Seriyi henüz izlememiş seyircinin filmden keyif alacağını sanmıyorum. Keyifle izleyecek olanlar ise fanları olacaktır

Kan savaşları

Underworld serisi 2003 yılından itibaren fanların rağbet gösterdiği aksiyon/korku türünde bir film oldu. Seyirciyi, sahip olduğu gotik havası, karanlık yapısı ve en çok da kadın kahramanı Selene ile kendine çekti. Dört yıl aradan sonra gelen serinin bu beşinci filminde güçlü kadın vampir savaşçı Selene (Kate Beckinsale) hem Lycan klanının (kurt adamlar) hem kendisine ihanet eden Vampir hakimiyetinin saldırılarına karşı kızını koruyor. Bu son filmin en önemli özelliği bir kadın yönetmene sahip olması.

Underworld’ün ilk kadın yönetmeni
Filmin yönetmeni, daha önce TV serilerinde bazı bölümler çeken ve Alien: Resurrection, The Day After Tomorrow ve Aeon Flux gibi önemli filmlerde yardımcı yönetmenlik yapan Anna Foerster. Bu ilk uzun metraj film denemesinde görünen o ki yönetmen Foerster karanlık aksiyonlara hiç yabancı değil. Sinematografi deneyimlerinin yansıması bu filmde açıkça gözüküyor. Görsel anlamda birbirine tutarlı bir konsept geliştirmiş olduğu, kamera hareketlerinden, sahne açılarından ve belli karakterleri belli anlarda belli şekillerde gösterme tarzının tutarlılığından bu anlaşılıyor. Görsel olarak serinin ilk filminde yakalanan o karanlık gotik atmosfer bu filmde geri dönmüş diyebilirim. Yönetmen belli kuralları olan bir seriye müdahale edebileceği kadar etmiş. Örneğin dövüş sahnelerinin hepsi birbirinden farklı düşünülerek ilgi diri tutulmuş. Ama gittikçe hantallaşan ve aptallaşan bu seride yeni bir canlılık, ilginçlik var mı derseniz, cevabım hayır olur.

Aptallaşan seriler
Underworld, gün ışığında vücutları gösterişli bir mücevher gibi parlayan, komik bir yüzük takıp gün ışığında dolaşabilen vampirlerin ve sevimli normal kurt formlarına dönüşen kurt adamların olmadığı bir seridir. Hikâyede insanların varlık olarak önemsizliği şık bir tavırdır. Eski mistik ve gotik atmosferi terk etmemesi, karanlığın mavi kontrast hâkim rengi, serinin imzalarıdır. Ve her şeyden önemlisi Selene kadınların kahramanıdır. Ancak tüm bu olumlu yönlere rağmen hemen her serinin düştüğü tuzağa düşen bu film de gittikçe aptallaşmış.

Haddinden fazla uzayan serinin süresi kısalır. Bahsettiğim aptallaşmanın göstergelerinden biri filmin kısa süresi. 121 dakika olarak başlayan serinin ilk filmi, bu son filmde zar zor 91 dakikayı buluyor. Serinin en kötü filmlerinden olan Awakening ise 88 dakika idi. Bu kısalıklar, hikâyede dövüş sahnelerinden başka çekebilecekleri bir şeylerin olmadığını gösteriyor. Savaş sanatları ve kılıç dövüşleri içeren aksiyon sahneleri ile garip Ortaçağ fantezisine dönüşen bu filmde vampir ısırığının olmaması da çok aptalca. Ne anladım ben bu vampir filminden o zaman!...

Yeni lider
Filmde görsel efektlerin olduğu önemli yerler genelde karanlığa düşürülmüş. Elbette kurt formundaki bir kurt adam ortadan ikiye ayrılırsa nasıl gözükür bilemeyiz ama sanki filmin bu önemli sahnesi biraz ucuzdu ve ikiye ayrılan kurt adam plastik gibi gözüküyordu. Zaten tam göremedik, çünkü geniş açı ve uzak mesafeden çekilmişti. Filmin en önemli yeniliği, sürü psikolojisi ile dağınık bir şekilde hareket ettiğini bildiğimiz kurt adamların sistem değiştirmesi oldu. Filmin yeni karakterlerinden olan Lycanların yeni lideri Marius önderliğinde kurt adamlar ilk kez organize bir ordu gibi hareket ediyorlardı.

Bu filmi keyifle izleyecek olanlar en başta serinin fanları olacaktır. Seriyi henüz hiç izlememiş olan seyircinin filmden keyif alabileceğini sanmıyorum. Benim izlememdeki tek ve değişmez sebep kesinlikle Selene yani Kate Beckinsale’dir. Vücudunu saran deri kostümü, değişmez kalın topuk siyah botları ile sergilediği akrobatik hareketleri ve vurdum mu oturturum kıvamındaki karizmatik bakışları ile benim gönül bağım kadın kahramanımızadır. Üstelin bu filmde kadın yönetmen gözüyle Selene’nin çok daha havalı gözüktüğünü düşünüyorum. Yeni saçlarını beğendim. Filmin finalinden bir devam filminin geleceği anlaşılıyor. Bu filmde ağırlık Selene ve David arasında eşit bölüştürülmüştü. Benim tahminim 6. filmden itibaren Selene’nin yerine David’in filmin odak karakteri olacağı yönünde. Ancak Underworld’ün ayakta kalması isteniyorsa biraz hikâyeye ağırlık verilerek, David’den de daha ilgi çekici taze bir kan bulmaları gerekmekte. Belki Selene’nin kızı Eve bu görevi üstlenebilir.