacaktır. Petrolde yüzde doksanı aşan, doğal gazda yüzde yüze ulaşan dışa bağımlılığın azaltılması ve yüksek tutarlı ithalat faturalarının düşürülmesi gerekmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de, petrol ve doğal gaz arama, üretim, rafinaj, iletim faaliyetleri; dikey bütünleşmiş bir yapıda sürdürülmelidir.. Bu yapı, dağıtım ve satış faaliyetlerinde de bulunabilmelidir. r. Bu amaçla, TPAO ve BOTAŞ’ı da bünyesine alacak Türkiye Petrol ve Doğal Gaz Kurumu (TPDK) kurulmalıdır. r. Arama ve üretim faaliyetlerinde çevreye yönelik olumsuz etkilerin asgari düzeyde olmasına çalışılmalıdır.

Önerdiğimiz kamusal yapıda, adı üzerine piyasa kurumu olan ve bugüne değin tek işlevini, yurttaşların değil, enerji şirketlerinin hak ve çıkarlarını kollamak olarak görmüş Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve yine enerji alanında piyasa ve borsa yapısını idare etmek üzere kurulmuş olan EPİAŞ kapatılmalıdır.

Bu öneriler kapsamlı sol bir programın enerji bölümünde yeralacak olan “Demokratik Enerji Programı” nın bir parçası olarak tasarlanmıştır. İlgili kişi ve kesimlerin görüş,önerileri ve katkılarıyla zenginleşecektir.