Büyük oranda hizmet sektörü ve öğrenci hareketliliği ile ayakta kalan Eskişehir ekonomisi, bir yıldır adeta can çekişiyor. Kent ekonomisinin üzerindeki karabulutlar 16 aydır dağılmıyor. Esnaf, “Yalnız bırakıldık” diyor.

Kan ağlar haldeyiz

Hüseyin ŞİMŞEK
Mustafa BİLDİRCİN

Eskişehir’in en işlek caddelerindeki çok sayıda dükkân ve iş yeri kapısına kilit vururken ayakta kalmaya çalışan esnaf da sahipsizlikten yakınıyor. Salgın öncesi oturacak yer bulmanın neredeyse imkânsız olduğu kafe ve restoranların boş masaları, kentteki ekonomik tahribatı da gözler önüne seriyor. Bir öğrenci kenti olarak anılan Eskişehir’de en çok, eğitimin dijital platformlara taşınması ile kentten ayrılan öğrencilerin yokluğu hissediliyor.

Siftah bile yapamadan dükkânını kapattığını belirten esnaf, turizmin durma noktasına geldiğini ifade eden Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve salgın sonrasında toparlanma umudunun olmadığını belirten Eskişehir Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen’in anlattıkları, kentteki ekonomik yıkımı özetliyor.

YALNIZLIKLA YÜZLEŞTİK

Gelişmiş ülkelerin salgının ekonomik tahribatını daha kolay atlattığını söyleyen Eskişehir Lokantacılar Odası Başkanı Bahar Bilen, “Çok zor günler geçiriyoruz” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Maalesef ülkemizde küçük esnafın işi biraz zor geçti. Tabii destek falan yoktu. 16 ay geçti, 16 aya yakın kapalı işletmeler hiç açılmadı. Yüzde 70’e yakın işletmemiz de ‘aç-kapat’ sistemiyle çalıştı. Dolayısıyla onlar da paket servis yaparak giderlerini karşılayamadı. Yani birçoğunu paket servis tatmin etmedi. Dolayısıyla zor bir süreç geçirdik. Hükümet de bu süreçte kötü bir sınav verdi ve esnafımızı çok yalnız bıraktı. Dolayısıyla kendimizi sorgulamamız için de bir sebep oldu pandemi. Ne kadar yalnız, ne kadar cılız, ne kadar savunmasız olduğumuzu gördük bu süreçte.”

Bilen, uzun yıllardır kuruşu kuruşuna ödedikleri vergilerin zor günlerden geçerken kendileri için kullanılmadığını ifade ediyor. Pandeminin ‘mücbir neden’ sayılarak, esnafın vergiden muaf tutulması gerektiğini anlatan Bilen, “Anayasa’nın 173’üncü maddesinde, ‘Devlet esnafını koruyucu ve kollayıcı tedbirler alır’ denir. Ama ne kadar korur, ne kadar kollar, ne kadar tedbir, nasıl bir tedbir alır bunun açıklaması yapılmamış” diyor.

kan-aglar-haldeyiz-889485-1.
Lokantacılar Odası Başkanı Bilen, iktidarın esnafı yalnız bıraktığını söyledi

SOKAĞA ÇIKAMAZ HALDEYİZ

Dükkân kapatmanın maliyetinin ağır olduğunu ve bir şekilde ayakta kalmaya çalıştıklarını kaydeden Bilen, şunları dile getiriyor: “Dolaplarımızı doldurmak bir maliyet... Bir anda kapanınca, oradaki ürünlerin son kullanma tarihleri vesaire bizi epey sıkıntıya soktu. Çok ciddi kiralar ve vergiler var. Esnafın hiçbir geliri yok; evleri kira, dükkânları kira ve çoluk çocukları var. Hiçbir destekleri yok, dolayısıyla bu durum çok ciddi travmalara sebep oluyor. Psikolojik sorunlar yaşıyorlar. Köyde veya burada yaşayan ailelerinin yanına, onların emekli maaşlarına sığınmış durumdalar, sokağa çıkamaz hale gelmişler. Nasıl toparlarlar, nasıl tekrardan bu işletmeler ayağa kalkar, bunu öngöremiyoruz. Borçlarımızın yapılandırılması, ödeyemedikten sonra bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla bizler borçlarımızı kapatmak istiyoruz. Bizler devletimize karşı vecibelerimizi yerine getirmek istiyoruz. Uzun vadeli taksitlerle ödemek istiyoruz. Ayakta kalmak istiyoruz.”

