Yeni torba yasadan (6552 sayılı) sonra kamuda taşeron işçi çalıştırmak ve hizmet alımı adı altında kiralık işçilik uygulamasına (işçi ticaretine) devam etmek iyiden iyiye tuhaf bir hale geldi

Yeni torba yasadan (6552 sayılı) sonra kamuda taşeron işçi çalıştırmak ve hizmet alımı adı altında kiralık işçilik uygulamasına (işçi ticaretine) devam etmek iyiden iyiye tuhaf bir hale geldi. Geçen haftaki yazımda torba yasanın taşeron işçiler açısından yeni bir hak getirmediğini, yasalarda ve yargı kararlarında zaten yer alan kuralları daha belirgin ve açık hale getirdiğini yazmıştım. Torba yasa ile ilgili değerlendirmelere bu hafta da devam edelim ve kamuda taşeron işçilerle ilgili düzenlemelere göz atalım.

Torba yasa ile İş Yasası’nın 36. maddesinde yapılan değişiklikle “İşverenler, alt işverene iş vermeleri hâlinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür” hükmü eklenmiştir. Bu kural yasanın 2. maddesinin gereği olmakla birlikte uygulanmasında ciddi sorunlar yaşanıyordu.

Kamuda çalışan taşeron işçilerle ilgili diğer düzenlemelerden biri kıdem tazminatına ilişkindir. “Taşeron işçisine kıdem tazminatı müjdesi” diye sunulan uygulama müjde değil, kıdem tazminatı yükümlülüğünün tümüyle devlete yüklenmesidir. Taşeron işçilerin kıdem tazminatı hakkı olmadığı haberleri doğru değildir. Taşeron işçilerin kıdem tazminatı hakkı eskiden de vardı. İşveren ve alt işveren bu haktan birlikte sorumludur. Torba yasa ile İş Yasası’nın 112. maddesine eklenen hükümlerle taşeron işçilerin kıdem tazminatları doğrudan kamu tarafından ödenecektir. Böylece taşeron şirket kıdem tazminatından net bir biçimde kurtulmuştur. İş sözleşmeleri kıdem tazminatı hak edecek şekilde sona eren taşeron işçilerin kıdem tazminatlarını kamu kurumları ödeyecek.

Torba yasa ile taşeron (alt işveren) işçilerinin toplu iş sözleşmeleriyle ilgili de düzenleme yapılmıştır. Kamudaki taşeron işçilerin toplu iş sözleşmeleri, alt işverenin yetkilendirmesi koşuluyla kamu işveren sendikaları tarafından yürütülüp sonuçlandırılacaktır. Eğer böyle bir toplu sözleşme imzalanırsa ilgili kamu kurumu alt işverene toplusözleşmenin getirmiş olduğu bedel artışı kadar fiyat farkı ödeyecek. Bu hükmün toplusözleşme özerkliğine aykırı olması bir yana toplusözleşmeden kaynaklanan işçilik maliyet farkının idare tarafından üstlenilecek olmasının altı çizilmelidir.

Torba yasanın 14. maddesi ile “sürekli nitelikte olanlara ilişkin hizmet alımlarında, yüklenme süresi üç yıl olup, işin niteliğinden veya süresinden kaynaklanan zorunlu hâllerde bu süre gerekçesi gösterilmek şartıyla üst yöneticinin onayıyla kısaltılabilir” hükmü getirilmiştir. Böylece kamuda hizmet alım sözleşmelerinin süresi kural olarak üç yıla çıkarılmıştır. Üç yıldan kısa hizmet alım (taşeron sözleşmeleri) istisna olacaktır.

Kamuda hizmet alımı adı altında kiralık işçi çalıştırılmasının tamamen muvazaalı (hileli) ve kamu yararı olmayan bir uygulama olduğu biliniyor. “Yeterli nitelikte ve sayıda” personel olmaması gibi saçma bir gerekçeye dayalı olan kamu hizmet alımı sözleşmeleri tümüyle iş hukukuna aykırı uygulamalardır.

Kamu yıllar yılı aynı taşeron işçileri asıl ve sürekli işlerde aralıksız bir biçimde çalıştırmaktadır. Her yıl yapılan ihalelerle işçileri kiralayan şirket bazen değişmekte ancak işçiler aynı kalmaktadır. Bu taşeron işçiler kamu hizmeti üretmektedir. Bu işçilerin çalışma düzeni kamu idaresi tarafından oluşturulmakta, sevk ve idare kamu idaresine ait olmaktadır. Ortada alt işveren yoktur. Alt işveren bazen yüzlerce kilometre uzaktaki bir şehirde küçük bir büro olabilmektedir. Alt işverenin taşeron işçilerle fiilen ilişkisi yoktur. Tek ilişki kamudan aldıkları parayı işçilerin hesabına transfer etmektir. Oysa bu işlemi bankalar zaten bedava hatta üste para vererek yapmaktadır. Alt işveren sadece bu transfer işlemini yaparak, işçi ticareti yapmakta ve havadan para kazanmaktadır.

Yeni torba yasa ile kamu işverenine daha net yükümlülükler getirilmiştir. İşçilerin ücretlerinin yatırılıp yatırılmadığı ve izinlerinin kullandırılıp kullandırılmadığı kamu işvereni tarafından resen denetlenecektir. Kamu işvereni taşeron işçinin kıdem tazminatını ve olası toplusözleşme farkını üstlenecektir. Dahası kamu hizmet alım sözleşmeleri en az üç yıllık olacaktır.

Bütün bunlardan sonra şu soru yanıt bekliyor: Kamuda neden taşeron işçi çalıştırılıyor? Kamuya yük getirmekten başka bir anlamı olmayan bu uygulamanın, kamu kaynaklarının hiçbir işlevi olmayan taşeron şirket patronlarına aktarılmasının akılla, mantıkla, bilimle ve hukukla nasıl bir izahı var? Kamuda taşeron işçi çalıştırılmasında nasıl bir kamu yararı var? Ne izahı var ne de yararı. Düpedüz kamu zararı var. Kamuda taşeron işçi çalıştırılması sadece işçilere değil, kamuya da zarardır. Kamu kaynaklarının kötüye kullanılmasıdır.

Kamuda taşeron işçi çalıştırılması akıl, mantık ve bilim dışı bir uygulamaydı. Yeni torba yasayla artık bir ucubeye dönüşmüş durumda. Bu yüzden kamuda taşeron işçi çalıştırmaya, insan kiralamaya (işçi ticaretine) bir an önce son verilmeli ve kamudaki taşeron işçileri kamu işçisi haline getirilmelidir.