DSİ’nin, Kanal İstanbul’un ‘Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı’nı devreden çıkaracağına’ dair görüşü, ÇED raporunda dikkate alınmadı. Kanal İstanbul’u ‘vizyon’ projesi olarak gören DSİ’nin ilk yazısına göre su kaybı yıllık 70 milyon metreküp. ÇED Raporu’nda ise bu sayı 32,7 milyon

Kanal tehlikesini ‘överek’ görmüş!

UĞUR ŞAHİN

Uzmanların “Bölgenin ekolojik dengesini bozar” itirazına karşın iktidarın geri adım atmadığı Kanal İstanbul, gündemdeki yerini koruyor. ‘Mega projeye’ dair açıklama yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “ÇED sürecinde sona yaklaştık, önümüzdeki hafta itibarıyla ÇED raporumuz çıkacak” dedi.

CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Devlet Su İşleri’nin (DSİ) Kanal İstanbul ile ilgili hazırladığı görüşün ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporunda yer almadığını gündeme getirdi. DSİ’nin görüşünde Kanal İstanbul’un hayata geçmesi halinde Sazlıdere Barajı devre dışı kalacağı ve burada yaklaşık 52 milyon metreküp su kaybı yaşanacağı belirtildi. Yine görüşte Terkos Gölü’nün doğusunda kalan yaklaşık 20 kilometrekarelik su toplama havzası da devredışı bırakılacağı ve böylece toplam su kaybının yıllık 70 milyon metreküp olacağı bildirildi. Ancak ÇED Raporu’nda bu sayı sadece 32,7 milyon metreküp olarak gösterildi.

‘VİZYON’ PROJESİ SUSUZ BIRAKACAK

Orman ve Su İşleri Bakanlığı DSİ Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı, 20 Mart 2018’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na kapsamlı bir ÇED görüşü iletti. ÇED raporunda dikkate alınmayan görüşte Kanal İstanbul’un ülkenin ‘vizyon projesi’ olduğu iddia edilerek, mega projenin hayata geçirilmesi halinde Terkos Gölü ve Sazlıdere Barajı’nın devre dışı bırakılacağına dikkat çekildi. Bu durumunda İstanbul’u susuz bırakacağının altı çizildi.

DSİ’nin görüşünde şu ifadelere yer verildi: “Terkos- Kâğıthane İçmesuyu İsale Hattı ile Terkos- İkitelli İçmesuyu İsale hatlarının deplasesini gerektirmekte olup, Terkos Gölü’nün doğusunda kalan yaklaşık 20 kilometre karelik bir su toplama havzası devre dışı kalacaktır. Buradan yaklaşık yıllık 18 milyon metreküplük bir su kaybı olacaktır. Sazlıdere Barajı devre dışı kalacağından buradan da yaklaşık yıllık 52 milyon metreküplük bir su kaybı olacaktır. Toplam su kaybı yıllık 70 milyon metreküp olmaktadır. Ayrıca 3’üncü köprü çevre yolu ve 3’üncü havaalanı projeleri ile bölgenin bir cazibe merkezi olacağı, medyada şimdiden reklamı yapılmakta olan Kuzey İstanbul projesi sebebiyle bu tesislerin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının da 70 milyon metreküp kayba ilave edilmek suretiyle yeni içme ve kullanma suyu kaynaklarının bulunması gerekmektedir.”

TUZLU SU RİSKİNE VURGU YAPILMIŞ

Görüşte DSİ’nin ‘senaryo’ olarak tanımladığı en olumsuz durumda ise megakent ciddi bir susuzluk tehlikesiyle karşılaşacak: “Kanal açılarak su verdikten sonra kırık ve çatlaklardan Terkos gölü’ne tuzlu suyun girişim yapması, Terkos Gölü su kaynağının elden çıkması ve İstanbul'un büyük bir bölümün susuz kalması ile neticelenebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Terkos gölü’nün yıllık 140 milyon metreküp, Yıldız dağlarından gelen 235 milyon metreküp ve Sazlıdere Barajı’ndan temin edilen 52 milyon metreküp olmak üzere toplam 427 milyon metreküp içme suyunun elden çıkması, İstanbul'un bir anda susuzlukla karşı karşıya geleceğinin göz önünde bulundurulmasını, bunun için gerekli tedbirlerin zamanında alınmasını elzem kılmakta.”