Eskişehir’de 12 yıldır “Babacan Es Es 26” isimli kıraathaneyi işleten Çiğdem Babacan da benzer şeyler anlatıyor. Pandemi öncesi ağzına kadar dolu olan işletmesinin aylardır boş olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuşuyor: “İki çalışanım vardı, maalesef ikisinin de işine son vermek durumunda kaldım. Pandemi döneminde devletin bize son dört aydır verdiği ufak tutarları aldık. Son olarak toplamda 5 bin TL gibi bir destek aldık. Aldığımız paralar olduğu gibi bankaların eline geçti. Biz elimize alamadan bankalar el koydu. Büyük borçlarımız var.”

kan-aglar-haldeyiz-889486-1.
İşletmeci Babacan, “Borç çok” diyor

SATACAK BİR ŞEYİM YOK

Bazı günler 20 TL kazançla dükkânı kapattığından söz eden Babacan, mağduriyetini şu ifadeleri kullanarak aktarıyor: “Ben bin 800 TL kira veriyorum. Vergisi ve faturaları ile birlikte çok daha yüksek oluyor ve günde 20 TL ile bunu karşılamamız mümkün değil. 46 yaşındayım, bu yaştan sonra başka hiçbir yerde kimse beni işe almaz. İşsizler ordusuna katılmış oluruz. Talebimiz, oyunların bir an önce serbest bırakılmasıdır. Bu olmazsa kahvehaneler biter. Stopajların, verginin ve KDV’nin kaldırılması gerekiyor. Borç yapılandırmaları yeterli olmuyor. En azından bir süreliğine tahsis edilmemesi gerekiyor. Banka borçlarımız var. Sürekli faiz biniyor. Bu banka borçlarının en azından normale dönene kadar durdurulması gerek. Bankalardan aldığımız paraları 24 ayı geçtim, 36 ayda, hatta 48 ayda bile kapatamayız. Çünkü 16 aydır pandemi ile mücadele ediyoruz.”

Babacan, şöyle devam ediyor: “Eğer icra gelirse çay ocağından başka satacak bir şeyim yok. Sandalyeler ve masalar para etmez. Ocağımı satmak da istemiyorum. Bir kadın olarak Eskişehir’de kıraathane işletmecisi olmak kolay değil. Bunu hakkıyla yaptım ama iktidarın herkese sırt dönen tutumu yüzünden şu an çok zor durumdayım. Komşularımız, esnaf arkadaşlarımız faturalarımızı ödedi; bazısı yemek getirdi, karnımızı doyurdu. Esnafı muhtaç hale getirdiler.”

kan-aglar-haldeyiz-889488-1.
Kafelerin boş masaları kentin durumunu özetliyor

MÜZİSYENLER UNUTULDU

Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan mezun olan ve Eskişehir’de müzisyenlik yapan Armağan Çakır’ın sözleri, salgından en çok etkilenen sektörlerin başında gelen eğlence sektörünün durumuna ayna tutuyor. Kısıtlamalarda en büyük darbeyi müzisyenlerin yediğini ifade eden Çakır, şunları anlatıyor: “Önce çalıştığımız yerler kapatıldı, sonra açtık ama ‘saat kısıtlaması var’ denildi. Sonra danslar yasaklandı ve buna bağlı olarak canlı müzik yasaklandı. Ama kafeler, barlar ve restoranlar kayıttan müzik vermeye devam etti. Virüsü biz yayıyormuşuz gibi işsiz kaldık. Bizler için çözüm yolu üretmek yerine yardım vermeyi seçtiler. Televizyon dizilerinin çekimleri bile devam ederken bize çalışmak yasaklandı. Oysa ki bizim istediğimiz devletten yardım almak, yattığımız yerden kazanç sağlamak değildi. Bizler işlerimizi istedik ama sesimizi kimse duymadı. Çok önerilerde bulunduk, sosyal mecralarda özel programlar yapan oldu. Canlı platformlarda müzisyenlere konser verdirerek çok cüzi para verenler oldu. Müzisyen dostlarımızın hepsi işsiz kaldı. Dostlarımızın bir bir intihar haberlerini aldık, canımız çok yandı ama sesimizi duyan olmadı.”

SALGINA RAĞMEN AŞEVLERİ HESABINA EL KONULDU

Pandemi ile birlikte uygulanması zorunlu kısıtlamalar nedeniyle özellikle küçük esnaf ve çalışanları ile günlük yevmiye ile çalışan kesimlerin büyük sıkıntılar yaşadığının altını çizen Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, kentin durumuna ve belediyenin yürüttüğü çalışmalara ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Sanayi kuruluşları, büyük alışveriş merkezleri gibi öz sermayeleri nispeten güçlü firmalar çalışmaya devam ederken küçük esnaf doğrudan kapatıldı. Burada bir eşitsizlik söz konusu. Eskişehir açısından pandeminin en olumsuz sonuçlarından biri de son beş yılda büyük bir artış gösteren iç ve dış turizmin neredeyse durma noktasına gelmesidir. Esnaf bu konuda da önemli bir gelirden mahrum kaldı. Pandeminin ilk günlerinden itibaren yetersiz kalan hükümet yardımlarına karşı, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile iki merkez ilçe belediyemiz yıllardan beri ihtiyaç sahiplerine sıcak yemek dağıtan aşevlerinin bankalardaki hesaplarına İçişleri Bakanlığı genelgesiyle el konularak hazineye aktarıldı. Buna rağmen belediyelerimiz, ‘Şehir Paylaşmaktır’ projesini hazırlayarak hem diğer bütçe imkanları hem de halkımızın katkılarıyla birlikte esnaf ve sanatkarlara da tercihlerine göre sıcak yemek veya erzak yardımı (yoksullara da giysi yardımı) yapmaya başladık. Nitekim pandemi sürecinde her ay ortalama 600 haneye 36 bin kap sıcak yemek dağıttık.”

kan-aglar-haldeyiz-889487-1.
Yılmaz Büyükerşen