Kanal İstanbul ile yüzlerce insan yaşadıkları bölgeden sürgün edilip başka yerlerde yaşamaya zorlanıyor. Yurttaşlar “Bizi mağdur edip başkalarını zengin edecekler” diyerek projeye itiraz ediyor.

Kanal sürgünü

Yunus YANIK

Bilim insanlarının İstanbul’un ‘felaketi’ olacağını söyleyerek karşı çıktığı Kanal İstanbul Projesi için iktidarın ısrarı sürüyor. Arnavutköy ve Başakşehir’de yaşayan yüzlerce yurttaş evlerinden sürgün edilip İstanbul’un farklı yerlerine taşınmaya zorlanıyor. Önceki gün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’nün Halkalı’daki binası önünde bir araya gelen yurttaşlar “Evlerimizi terk etmiyoruz” diyerek projenin imar planlarına itiraz etti.

Arnavutköy’ün sahil mahallesi Karaburun sakinlerinden Kenan Erdoğdu, yaşadıkları mahallede rant kapısının açıldığını vurguladı. “Bizleri mağdur edip başkalarını zenginleştirecekler” diyen Erdoğdu, mağduriyetini şu sözlerle dile getirdi:


“Arnavutköy Karaburun’da evim vardı. Şimdi tüm mal varlığıma el koyarak beni Hacımaşlı’ya göndereceklermiş. 3 katlı bir evim, bahçem, ağaçlarım var. Yaz aylarını geçirmek için yıllarca emek vererek yaptığım bir yer. Şimdi bunların hepsi hiçe sayılacak, beni kuş uçmaz kervan geçmez bir yere gönderecekler. Listeler açıklanmış bu doğrultuda da bir an önce evlerimizden gitmemizin bizler için daha iyi olacağına dair söylemlerde bulundular. Denizi gören ve Kanal İstanbul projesine yakın yerleri alıyorlar. Oralara kimleri getirecekler bilmiyorum. Bizleri mağdur edip başkalarını zenginleştirecekler. Tam 25 yıl emek verdiğim evim, emeğim hiçe sayılacak. Biz oraya gittiğimizde orada hiçbir şey yoktu. Her şeyi kendimiz emek vererek inşa ettik. Nereden buldular, kimden aldılar bilmiyorum ama telefonum susmuyor, emlakçılar sürekli arıyor. Karaburun’daki evimi satın almak istiyorlar. Orasının yıkılacağını söylesem de ısrar ediyorlar. Demek ki bir rant kapısı açıldı. Kimler için açıldı bunu bilmesem de birilerini yine zengin edecekler.”

MAĞDUR EDİLİYORUZ

Başakşehir Belediyesi’ne bağlı Şahintepe mahallesinin bütünüyle boşaltılacağını dile getiren mahalle sakini Mehmet Kuruoğlu, “Bütün mahalleyi bertaraf edecekler. Herkesi başka yerlere süreceklermiş. Kendi yerimiz yurdumuzdan resmen sürgün edileceğiz. 30 yıldan fazladır buradayım. Evimizden, yurdumuzdan resmen atılıyoruz” dedi.

Proje kapsamında taşınacak mahalleler arasında yer alan Sazlıbosna Mahallesi’nde yaşayan Gülerhan Özdemir ise daha önce yaptıkları itirazlardan sonuç alamadıklarını dile getirdi. Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha önce dilekçelerimizi sunmuştuk fakat bir yanıt alamadık ve bu dönüş yapmaları gereken süre dolmak üzere. Bizler adil bir tutum istiyoruz. İmar kanununun 18. maddesi gereğince arazimizin yüzde 45’ine el koyuyorlar ve bunu TOKİ’ye veriyorlar. Bizim bunu yeniden alma şansımız yok. Öyle bir paramız yok mağdur ediliyoruz. Geceleri uykumuz kaçıyor, evlerimiz elimizden gidecek diye sürekli endişe halindeyiz.”

RANT PEŞİNDELER

İstanbul’un kuzey tarafında kalan Yeniköy mahallesi sakini Aziz Çiğdem, yıllardır verdikleri emeklerin ellerinden alındığının altını çizerek “Son yapılan imar planıyla birlikte tapulu arazilerimizden resmen kovuluyoruz. Dişimizden tırnağımızdan arttırdıklarımız ile kurduğumuz düzenimizi bozuyorlar. Bizleri mağdur durumda bırakıyorlar. Rant peşindeler. Bahsettiğim bölge denize yakın, buralara villalar dikecekler bunu görebiliyoruz” diye konuştu.

***

Ekolojik yıkım projesi

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İstanbul Şubesi Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu, Kanal İstanbul projesinin tamamıyla şeffaflıktan uzak olduğunu ve ekolojik dengenin büyük zarar göreceğini söyledi: “Başlangıcından beri hukuksuzluklarla ilerleyen bir proje ile karşı karşıyayız. Tarihimizin en büyük ekolojik yıkım projesi Kanal İstanbul ile hayata geçirilmeye çalışılıyor. İstanbul’un yaşam alanlarını elinden alacak, tarım ve orman havzalarını yok edecek bir proje. Kapalı kapılar ardında gizlilikle yürütülen, şeffaflıktan tamamen uzak bir şekilde uygulamaya geçirilmeye çalışılıyor. Sonuçta da elimize geçecek olan şey, kırsal ekonomisini kaybetmiş, hızla yoksullaşan bir halk olacaktır. Bu hukuksuzluğun bir an evvel durdurulması gerekmekte.”