Ancak bu görüşler, raporda dikkate alınmadı.

‘CAZİBE MERKEZİ' OLACAK YETERLİ TESİS YOK

Tarım ve Orman Bakanlığı DSİ Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı, 3 Aralık’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na yeni bir görüş gönderdi. DSİ, Kanal İstanbul ile ilgili olarak hazırlanan ÇED Raporu’nun incelenerek, kurum görüşü talep edildiğini belirtti. Görüşte, Kanal İstanbul ve etrafında oluşacak yeni yerleşim merkezleri, 3’üncü köprü çevre yolu ve 3’üncü havaalanı projeleri ile bölgenin bir ‘cazibe merkezi’ olacağı ifade edildi, “Genel Müdürlüğümüzün 20.08.2018 tarih ve 281270 sayılı resmi yazımız ile görüşümüz bildirilmiştir. Nihai ÇED Raporuna kuruluşumuzun ÇED başvuru dosyasına ve raporuna ilişkin verdiğimiz görüş eklenmelidir” denildi. ÇED Raporu’nun incelendiğini aktarılan yazıda, öne çıkan başlıklar şöyle:

>>BARAJ VE REGÜLATÖR EKSİKLİĞİ: Kanal İstanbul ve etrafında oluşacak yeni yerleşim merkezleri, 3. köprü çevre yolu ve 3. havaalanı projeleri ile bölgenin bir cazibe merkezi olacağı, bu sebeplerden ötürü öngörülememiş ilave nüfus artışı ile birlikte yeni içme ve kullanma suyu kaynaklarının bulunması gerekecektir. İstanbul’un hızla artan nüfusu ve küresel ısınma ile kurak periyotların daha sık yaşanabildiği, mevcut ve mutasavver baraj, regülatör vb. tesislerin de yeterli olmayabileceği göz önünde bulundurulmalıdır

>>YILLIK KAYIP 70 MİLYON METREKÜP: Kanal İstanbul projesi ile Terkos Gölü’nün doğusunda kalan yaklaşık 20 kilometre karelik bir su toplama havzası devre dışı kalacak. Sazlıdere Barajı devre dışı kalması ile birlikte toplam su kaybı yıllık 70 milyon metreküp olmaktadır. Ayrıca İstanbul’un hâlihazırda 5 milyon nüfusunun su ihtiyacını karşılayan Sazlıdere – İkitelli Sistemi devre dışı kalacak.

>>KİRLENME RİSKİ: Mevcut bilgiler ışığında yapılan ön değerlendirmelerde, hidrojeolojik bakımdan alınacak önlemler ve tedbirler programının doğru belirlenmesi ve en etkili şekilde uygulanarak, efektifliğinin gözlem yapılarak kontrol edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Aksi takdirde, güzergâh boyunca akiferlere tuzlu su girişimi olması halinde stratejik rezerv olan “akiferlerin” kirlenme riski ile birlikte kanal kazılarıyla, akifer boşalımlarının hızlanması ve yakın çevredeki şahıs ve kuruluşlara ait mevcut su sondaj kuyularının etkilenme ihtimali ortaya çıkacak.

>>OLUMSUZ ETKİLENME POTANSİYELİ: Kanal güzergâhının güneyindeki Marmara kesiminde tuzlusu girişimi kanalın tüm güzergahı boyunca ise akiferlerin kirlenme riski, akifer boşalımlarının hızlanması ve kanal güzergahı yakın çevresindeki DSİ 14’üncü Bölge Müdürlüğümüzce belge düzenlenmiş olan kuyuların olumsuz etkilenme potansiyeli ortaya çıkacak.

>>SIZDIRMAZLIK ÖNLEMİ ALINMALI: Terkos gölü ile etkileşimin önlenmesi adına sunulan çözüm önerisi kapsamında kanalın batısında yapılması önerilen geçirimsizlik örtüsü olarak isimlendirilen uygulamanın bir sızdırmazlık duvarı olarak öngörüldüğü görülmüş olup nihai olarak tatlı–tuzlu su etkileşimini yeterli derecede önleyemeyeceği düşünülmektedir. Söz konusu perde daha derin olacak şekilde projelendirilmeli ve kanalın bu kesimlerinde de ek sızdırmazlık önlemleri alınmalı.

