Google Play Store
App Store

Kanal İstanbul ÇED raporu iptal davasında, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılacak. Duruşma öncesi yapılan açıklamada, "Enflasyon yüzde 100’ün üzerinde, halkın satınalma gücü her gün düşerken, IMF’siz IMF uygulamalarıyla halk nefes alamazken, iktidar milyarlarca dolarlık 'çılgın proje' peşinde" ifadeleri kullanıldı.

Kaynak: Haber Merkezi
Kanal İstanbul için yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi: "İktidar çılgın proje peşinde"
Fotoğraflar: BirGün

Başta bilim insanları olmak üzere pek çok kesimin karşı çıktığı Kanal İstanbul Projesi için "ÇED iptal davası"nda, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yapılacak.

"Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu", duruşma öncesi mahkeme önünde basın açıklaması yaptı.

"Dava açılışının üzerinden neredeyse 5 yıl geçmişken yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi kararıyla karşı karşıyayız" denilen açıklamada, "Bu proje gerçekleşirse, ormansız, susuz, türleri yok olmuş, denizi ve havası kirlenmiş bir Marmara Bölgesi olacağını biliyoruz" ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, "Bu proje gerçekleşirse, ormansız, susuz, türleri yok olmuş, denizi ve havası kirlenmiş bir Marmara Bölgesi olacağını biliyoruz" vurgusu yapıldı.

"Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu"ndan yapılan açıklama şöyle:

"İstanbul’un ölüm fermanı Kanal ve Yenişehir projesine karşı açtığımız ÇED iptal davasında mahkeme neredeyse 5 yıl üzerine yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırmaya karar verdi.

Kanala karşı mücadelemizin bir ayağı da Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu’na karşı açtığımız davalardır. Özetle; 2020 yılının başında verilen ÇED olumlu kararına karşı Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu olarak 14 kurum ve 190 kişiyle birlikte ÇED olumlu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle bir yurttaş davası açmıştık.

Bizim davamızla birlikte birçok kurumun açtığı dava aynı idare mahkemesinde toplanarak davayı açmamızın üzerinden iki yıl geçtikten sonra bilirkişi incelemesi yapılmıştı. Bu bilirkişi raporunun ardında davamız uzunca bir süre mahkemeler arasında git-gele tabi tutulmuş, son olarak Danıştay 4.Dairesi mevcut bilirkişi raporuna rağmen geçtiğimiz yıl yürütmeyi durdurma konusunda karar vermeksizin daha önce alınan yüklü yargılama giderine ek olarak yürütülen davalardan tekrar, ayrı ayrı keşif-bilirkişi parası talep etmişti. Şimdi dava açılışının üzerinden neredeyse 5 yıl geçmişken yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi kararıyla karşı karşıyayız.

KANAL BAHANE, RANT ŞAHANE

2011 Yılında Erdoğan’ın “çılgın proje”si olarak gündemimize giren Kanal İstanbul’a karşı İstanbul halkının mücadelesi projenin yapılmasını bugüne kadar durdurdu. İstanbul iktidarın yeni imar planları ile saldırı altındadır, Yenişehir Rezerv Yapı Alanı imar planları mahkeme tarafından iptal edildiği halde inşaatlar devam ediyor.

“Yenişehir Projesi” adı altında kentin en eski mahalleleri, köyleri, tarım alanları inşaat sermayesine yeni kazanç alanları yaratmak için devredilmektedir. Rezerv alan yasası ile halk yerinden edilip, lüks konut yapımı için alan açılmaktadır.

İstanbul depremi kapıdayken, halkın yaşamını tehdit ederken iktidar depreme bütçe ayırmak, yoksul halkın konutlarını yenilemek yerine bir avuç zengin için yeni yaşam alanları yaratmanın peşindedir, lüks konutlardan golf sahalarına…

TÜM MARMARA’NIN EKOLOJİK YIKIMIDIR

Defalarca söyledik duymak istemeyenler için tekrar edelim, bu kanal ve yeni kent projesi; İstanbul’un daha fazla ormansızlaşması, son tarım alanlarının, göllerinin yok olması betonlaşma ile bir ısı adasına dönüşmesine neden olacaktır. Bunun sonuçları bölgenin tümünde hem insanlar hem de canlı yaşam için ciddi bir tehlike oluşturuyor. Bu proje gerçekleşirse, ormansız, susuz, türleri yok olmuş, denizi ve havası kirlenmiş bir Marmara Bölgesi olacağını biliyoruz.

Kanal’ın yapılacağı alanlarda hem tarihten kalan eserler, hem de daha çok yoksulların yaşadığı mahalleler vardır. İktidar, bu mahallelerin yerinde yapılandırması yerine, buralarda yaşayan insanları, hayvanları kovarak, Şahintepe’de yapmaya çalıştıkları gibi sadece seçkinlerin yaşadığı yeni mahalleler yaratıp “mutenalaştırma” peşindedir.

İKTİDAR ÇILGIN PROJE PEŞİNDE

İstanbul halkının ezici bir çoğunluğu, işçisi, emekçisi, emeklisi yoksulluk sınırında ya da sınırın altında yaşıyor. Tam da bugünlerde asgari ücrete, emekliye ne kadar zam yapılacağını takip ediyor, çünkü geçinemiyor. Enflasyon yüzde 100’ün üzerinde, halkın satınalma gücü her gün düşerken, IMF’siz IMF uygulamalarıyla halk nefes alamazken, iktidar milyarlarca dolarlık “çılgın proje” peşinde.

Son olarak tekrar edelim; bu proje İstanbul’a, doğaya, Marmara Bölgesi’ne, halka geri dönülmez zarar verecek. İstanbul daha fazla yapılaşamaz, daha fazla nüfus taşıyamaz, son kalan suyu, oksijeni, ormanları, tarım alanları sermayenin kar hırsına daha fazla kurban edilemez ve kentin belleği yok edilemez. Bütün ülke bunu söylerken kulaklarını tıkayanlar er ya da geç bu proje ile birlikte tarihe karışacaklar, biz kalacağız… "

PROJE HER YÖNDEN SORUNLU

Davacı Cem Tüzün ise sunuma yönelik şunları söyledi: "Şu an boğazlardan geçen gemi sayısı 30 binin altına düştü. Ancak rapor hazırlandığında 50 bin geçişten söz ediliyordu. Gelecekte de artış olacağı öngörülüyordu. Rusya-Ukrayna savaşı, yeni ticaret yolları ve ekonomik iş birliklerini sanırım öngöremediler."

Eski CHP İstanbul milletvekili Ali Şeker de, "Sıkıntımız şu, bir kişinin bize dayattığı proje var. Bilim insanları da buna kılıf arıyor. Onlar adına üzgünüm ama biz projenin karşısındayız. İstanbul'un suyunun yüzde 7'sini Sazlıdere Barajı karşılıyor. 'Son bir ay kaldı' dediklerinde aslında suyumuz olmayacak. Hatay'da yaşananlarda ders çıkarmıyoruz. Ulaşım kesilecek. Şu anda Çam Sakura Hastanesi'ne gitmek bile başlı başına bir sorun. İstanbul'dan yeteri kadar arıtma yapılmadan Marmara Denizi'ne atık bırakılıyor. Yani her yönden sorunlu bir projeden söz ediyoruz" değerlendirmesini yaptı.

PLANLAR DEĞİŞTİ

Avukat Ekin Öztürk Yılmaz, TMMOB adına yaptığı konuşmada, "Bu aşamaya kadar mahkemeye sunduğumuz evrakların değerlendrilmesini istiyoruz. İki husus var, 5 yıllık süre zarfında fiziki olarak çok şey değişti. Planlar değişti, alansal kullanım değişti. Yürütmeyi durdurma kararının ne kadar önemli olduğunu da fiziki değişim gösteriyor. İstanbul'un en kapsamlı tabiat koridoru, kuş göç yolu. ÇED olumlu kararı alınabilmesi için burada pek çok değişikliğin yapıldığını gördük. İstanbul'u ortadan ikiye bölecek proje hakkında etkiler değerlendirildiğinde zaten izin verilmeyecek" dedi.

Öztürk Yılmaz, dosyada şehir plancısı olmadığını, bu eksikliğin giderilmesini istedi.

DOĞAYA ADRES GÖSTERİYORLAR

Ardından Şehir Plancısı Prof. Dr. Pınar Pelin Giritlioğlu söz alarak, "ÇED raporunun kendisine değil, eklerine bakın. Tsunami riskinden, Sazlıdere gibi İstanbul'un suyunu karşılayan yerin yok edileceğini söylüyor. Doğaya adres gösteriyorlar. Lütfen ÇED raporunun eklerine bakın" diye konuştu.