>>TEDBİRLER RAPORA EKLENMELİ: Terkos Gölü´nden kanala olacak akışı önlemek amacıyla yapılması planlanan sızdırmazlık duvarı sonrası oluşacak olan Terkos Gölü ile Kanal arasında yeraltısuyu şişmesinin önlenmesi için alınacak tedbirler rapora eklenmelidir. Güney kesimde düşünülen önlemlerin, yeraltısu kalite ve miktarının korunmasına yönelik olarak yeniden değerlendirilmelidir.

>>GÖRÜŞLERİMİZİ EKLEYİN: Kuruluşumuzun Kanal İstanbul projesi’ne ilişkin görüşü olarak ÇED raporu DSİ 14. Bölge Müdürlüğü’nün 09.10.2017 tarih ve 692047 sayılı kurum görüşü yer almaktadır. Oysaki, söz konusu projeye ilişkin Genel Müdürlüğümüz görüşü 20.04.2018 tarih ve 281270 sayılı yazımız ile bildirilmiştir. Nihai ÇED Raporu’nda Kuruluşumuzun ÇED Başvuru Dosyasına ve ÇED Raporuna ilişkin verilen görüşler eklenmelidir.

HAKLILIĞIMIZI ORTAYA ÇIKARDI

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik, DSİ’nin iki görüşünü BirGün’e değerlendirdi. Akçelik, özetle şunları söyledi:

>>SU HESABI YANLIŞ: ÇED Raporu’nda DSİ’nin önerilerinİ dikkate alınmadığını, yeterli çalışmaların yapılmadığını 3 Aralık’ta hazırlanan ikinci görüş ile öğrenmiş bulunuyoruz. Kanal İstanbul ÇED raporunda yer alan 32,7 metreküplük bir su kaybı olacağı hesabının ne kadar eksik ve yanlış olduğunu görmüş bulunuyoruz.

>>ACİL BİR EYLEM PLANI YOK: DSİ, mega projeler ile bölgenin cazibe merkezi haline geleceğinden ötürü mevcut tasarlanan baraj, regülatör vb. tesislerin de yeterli olmayacağını ısrarla belirtmiştir. Ayrıca stratejik rezerv olan akiferlerin kirlenme riski ile karşı karşıya kalınacağını buna yönelik bir önlem alınmadığını, Terkos Gölü’ne yapılacak olan sızdırmazlık duvarının tatlı-tuzlu su etkileşimini yeterli derecede önlemeyeceğini, burada hesapların yeniden yapılması gerektiğini belirtmiş. Ek olarak beklenen İstanbul depremi, deniz kazaları gibi çeşitli kaza senaryolarında geçirimsizlik zonunun yırtılması veya işlevini kaybetmesi durumunda akifere tuzlu su girişinin önlenmesi/sınırlandırılması için ÇED Raporunda herhangi bir acil durum eylem planının olmadığını eleştirmiştir.

>>75 MİLYARI AŞACAK: Sadece DSİ’nin hazırladığı görüşte ifade edilen çalışmaların getireceği ek maliyet hesaba dâhil edilirse, Kanal İstanbul’un maliyetinin 75 milyar lirayı çok aşacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

>>İPTAL EDİLMELİ: Sadece bu görüş bile dikkat alınsa, Kanal İstanbul projesinin hemen iptal edilmesi gerekir.

İHANETİN KATMERLİSİ

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Yerel Yönetimler ve Turizm Zirvesi”nde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da zirve çıkışı Kanal İstanbul projesine yüklendi. Kılıçdaroğlu, "İhanet yetmiyormuş gibi, ihanetin katmerlisi yapılmaya çalışılıyor” dedi. İmamoğlu ise şöyle konuştu: “Biz, en azından karşı olduğumuz şeyleri araştırdık. Birisi iyiliğini anlatsın Allah aşkına.” CHP'li Mahmut Tanal ise projeye dair tavsiye niteliğinde karar alınması” talebiyle Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurdu.